Mahmut ÖVÜR
KCK soruşturmasını yürüten Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından MİT'in eski ve yeni müsteşarları Emre Taner, Hakan Fidanve müsteşar yardımcısı Afet Güneş hakkında KCK davası eksenli "şüpheli" soruşturması başlatılması ve ifadelerinin alınmak istenmesi herkesi şoke etti.
Acaba yargı üzerinden yeni bir süreç mi başlatılıyor?
İlk yorumlar iyi niyetliydi. Yargı, MİT'i de işin içine katarak "barış sürecini kimin sabote ettiği"ni araştırıyordu.
Yani bir yandan KCK yargılamasını sürdürüp bir yandan da KCK davasında karanlıkta kalan soru işaretlerini aydınlatmak.
Böylece çok tartışılan"barış görüşmelerini kimin sabote ettiği" meselesi yargı sürecinin şeffaflaşması yoluyla açığa çıkacaktı. Bu durumda adı geçen isimlerin "şüpheli" değil başka bir statüde çağrılmaları gerekiyordu.
Ama Ankara'dan özellikle de hükümet çevresinden gelen bilgiler gerçeğin böyle olmadığını gösterdi.
O bilgilere göre, yapılan tam anlamıyla aylardır MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik kampanyanın bir parçası.
Yeni bir durumla karşı karşıya olduğumuz çok açık ama bunun ne anlama geldiği de bir o kadar karışık. Çünkü sözünü ettiğimiz kurum bu ülkenin istihbarat teşkilatı... İstihbarat teşkilatları şiddeti sonlandırma için dünyanın her yerinde benzer işler üstlenir.
Ancak "şüpheli" sıfatıyla yargıya ifade vermeye çağrılmaları başka ülkede olmadığı gibi bizde ilk kez oluyordu.
Üstelik bu düzeyde bürokratların ifade vermeleri Başbakan'ın iznine bağlıyken... Böyle bir izin de yok.
Bunu hem Başbakan Erdoğan'ın çevresi doğruluyor, hem de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç açıkladı.
Peki, ortada izin olmadığına göre bu soruşturma ne anlama geliyor?
Tek anlamı var: MİT'i itibarsızlaştırma.
Vahim bir durumla karşı karşıyayız. Aslında dün ortaya çıkan bu gerçeği büyük olasılıkla İstanbul Başsavcısı da yardımcıları da bilmiyordu. Öyle olmasıydı, Başsavcı Yardımcısı Fikret Seçen'in çevresine "Bu nasıl olur?" diye yakınmazdı.
Dahası olayın doğrulanmasından hemen sonra İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın tarafından, Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atagün ile İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan'ın görevden alınmaları da manidar.
Görevden almaların gerekçesi belli olmasa da anlaşılan o ki, bu isimler son dönemde MİT'e yönelik kampanyayla yakından ilgili...
Şimdi o kampanya bu hamleyle daha ileri bir aşamaya taşınıyor. MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve eski yöneticilerinin "şüpheli"sıfatıyla ifadelerinin alınıyor olması çok açık biçimde "Devletin yürüttüğü şiddeti devreden çıkartma politikasının"sorgulanacağı anlamına geliyor.
Yani bu, bir anlamda Başbakan Erdoğan'ın arkasında durduğu politikanın da sorgulandığı anlamına geliyor ki işin belki de en vahim yanı burası.
Benzer şeyleri son dönemlerde devreye giren birçok olayda gördük. En son Başbakan Erdoğan'ı ve GenelkurmayBaşkanı Özel'i zora sokan Uludere katliamı sonrası başlatılan kampanyada olduğu gibi...
Görünen o ki devlet içindeki bu "güç çatışması" giderek sınır tanımaz hale geliyor. Merak ediyorum, siyasi irade ve diğer kurumlar bu süreci sadece "Olmaz böyle şey" diyerek mi izleyecek?
Dün devreye sokulan bu yeni hamlenin nasıl sonuçlanacağı, başarılı olup olmayacağı siyasi iradenin tavrına bağlı... Bu tavra göre, soruşturmanın seyri değişebilir. Ya prosedür gereği yapılan bir soruşturma denip geçilir ya da güç savaşı daha da şiddetlenir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019