Hem yılın son gününe geldiğimiz için hem de biraz hoşluk olsun diye Google’ın akıllı yapayı Gemini’ye 2026’da Kıbrıs, Suriye ve Libya’daki çıkarlarından hareketle, Gazze ve Afrika’daki beklentileri dikkate alarak, Ukrayna savaşı, AB ve ABD ile ilişkilerini düşünerek Türkiye dış politikası hakkında nasıl bir kestirimde bulunabilirsin diye sordum.

İlk başta maddi hata yaptı ama sonra hemen düzeltti, bence olumlu ve iyimser bir tablo çizdi. Umarım 2026 Gemini algoritmasının çizdiği kadar iyi bir yıl olur, Türkiye sadece dışarıdaki sorunlarının çözümünde değil içindeki sorunlarının aşılmasında da başarı gösterir. 2027’ye girerken hakkın, hukukun konuşulmadığı bir ülkede yaşarız.

Semantik bütünlüğü sağlamak dışında çıktılarına müdahale etmediğim Gemini,

Türkiye’nin 2026’daki müstakbel dış politikasını Suriye’de yeni devlet inşasının ana hamisi olma rolü ile Ukrayna ve Gazze gibi küresel krizlerdeki “dengeleyici güç” statüsünü birleştirme çabası olarak özetliyor.

2026, Esad sonrası Suriye’de kurumsallaşmanın test edildiği bir yıl olacaktır diyor. Ve devam ediyor: “Türkiye, Şam’daki yeni yönetimle (al-Sharaa hükümeti) kurduğu stratejik ortaklığı, PKK/YPG’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki varlığını tamamen sonlandırmak için kullanacaktır.

Kıbrıs’ta Ankara, Suriye’deki bu “başarı hikayesini” diplomatik bir kaldıraç olarak kullanıp, KKTC’nin statüsünü yükseltme çabalarını arttıracaktır. Libya’da ise kurulan askeri denge, 2026’da ekonomik ve enerji odaklı bir iş birliği modeline dönüşecektir.

Türkiye, 2026’da Rusya ile Batı arasındaki tek “güvenilir aracı” kalmaya devam edecektir. Montrö Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak Karadeniz’in bir çatışma gölüne dönüşmesini engelleyecek, ancak Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunan ve savunma sanayii iş birliğini derinleştiren pozisyonunu koruyacaktır.

2026’da Türkiye, Gazze’nin yeniden inşasında ve iki devletli çözüm temelinde Filistin Devleti’nin uluslararası meşruiyetinin artırılmasında “garantör” veya “kolaylaştırıcı” ülke rolünü üstlenecektir.

Ayrıca, ABD’deki Trump yönetiminin pragmatizmi ile Türkiye’nin Suriye’deki yeni nüfuzu, ilişkileri “kazan-kazan” odaklı bir alana taşıyabilir. AB ile ise Suriye’deki istikrarın göç baskısını azaltması sayesinde, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gibi teknik ama kritik başlıklarda daha rahat pazarlık yapacaktır.

Türkiye, 2026’da Afrika’da sadece bir savunma sanayii tedarikçisi değil, aynı zamanda Somali ve Sahel bölgesinde olduğu gibi kapsamlı bir güvenlik ve enerji ortağı haline gelecektir. Suriye’deki rejim değişikliğinin sağladığı bölgesel avantajla, Doğu Akdeniz’den Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada “Oyun Kurucu” rolünü pekiştirmiş bir aktör olarak öne çıkacaktır.”

Gemini temel zorluğu jeopolitik başarıyı ekonomik istikrarla taçlandırmak olarak görüyor. Suriye konusunda önerdiği bir ek soruya istinaden de 2026 yılı, 2024 sonunda yaşanan büyük kırılmanın (Esad rejiminin devrilmesi) ardından şekillenen “kurumsallaşma ve yeniden inşa” dönemi olarak öne çıkıyor diyor.

2026’nın iki ülke arasındaki ekonomik bağların “stratejik ortaklık” seviyesine taşındığı yıl olmaya aday olduğunun altını çiziyor. Türkiye ve yeni Suriye yönetimi arasında Doğu Akdeniz’de ortak petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerini içeren bir “Münhasır Ekonomik Bölge” anlaşması imzalanması beklendiğini söylüyor.

2025’te tamamlanan Kilis-Halep doğalgaz hattının ardından, 2026 başında devreye girecek yüksek gerilim hattı ile Türkiye’den Suriye’ye 500 MW’a kadar elektrik ihracatı planlandığını aktarıyor. Şam Uluslararası Havalimanı’nın modernizasyonu ve işletilmesinde Türk şirketlerinin başat rol oynamaya devam edeceğini öngörüyor.

2026’yı sığınmacı meselesinde en somut sonuçların alınacağı “test yılı” diye addedip, Birleşmiş Milletler ve bölgesel analizlerin, 2026 sonuna kadar yaklaşık 1 milyon Suriyelinin daha Türkiye’den ülkelerine dönmesini beklediğini, Türkiye’nin teşvik ettiği bu modelle, sığınmacıların Suriye’deki güvenlik ve yaşam koşullarını yerinde görüp kalıcı dönüş kararı vermelerinin hedeflendiğini vurguluyor.

Gemini’nin güvenlik ve Suriye’de askeri varlığın sürdürülmesi konusundaki kestirimleri de önemli. Türk ordusunun doğrudan operasyonel güç olmaktan ziyade, Suriye’nin yeni milli ordusunu ve polis teşkilatını eğiten bir “akıl hocası” konumuna geçmesini bekliyor. Biraz da başka bir yazının konusu olabilecek risklerden ve belirsizliklerden söz ediyor. Ben de mutlu, huzurlu, güvenli ve sağlıklı bir yıl diliyorum…