Mehmet Acet
Malumunuz bu aralar seçim anketleriyle ilgili tartışmalar revaçta.
Hem, araştırma şirketlerinin 31 Mart ile ilgili elde ettiği ya da elde etmiş gibi yaptığı (bir kısmı için bu geçerli) sonuçlar tartışılıyor, hem de bu verilerin ne kadar sıhhatli olduğu meselesi.
Ben size bu defa yerel seçimler bahsine doğrudan girmese de, dikkatimi çektiği için bir başka anketten söz edeyim.
ABD’de Başkan Trump’ın da partisi olan Cumhuriyetçi Parti’nin Türkiye temsilciliği ekonomi konulu bir anket yaptırıyor.
Ankette, ekonomiyle ilgili sorunları neye bağlıyorsunuz anlamında bir soru soruluyor.
Cevap verenlerin yarısı sorunların kaynağı olarak ‘dış güçlerin etkisini’ adres gösterirken, geri kalan yarısı iş başındaki iktidarı sorumlu tutuyor.
Gayet anlaşılabilir bir sonuç…
Aynı araştırmada CHP seçmeni hedef alınarak sorulan ikinci bir soru daha var:
“Partinizin işbaşında olması halinde, ekonomiyle ilgili sıkıntıları aşabileceğine inanıyor musunuz?”
“Oyumu CHP’ye veriyorum” diyen kitlenin üçte biri bu soruya “Hayır” cevabını veriyor.
Türkiye siyasetinin dinamiklerini derinlemesine bilenler açısından işin burasında da bir sürpriz görünmüyor.
Öteden beri bilinegelen, alternatif oluşturamama hali, ya da muhalefetin ‘Umutsuz vaka’ ifadesinde karşılığını bulan durumu.
Şimdi, Amerikalıların yaptığı bu araştırmanın 31 Mart ve ötesine ilişkin ne tür çağrışımlar ürettiği sorusu üzerinden ilerleyebiliriz.
PARTİLER ARASI GEÇİŞKENLİK HALA ÇOK ZAYIF
Konda’nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Hürriyet gazetesine verdiği demeçte, “Her partinin, her adayın öncelikli sorununun kendi seçmenini sandığa götürüp, oyunu yeniden alıp alamayacağı” olduğunu dile getiriyor.
Devamında da, “Seçmenin büyük kısmı, kendi partisine eleştirel bakıyor ama henüz karşı bloka geçecek bir şey göremiyor” diyor.
Sanıyorum, 31 Mart tahminlerini de bu sözler üzerinden yürütmek bu işler için kafa yoranları sağlıklı bir fikir sahibi olmaya yöneltebilir.
Araştırmalarda daha önceki seçimlerde olmadığı kadar, “Kararsızım” ya da “Oy vermeye gitmeyeceğim” diyenlerin sayısının yüksek oranda olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor.
Yüzde 20 civarında seçmen, tercihi sorulduğunda bu iki şıktan bir tanesini işaretliyor.
Bu durumda, özellikle kritik yerlerde seçim sonuçlarının kararsızların vereceği nihai karar ve sandığa katılım oranı üzerinden şekilleneceğini öngörmek mümkün hale gelebiliyor.
Bu seçimde ‘tabanmotivasyonunu’ sağlama konusunda bütün partiler sorun yaşıyor.
Bunun bir gerekçesi de, ittifaklar nedeniyle seçmenin bir bölümünün oy pusulasında kendi partisinin amblemini göremeyecek olması.
31 Mart için esaslı bir tahminde bulunmayı zorlaştıran temel faktörlerden bir tanesi bu.
Önceki seçimlere baktığımızda sandığa katılım oranının yüksek olmasının Ak Parti’nin işine yaradığı yönünde yaygın bir kanaat var.
Mesela, 24 Haziran seçimlerinin son haftasında CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin İstanbul, Ankara ve İzmir’de büyük kalabalıklar toplayabilmesi nedeniyle sandığa gidip gitmemekte tereddüt gösteren bir kısım Ak Parti seçmeninin seçimlerin ikinci tura kalma korkusuyla oy vermek için hücuma geçtiği yorumlarıyla bol bol karşılaşıyoruz.
KAMPANYASIZ KAMPANYA…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha şimdiden 30’u aşkın şehir, büyükşehirde büyük kalabalıklara hitap ederken, ne Kılıçdaroğlu, ne Meral Akşener henüz bir tane bile miting yapmış değil.
Bunun bir sebebi, daha az kalabalıklar bulma ihtimali karşısında Erdoğan’ın yürüttüğü miting kampanyasının altında ezilme korkusu olabilir.
Ama asıl gerekçenin bu olduğunu sanmıyorum.
Özellikle seçim propagandasını ‘salon toplantılarıyla’ yürütmekte olan Kılıçdaroğlu’nun seçmen algısının iki türlü oluşması için böyle bir tutum belirlediğini düşünüyorum:
1-“Bakınız, üzerimizde o kadar çok baskı var ki, ancak salon toplantılarında sesimizi duyurabiliyoruz” havasını yaymak.
2-Kararsız durumdaki Ak Parti seçmenini rehavet ikliminde tutma çabası.
Her ikisinin de suni bir algı operasyonu olduğu açık tabii.
Miting yapma konusunda Kılıçdaroğlu’nun elini tutan yok.
Öyle bir karar vermeleri halinde Türkiye’nin 81 vilayetinde özgürce kampanyasını yürütebilir.
Ama dediğimiz gibi yeni bir durumla karşı karşıya gibiyiz.
Bir tür ‘Kampanyasız kampanya hali’ diyebiliriz buna.
Bu durumun sandık sonuçlarına yansıması bakalım nasıl olacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
17.04.2021
20.07.2020
15.07.2020
24.06.2020
20.06.2020
13.06.2020
8.06.2020