Mahmut ÖVÜR
Suriye'de yaşanan 7 yıllık kanlı iç savaşın gelip kilitlendiği nokta İdlib... Türkiye, Tahran'daki "Üçlü Zirve"den sonra İdlib'de yeni bir insanlık dramı yaşanmaması için inanılmaz birdiplomatik çaba yürüterek dünyanın rahat bir nefes almasını sağladı. Başkan Erdoğan'ınSoçi'de Rusya Devlet Başkanı Putin'le buluşup, 20 km'lik güvenli hattı kabul ettirmesi Suriye meselesinde yeni bir sayfa açtı.
Bu önemli bir başarıydı ve Türkiye, başından beri Suriye'de savunduğu insani ve ahlaki duruşuyla tarihi bir görev üstlenmiş oldu. Bu son hamle, Türkiye'nin sadece bölge siyasetinde değil, küresel siyasette de etkili bir aktör olduğunu gösterdi. Hem de ısrarla yürütülen "Esad'lagörüşün" dayatmasına rağmen yaptı. Türkiye bunu başardı ve şimdi ne yapacağı merak ediliyor. Bu sorunun cevabı da İdlib'deki silahlı örgütlerin tavrına, Türkiye'nin çabasına ve oradaki karşılığına bağlı.
İdlib'i iyi izleyen uzmanların analizlerine göre İdlib'e sıkışan ve sayıları 70-80 bin arasında olan silahlı Suriye muhalefeti üç çatı örgüt etrafında kümelenmiş durumda. Sahayı iyi bilen gazeteci Güngör Yavuzarslan şu bilgeleri veriyor: 1 Ağustos 2018'de Suriye Kurtuluş Cephesi'ni oluşturan Ahrar el Şam, Nureddin Zengi Tugayları, Ceyş el Ahrar ve Sukur el Şam'a 11 örgütün katılımıyla yeni bir çatı örgütü kuruldu: Ulusal Kurtuluş Cephesi...
Böylece İdlib'de, ÖSO'ya bağlı Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC), Nusra'nın devamı HeyetTahriri el Şam (HTŞ) ve Hurras el Din denilen üç büyük ittifak var. Hurras örgütü de direkt El Kaide'ye bağlı radikal bir örgüt. 4-5 bin civarında bir kadrosu olduğu söyleniyor.
Burada ilginç olan son bir yıl içinde Türkiye'nin de katkılarıyla bölgede Nusra'nın devamı olan HTŞ içinde yer alan çok sayıda örgütün ılımlı muhalifler cephesine katılması oldu. UKC daha önce Türkiye'nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarına da katkı verdiği için yeni döneme daha kolay uyum sağlayacağı söyleniyor.
En önemli riski ise terör örgütü HTŞ oluşturuyor. Türkiye'nin HTŞ ile çatışma ihtimali yüksek görünüyor. Bu yüzden Türkiye'nin bu süreçteki ilk adımı, ılımlı muhalifleri güvenli bölgelere çekerek HTŞ'yi yalnızlaştırmak olacak. Anadolu Ajansı'na değerlendirme yapan Doç. Dr. Serhat Erkmen iki önemli riske dikkat çekiyor:
"HTŞ silah bırakmayı ya da dağılmayı kabul etmezse Türkiye ve ÖSO'nun yapabileceğioperasyonlarla bölgede birkaç hafta ile birkaç ay sürebilecek yerel ve dağınık çatışma dinamikleri ortaya çıkabilir. Anlaşmanın ikinci riski ise muhaliflerin ağır silahlarını terk etmesi halinde, rejimin siyasi pazarlık sürecindeki şartlarını ağırlaştırmasıdır. Soçi ile başlayan sürecin başarıya ulaşması halinde, Suriye'de siyasi sürecin başlamasıbeklenmektedir. Ancak ağır silahlarını terk eden muhalifler, masanın dağılması halinde rejime karşı dezavantajlı konuma gelebilirler."
Birinci riskin nasıl seyredeceğini göreceğiz ama muhaliflerin masada güç kaybetmesi ihtimali zayıf çünkü arada Türkiye var. Ve Türkiye şu anda sahada ciddi bir çalışma yürütüyor. Eğer rejim kuvvetleri, Şii milisler veya başka kirli bir güç alana hiç beklenmeyen sıcak bir hareketebulunmasa 15 Ekim'e kadar Soçi'de ortaya konulan strateji büyük olasılıkla hayata geçer. Bu en başta insanlık adına tarihi bir adım olur. Türkiye ve Rusya'nın hanesine de artı yazar. Bunu başaran Türkiye de, artık tartışmasız siyasi sürecin önemli bir aktörüdür.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019