Mahmut ÖVÜR
Yavuz Bingöl'e yönelik saldırıları okudukça gazetelerin neden satmadığını, gazetecilerin toplumda neden güven yaratmadığını daha iyi anlıyorum.
Bir sanatçıyı itibarsızlaştırmak için pusuda bekleyen bu kadar heveslinin olduğu, dünyada başka bir medya var mı bilmiyorum.
Bu ülkede, yenilmişlik ve kaybetmişliğin yarattığı nefretle siyasete ve topluma bakan, onları aşağılayan bir kesim olduğu biliniyor. Onlar, ne yazık ki, kendilerinden başka kimseyi doğru kabul etmedikleri için çağın gerisine düştüklerinin bile farkında değiller.
Bu nefretin dinmemesinde hatta yükselmesinde o kesimden gelen ya da sonradan o kesime eklemlenen gazetecilerin, aydınların katkısı da çok büyük. Onlar kitleyi, kitle de onları dolduruyor.
Bazen o nefretin, nefreti yükselten o gazetecilere döndüğünü de gördük. Farklı bir açıklama yaptıklarında nasıl boğulmak istendiklerini de... Ama bir ders çıkarmadılar.
Böyle kritik bir süreç yaşanırken, gazetecinin ya da gazeteci olduğunu sanan kişilerin daha sorumlu davranması gerekiyor. Konuştuğu kişinin, konuşmanın seyri açısından rahat davranması ya da meramını tam anlatamaması gibi bir durumu olabilir. Bu durumda, gazeteci, o sözü ve açıklamayı karşı tarafa bir kez daha iletip, onay alması gerekmiyor mu?
Batı demokrasileri örnek alınıyor ya, batıda röportaj yaptığınız kişi diyelim ki söylediklerinden son anda vazgeçti. Bunu yayına veremezsiniz... Ama bizde, bırakın bunu yapmayı, sözünüz bile çarpıtılabilir ve siz linç edilirsiniz ama gazeteciye bir şey olmaz.
Değerli sanatçı, sevgili dostum Yavuz Bingöl tam da böyle bir durumla karşı karşıya. Bu yüzden Ahmet Hakan'a gönderdiği cevabi yazısında: "Ahmet Hakan sözlerimi olduğu gibi yayımlayıp beni sizlere doğru taşısaydı" deme gereği duyuyor.
Bırakın ifade özgürlüğünü, insani açıdan şu iki yaklaşımı lütfen kıyaslayın: Yavuz Bingöl'e yönelik karakter suikastına yol açan cümleyi Ahmet Hakan başlığa şöyle çıkartıyor: "Annesine küfredildi o da Berkin'in anasını yuhalattı..."
Hürriyet'te böyle yer alan söz, bir gün sonra Milliyet'in birinci sayfasında şöyle sunuluyor: "Tayyip Bey sokaklarda, ölmüş annesine küfredildiği için Berkin Elvan'ın annesini yuhalattı..."
Müthiş kışkırtıcı bir başlık... Bunu bir gazetecinin görmemesi mümkün değil. Bunu ancak sansasyon peşinde koşan bir gazeteci görmek istemez ya da bilinçli yapar.
Şimdi gelin, Yavuz Bingöl'ün orijinal kasette söylediklerine bakalım: "Mesela Tayyip Bey'in ölmüş anasına küfredildiği zaman, ertesi gün o zaman Berkin Elvan'ın annesi yuhalattığı zaman... İşte o zaman sonuç ne? Yani bu çok insani, işte duygusunu işe karıştırmak!"
Bingöl, bir durum tespiti yapmaya çalışıyor. Bunu da söylüyor zaten. İfade etmekte zorlanmış olabilir ama siz eğer dürüst bir gazeteciyseniz o cümleyi olduğu gibi vermeliydiniz. Kısaltmaya hakkınız yok. Bu zalimlik... Bana göre Ahmet Hakan bilerek isteyerek karakter suikastçılığı yaptı.
En güzel cevabı da yine Yavuz Bingöl'den aldı: "Bu linç kolaycılığıyla hayatın hiçbir derdine deva olmayanlar, acıtanlar, kanatanlar, sabah uyanıp bugün kimi yağmalayalım diye güne başlayanlar... Sakin olun arkadaşlar! Benden size ve bu güzel insanlığa halel gelmez..."
Bu ayıpla medya tarihine geçmek de Ahmet Hakan'a yeter. Tabii işin bir de ifade özgürlüğü boyutu var ama "linç severlerin" umurunda olacağını sanmıyorum.
"Bu da gelir bu da geçer" Sevgili Yavuz, seni bu halk seviyor bundan şüphem yok.
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019