Mahmut ÖVÜR
Darbelerle yüzleşen Türkiye'de yeni bir sayfa açılıyor.
Önce Ergenekoncular, sonra 12 Eylül diktatörleri şimdi de 28 Şubat Postmodern darbesine imza atan "güçlü" isimler ardı ardına yargı önüne çıkıyor.
Bir anlamda yeni bir tarih yazılıyor. Düne kadar darbelerin güçlü isimlerine kimse dokunamazken, bugün birer ikişer ifadeye çağrılıyorlar, çoğu da tutuklanıyor. Bu süreci o çok karşı çıkılan, "Hayır"la veya "boykot"la engellenmeye çalışılan 12 Eylül 2010 referandumu açtı.
O referandum sürecinin belki de en hüzünlü yanı, darbelerden çok çeken solun bir kısmının, ulusalcı- Kemalistlerin kuyruğuna takılıp, darbecilerin yargılanma yolunun açılmasına karşı çıkmalarıydı.
"Sıkıysa 12 Eylülcüleri, 28 Şubatçıları yargılayın" argümanıyla darbecilerle aynı safta yer aldılar. Şimdi iki darbeyi yapanlar da yargı önünde... 12 Eylül darbecileri Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya ve onların 90'lı yıllardaki versiyonlarıÇevik Bir ve Erol Özkasnak gibi önde görünen isimler dahil herkesin hesap vereceği bir zamandayız.
Meclisi ilga etmek, seçilmiş hükümeti zorla iktidardan düşürmek kimsenin yanına kâr kalmamalı. 28 Şubat denince özellikle Çevik Bir adı simgesel açıdan çok önemli. Daha birkaç gün önce CHP'li bir arkadaşım şöyle diyordu: "Bir, ABD'nin adamı o yüzden kimse dokunamaz." Bu soruşturma kimsenin dokunulmaz olmadığını gösteriyor. Türkiye geleceği için bu hesaplaşmayı yapmak zorunda.
Soruşturmanın Çevik Bir veya şu anda adı geçenlerle sınırlı kalmayacağı da açık. Dönemin genelkurmay başkanı İsmail Hakkı Karadayı, "28 Şubat bin yıl sürecek" diyen sonraki genelkurmay başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu da soruşturmanın kapsama alanında.
Aslında 28 Şubat Postmodern darbesinin gerçekleşmesinde emir komuta zincirinde yer alanlar kadar, o sürecin organizasyonuna destek veren apoletli siviller de bu kapsama alanına girecek.
Başta dönemin Cumhurbaşkanı Demirel olmak üzere siyasetçisi, yargı mensubu, medya görevlisi kısaca "darbeyi meşru" gören herkes, ifade verdikçe Türkiye toplumu da "Balans ayarlı" Müslüm Gündüz'lü, Ali Kalkancı'lı kirli bir tezgâhın nasıl kurulduğunu görecek. Kuşkusuz bu kolay bir süreç değil. Türkiye ilk kez darbelerle yargı önünde hesaplaşıyor. Yargı, Ergenekon ve Balyoz gibi darbe girişimleri yargılamasıyla ciddi deneyim kazandı. Adil yargılanma hakkı dikkate alınarak bu sürecin daha sağlıklı geçirilmesi gerekiyor.
Biraz geç kalındı ama artık Türkiye'de de bir dönemin dokunulmaz isimlerine dokunuluyor olması her şeyden önemli. Bu süreçte en sıkıntılı kesim CHP ve bir kısım sol. Onlar darbelerden çok çekmelerine rağmen darbelerle yüzleşmede iyi imtihan vermedi. Bu nedenle siyaset geliştiremediler.
28 Şubat'ın yargı önüne çıkartılması onların da "günah"larından arınmaları için tarihi bir şans sunuyor. Bakalım "sol" bu şansı fırsata dönüştürüp ders çıkartacak mı?
Yeşil yaşıyor mu?
MİT'in yargıya cevap vermesi alışılmış şeylerden değil. Ama Diyarbakır'da sürdürülen Musa Anter ve Ayten Öztürk soruşturmaları kapsamında savcılığın "Yeşil"le ilgili sorusunu MİT yanıtladı.
Yanıtta ilginç bir ayrıntı dikkat çekiyor. O da şu: Birkaç operasyonda MİT'le çalıştığı kabul edilen Yeşil'in 1988'de PKK'dan kaçan Şemdin Sakık'ın getirtilmesinde de görev aldığı bilgisi yer alıyor. Bu çok ilginç. Eğer bu doğruysa Yeşil'in yaşadığı kesin.
MİT, Yeşil'in soruşturulmasında bir sakınca olmadığını söylüyor ama yaşadığına dair bilgi yok. Öncelikle Sakık bilgisi doğru mu merak ediyorum. Ayrıca adı onca karanlık olaya karışan bir adamı, ülkenin istihbarat teşkilatı bilmiyorsa yargı nasıl soruşturacak?
Soruştursa bile sonuca ulaşabilir mi?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019