Mehmet ALTAN
Sabah iç kapatıcı kaotik bir gündem ile karşılaşınca iştahsızlığım arttı, işi neresinden tutacağımı sanki bilemedim...
Filistin Lideri Mahmud Abbas başta hiçbir Arap yöneticisinin dinlemeye nedense gitmediği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki konuşması...
Dört bir yanımızla dalaşmaya başladığımız ve ‘savaş’ ihtimalinin gittikçe daha fazla seslendirildiği dış politikadaki garip durum ile içeride çözümsüz hale gelmiş gibi duran ‘Kürt Sorunu’ nedeniyle nefes almadan tırmanan terör...
Amerikan Merkez Bankası’nın strateji değişimine ters tepki veren dünya piyasaları ve buna bağlı olarak içerde alıp başını giden dolar...
Ve Van’dan İstanbul’a arabayla sevk edilmek istenen beş mahkûmun ihmal nedeniyle cayır cayır yandığının ortaya çıkması...
İçim kasıldı...
***
Kendi kendime, ‘umarım hızlıca yeniden toparlanırız’ temennisinde bulundum...
Ancak toparlanmak için en azından kimi kavramların tüm toplumda tartışmasız bir şekilde aynı içerikle kullanılması gerektiğini de, geçen gün yayınladığım ‘neden Ermeni bir generalimiz yok’ başlıklı yazımla ilgili yoğun mesaj trafiğiyle bir kez daha gördüm...
Orada şöyle yazıyordum:
“Örneğin, Mısır’a ‘laik bir anayasa’ öneren Erdoğan laiklik tanımını da şöyle yapıyor:
‘Laik devlet, her inanç grubuna eşit mesafededir. İster Müslüman olsun, ister Hıristiyan olsun, ister Musevi olsun, ister ateist olsun. Hepsinin güvencesidir. Olayın aslı budur. Ama bu tanım Türkiye’de hiçbir zaman geçerli olmadı...
Sanırım bugün okula başlayan çocuklarımız da kendi ömürleri içinde Ermeni bir general göremeyecek...
Neden?
Başbakan’ın çok net biçimde tarif ettiği gerçek laikliğe henüz kavuşamadığımız için. Ancak Başbakan’ın beyanlarının sevindirici yanı, bu ifadelere uygun bir anlayışın Türkiye’de bundan böyle daha fazla geçerli olacağının işaretini vermesi...”
Yazıdaki amaç, eğer laiksek, dinine, ırkına, mezhebine bakmadan tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının her makama çok rahatlıkla ulaşabilmesi gerektiğinin altını çizmekti... 2011 yılında bunu hatırlatmak ve altını çizmek aslında zül ama çok sınırlı bir kesimde de olsa henüz ‘laiklik’ ve ‘vatandaşlık’ tanımının yerleşmediğini, konuya ‘vatandaş’ kavramı açısından değil, ‘din, ırk, mezhep’ açısından bakarak, ‘Türk, Müslüman ve Sünni’ olmayana ‘yabancı’ muamelesi yapıldığını gördüm...
Bu ufak bir azınlık için söz konusu olsa dahi bu kavramların, üstelik bu çağda, tüm toplumda yerleşik hale gelmemesi açısından üzücüydü...
***
Yazımla ilgili sürpriz ise ‘Said Nursi Ermeni bir general ister miydi’ başlıklı ve Ahmet Bilgi imzalı bir yazıya ‘risalehaber.com’da rastlamam oldu.
Yazının son bölümü şöyleydi:
“Gayrimüslimlerin Türkiye’de bürokratik ve askeri makamlara gelmesiyle ilgili sorular yaklaşık 100 yıl önce de gündemdeydi. Doğuda aşiretlere başta meşrutiyet olmak üzere hak ve hürriyetler bağlamında birçok konuyu anlatan Bediüzzaman Said Nursi, gayrimüslimlerle ilgili soruyu Münazarat adlı eserinde cevaplamıştı.
İşte o soru ve Bediüzzaman’ın cevabı:
Sual: Şimdi Ermeniler kaymakam ve vali oluyorlar. Nasıl olur?
Cevap: Saatçi ve makineci ve süpürgeci oldukları gibi... Zira meşrutiyet, hâkimiyet-i millettir. Hükûmet hizmetkârdır. Meşrutiyet doğru olursa, kaymakam ve vâli, reis değiller, belki ücretli hizmetkârlardır. Gayr-ı müslim reis olamaz, fakat hizmetkâr olur. Farz ediniz ki, memuriyet bir nev’i riyaset (başkanlık) ve bir ağalıktır. Gayr-ı müslimlerden üç bin adamı ağalığımıza, riyasetimize şerik (ortak) ettiğimiz vakitte, millet-i İslâmiyeden aktâr-ı âlemde (dünyanın her köşesi) üç yüz bin adamın riyasetine yol açılıyor. Biri zayi (kayıp) edip bini kazanan, zarar etmez.”
***
Umarım hızlıca yeniden toparlanırız diyorum ama bu köklü ve kalıcı bir toparlanma olacak ise yüz yıldır aynı şeyleri konuşmaktan da kurtulmamız gerekecek... Aslında ‘vatandaşlık’ ve ‘temel hak ve özgürlükleri’ toplum olarak içselleştirsek, gerisi kolay da, o virajı bir türlü alamıyoruz galiba...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Basın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl…
1.08.2025 - Bir Baba Dostu: Altan Öymen
23.07.2025 - Basın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi…
17.07.2025 - Basın Tarihi: Palalı hukuk…
11.07.2025 - Basın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…”
4.07.2025 - Basın Tarihi: Sahur Pilavı…
26.06.2025 - Basın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası”
20.06.2025 - Basın Tarihi: Ey Mübarek…
15.06.2025 - Basın Tarihi: Uçağı Kim, Neden Düşürdü?
29.05.2025 - Basın Tarihi: Konuşmadığımız Bir 19 Mayıs Daha Var…
23.05.2025
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
AK Partinin Alevi dusmanligini Erdoganin demeclerinde acik secik gorebilirsiniz. Gercegi carptirmak icin bosuna ugrasiyorsunuz. insanlari aldatamazsiniz bu saatten sonra, hic olmazsa ahmak yerine koymayin.