Mehmet ALTAN
Basın Tarihi’nin içine yerleştirdiğim “Baba Evinden” haberlere epeydir ara vermiş olduğumu gördüm.
Bir evden üç kişi yıllarını Babıâli’de geçirince, baba evi de basın tarihinin bir parçası hâline geliyor kaçınılmaz olarak.
Bu konudaki son yazıyı 23 Aralık 2023’de yazmışım.
***
Çetin Altan’ın 22 Ağustos 1976 tarihli, neredeyse 50 yıl önceki “Dostlarla Yarenlik” başlıklı köşe yazısı ile Fransa’nın başat gazetesi Le Figaro’nun Ahmet Altan’a geçen ay sonu ayırdığı koca bir sayfa ardı ardına önüme gelmese belki gene Baba Evi’ne dönmem zaman alacaktı.
***
Bir piyes yazarı da olan Çetin Altan “Dostlarla Yarenlik” başlıklı 49 yıl önceki yazısında son bitirdiği tiyatro oyunundan, o güne kadar yazmış olduğu on bir piyesin kaderinden, ayrıca yılbaşına kadar da “Küçük Bahçe” adlı romanını bitireceğinden söz ediyor.
Aynı yazıda, 3 haftaya kadar da “Büyük kitleler için yazılmış, genel kültürle ilgili araştırılar” içeren bir kitabının da yayınlayacağını duyuruyor.
Ve şöyle devam ediyor:
“Eylül’de Fransa’da yeni bir kitabım çıkacak. İsveç’te bir başka kitabım. Beğenilir mi, beğenilmez mi, kestiremezsin ki…”
Ardından da yeni çıkacak olan romanının Fransa ve İsveç’te geçeceği edebi süreçleri özetleyerek İsveç’in çok etkili gazetesi Svenska Dagbalet’in edebiyat eleştirmeni İngemar Björksten’in sırf bu romanla ilgili bir röportaj yapmak için iki günlüğüne özel olarak İstanbul’a geleceğini söylüyor.
Ve yazıyı şöyle bitiriyor:
“Küçük fıkradan romana, çeviriden tiyatroya, incelemeden röportaja, makaleden anıya, parlamentodan cezaevlerine, radyo konuşmalarından miting nutuklarına kadar, elimizden geldiğince her konuda çırpındık didindik.
Yılda dört kitap birden yayınladığımız dönemler oldu.
Linçleri, sövgüleri, dipçikleri sineye çektik.
Şimdi de Türkiye’yi dışarıya açmaya uğraşıyoruz.
Elimizden daha fazlası gelse onu da yapardık.
Herkesin yurtseverliği kendincedir, başkaları beğenmese de biz bu sevgiyi böyle anladık.”
***
Anlattığı süreçlerin hepsini birebir şahidi olarak yaşamama rağmen yazıda beni en çok şu cümle sarstı:
“Eylül’de Fransa’da yeni bir kitabım çıkacak. İsveç’te bir başka kitabım.”
Sarsıldım çünkü Ahmet Altan’ın Fransa’nın en büyük beş edebiyat ödülünden biri olan Femina’yı alan Hayat Hanım’ını ülkenin tüm kitabevlerinde kırmızı kuşağı ile vitrinlerde gördüğümde 2021 sonbaharıydı.
***
1971 Askeri Darbesi sonrasında “medeni ölü” haline getirilmek istenen Türkçenin büyücüsü Çetin Altan için “romancılık” o dönemde yeni ve mecburi bir istikametti.
Ahmet Altan’ın ise ilk telif kitabı bir romandı.
Dört Mevsim Sonbahar’ı yayımladığında 32 yaşındaydı.

AİHM’nin hak ihlali kararına rağmen hukuksal zorbalıkla 5 yıl yatırıldığı hapishanede de kitaplarını yazmaya devam etmiş, dünyada çok büyük bir edebi şöhrete ulaşmıştı.
Le Monde Gazetesi’nin sekiz sütuna manşeti gibi Baba Evi’nde “siyasal tutukluluk” da sanki “babadan oğula” mirastı…
***
Çetin Altan’ın dört romanı Fransızca başta olmak üzere birçok yabancı dile çevrildi, birçok ülkede yayınlandı.
Eserleri yayınlandığı ülkelerin en etkili yayın organlarında çok önemli eleştiriler aldı, büyük övgülerle karşılandı.
Ancak geniş yığınlara ulaşmada o beğeniler yeterli olmadı.
O mesafe daha sonra kalıcı bir biçimde Ahmet Altan tarafından tamamlandı.
***
Aleksandr Soljenitsin, André Chénier, Marquis de Sade, Antonio Gramsci, Dashiell Hammett ve Ahmet Altan…
Önümde duran Le Figaro, 21 Temmuz haftasında “dünyada fikirleri için hapse atılan” altı kişinin gıyabında eserlerinden ve konuşmalarından düzenlenmiş bir seri yayınladı.
İnsanlığın en üst düzey entelektüel hiyerarşisinde yer alan bu edebiyat ve düşünce insanlarının Ahmet Altan dışında hiçbiri hayatta değil ama hepsi dünyanın bütün ansiklopedilerinde.
İlgimi çeken bir ikinci nokta ise şu: Sovyet yazarı Soljenitsin’in yaşamının büyük bir bölümünü Batı’da geçirdiği anımsanırsa listede Ahmet Altan dışında bizim coğrafyamızdan hiç kimse yer almıyor.
Baba Evi’nde elli yıl önce “Eylül’de Fransa’da yeni bir kitabım çıkacak, İsveç’te bir başka kitabım” cümlesiyle başlayan dünya yolculuğu, bugün babadan oğula çok başka düzeylere ulaşmış durumda.
Ahmet Altan’ın kitapları 35 ülkede yayınlanmış bulunuyor.
Bu Eylül’de de Fransa’da Bolero isimli romanı yayınlanacak.
***
22 Temmuz tarihli Figaro, kendisine ayırdığı bir tam sayfanın spotunda Madame Hayat’ın yazarı Ahmet Altan’ın Türk yargı sisteminin bir utanç vesikası olan “subliminal mesaj” yollama suçlamasıyla 5 yıl hapis yatırıldığını da hatırlatıyor.

Spotta Ahmet Altan’ın “hücremde beni yazmak kurtardı” cümlesi de yer almakta.
***
Baba Evi’nden haberler bu kez elli yıllık bir zamana yayılan büyük bir parantezi tarıyor.
Sevincimin ve mutluluğumun tek buruk yanı babamın hayatta olmaması…
Keşke Le Figaro’da Aleksandr Soljenitsin, André Chénier, Marquis de Sade, Antonio Gramsci, Dashiell Hammett arasında, paltosunun altından çıkan bir Baba Evi ferdinin de yer aldığını o da göreydi.
Başlattığı bu yarenliğin son haline o da şahit olaydı…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.11.2025
25.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025