Mehmet ALTAN
Bloomberg Economics'in analizine göre G20 ülkeleri arasında gelecek yıl “şiddetli siyasi çalkantıların yaşanma olasılığının” en yüksek olduğu ülke Türkiye imiş…
Okuyana ürperti veren bir analiz.
Hangi kriterlere göre böyle bir sonuca vardıklarını merak ettim.
Rejimin niteliği, kurumlar ve siyaset içindeki ilişkiler, sosyal gruplar arasındaki farklılıklar belirleyici rol oynuyormuş.
Yüksek borçlanma maliyetleri, düşük yatırımlar ve daha yavaş büyüme gibi ekonomik sorunlar da riskleri etkileyen unsurlar arasında yer alıyormuş.
Kurumsal gerileme ve siyasi şiddet artışı da risk ihtimalini arttırıyormuş.
“ABD merkezli araştırma kuruluşu Center for Systemic Peace’in direktörü Monty G. Marshall, siyasi retorik düzeyi, siyasi liderler arasındaki saygı eksikliği ve hızlı ve etkili iletişim bağlantıları ve silahların kolayca bulunabilmesinin siyasi çalkantı riskini artırdığını” vurgulamaktaymış.
“Gelecek yıl iç karışıklık çıkma ihtimali Türkiye’de yüzde 6, Rusya’da yüzde 4, ABD’de ise yüzde 3 seviyesinde bulunuyor” muş.
xxxxxxx
Aklıma ister istemez Cuma günü TBMM’de izlediklerimiz geldi.
Anayasayı yok sayan bir yasama çoğunluğu ve kan dökülmesine yol açan gözü dönmüş bir şiddet…
Hiç hayra alamet değil…
Adeta anayasal düzenin sonu.
xxxxxxx
Anayasaya uymak bir tercih değil, bir zorunluluktur.
Yok saymaya kalkanlar için ise ceza hukuku en ağır cezaları öngörür.
Halkın oylarını alan, maaşları ve masrafları halkın vergileriyle ödenen insanların, devlet ve toplum düzeninin temel metnini yok saymaları Bloomberg’in analizi kadar ürpertici…
Sanki bazı insanlar korkutucu bir kehaneti gerçekleştirmek için uğraşıyorlar.
xxxxxxx
Üstelik anayasayı yok sayan o milletvekilleri göreve başlarken “Anayasaya sadakattan” ayrılmayacaklarına dair namus ve şerefleri üzerine ant içerler.
Milletvekillerinin sadık kalacaklarına dair ant içtikleri Anayasa’nın 153. Maddesi de şöyle der:
“Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”
Meclis, Meclis başkanı ve oradaki milletvekillerinin hepsi Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymak zorundalar… Uymadıkları zaman, mevkileri, makamları, unvanları ne olursa olsun ağır bir suç işlemiş olurlar.
Biz, bütün ülke bu suçun pervasızca işlenmesine tanık olduk işte.
xxxxxxx
Anayasa Mahkemesi’nin Ağustos başında Can Atalay ile ilgili açıkladığı 6 sayfalık gerekçeli karar, “anayasa ihlali” yapanlar hakkında yazılmış bir iddianame gibi…
6 sayfanın sadece şu bölümünü okumak yetiyor:
Diğer yandan Anayasa Mahkemesinin 25/10/2023 tarihinde verdiği hak ihlali kararı sonrasında Hatay Milletvekili Şerafettin Can ATALAY ile ilgili kesinleşen bir hükmün varlığından söz etmek hukuken mümkün değildir.,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararından sonra kararın hüküm fıkrasında belirtildiği şekliyle ihlale yol açan kararın ortadan kaldırılması anayasal bir zorunluluktur.
Anayasa Mahkemesince Anayasa’yı ihlal ettiği tespit edilen bir yargısal kararı mahkemeler dahil hiçbir kamu otoritesi esas alamaz ve Anayasa’ya aykırılığı sabit olan bir karara hukuken geçerlilik tanınamaz.
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararları yol gösterici veya tavsiye mahiyetinde kararlar olmayıp bağlayıcı ve gereğinin yapılması konusunda ilgili otoritelere takdir alanı bırakmayan kararlardır.
Bu kapsamda, Anayasa Mahkemesinin ihlalin kaynağı olarak tespit ettiği önceki kararın kaldırılması hususunda derece mahkemelerinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır.
Sadece mahkemeler değil ihlal sonucunun oluşmasına yol açan veya ihlalin giderilmesi sürecinde etkin konumda bulunan diğer kamu otoriteleri de ihlal kararının gereğini yerine getirmek, ihlali gidermek ve ihlalin sürmesini önlemekle yükümlüdür.
Hiçbir demagojiye ve şarlatanlığa izin vermeyecek kadar açık ve net… Bu ülkede yaşayan herkes, unvanı ne olursa olsun bu karara uymak zorundadır… Bu karara uymadığınız anda suç sınırını geçiş olursunuz.
Hiçbir yumruk, hiçbir zorbalık bu gerçeği değiştiremez.
xxxxxxx
Parlamentoda çoğunluk partisinin kendi meşruiyetini oluşturan anayasaya ve AYM kararına uymayacak, ayrıca planlı programlı şiddet uygulamaktan çekinmeyecek, kadın milletvekilinin kaşını patlatacak, kan dökecek kadar gözü dönerse o ülkeyi parlak günlerin beklediği söylenemez.
Devletin ve toplumun temelini yok etmek isteyen sinsi bir iradenin planları, Türkiye’yi karanlık bir tünelde freni kopmuş TIR gibi belaya götürüyor.
“Gelecek yıl karmaşa ihtimali riski en yüksek ülke” analizini doğrulamak için uğraşıyor gibiler…
Hukukun yerine “yumruğu” koymaya çalışıyorlar.
“Karmaşa”nın tam tarifi de bu zaten.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025
23.07.2025
17.07.2025