Mehmet ALTAN
“Ham alüminyum ilk kez 1825 yılında elde edilmiş. Bu elementin halka tanıtımı ise 1855 yılında 1'inci Paris Dünya Sergisi'nde gerçekleşmiş… Yeryüzünde en bol bulunan element olmasına rağmen alüminyumu arıtmak ve eritmek, elektrik enerjisinin son derece pahalı olmasından dolayı çok masraflı bir işmiş…
Öyle ki o zamanlar alüminyum altından daha değerliymiş... Danimarka Kralı X. Christian görkemini göstermek için kendine ‘alüminyum bir taç' sipariş etmiş…
Şaşaaya her imparatordan biraz daha fazla meraklı olan III. Napoleon ise ‘som altından' da ötede bir özene layık olduğuna inandığı konuklarını alüminyum sofra takımı ile ağırlarmış…
Elektrik enerjisi bollaşıncaya değin alüminyum krallarla, imparatorların tekelinde kalmış.
* * *
Bugünkü uygarlığın simgelerinden biri haline gelen ‘alüminyum kutular' için epeyce beklenmiş…
Önce elektrik üretimi kolaylaşmış. Elektriğin bollaşıp, ucuzlaması alüminyumun şansını artırmış.
1960'lı yıllarda en bol üretilen metaller listesinde ilk sıraya yerleşmiş. Ama ‘kutu' olarak kullanımı biraz daha zahmetli olmuş.
* * *
Bira ve alkolsüz içecek üreticileri ‘ucuz elektrik üretimine' rağmen, önceleri çelikten alüminyuma dönememişler. Çünkü çeliğe oranla maliyet gene de yüksekmiş...
Ama kısa bir süre içinde, alüminyumun çeliğe oranla daha kolay işlenebilir hale gelmesi, konserve kutularının alüminyumdan imal edilmesine imkân vermiş… Alüminyumun metal olarak çelikten daha ‘yumuşak' olması bu değişikliğe yol açmış.
* * *
1962 yılında Reynold Metals şirketi ‘seri üretimi' sağlayacak bir yöntem geliştirmiş… Ama kutunun ağırlığı 350 grammış...
350 gramlık alüminyum kutuların ilk talibi ABD'nin orta batı bölgesindeki Hamms adlı bir bira fabrikası olmuş…
Coca-Cola ile Pepsi ise bu kutuları kullanmaya dört yıl sonra başlamış…
Zamanla alüminyum dışında kutu kalmamış.
* * *
Bununla yetinilmemiş... En hafif ‘alüminyum kutu' peşine düşülmüş…
Kutu imalatındaki metal oranının azaltılmasını amaçlayan ‘araştırmalar' sonunda işe yaramış. Kutunun ağırlığı 18,5 grama düşürülmüş…
Şimdilerde 15 grammış…
* * *
Kutuların ağırlığının giderek azalması, alüminyum fabrikalarının bilgilerini sürekli yenileyecek aşamalı yöntemler geliştirmelerinden kaynaklanmakta…
* * *
Alüminyumu ‘hafifletmeyi' başaran imalatçılar, şimdi de işlemler sırasında kullanılan ‘elektriği' azaltma peşindelermiş…
Bu bilgileri veren ‘Entelektüel Sermaye' adlı kitap, bu gelişmeyi şöyle özetliyor:
‘Kutu eskiden olduğu gibi 350 gram bira alıyor, ama kendi içinde çarpıcı bir değişimle daha az malzeme ve enerji, buna karşılık daha çok beyin bulunuyor.'
* * *
Daha ‘çok beyin', som altından öte zenginlik göstergesi arayan imparatorun sofra takımından zamanla herkesin kullanıp attığı ‘bira ve kola kutusu' üretiyor…
Kol gücünden daha fazla ‘değer' üretir hale geliyor.
İşçilerin ‘sayısı' azalırken, mühendislerin ‘sayısının' çoğalması bu yüzden…
* * *
‘Alüminyumun tarihsel gelişimi' ile işçi sınıfınınki arasında ‘ters bir orantı' var…
Birincisi yaygınlaştıkça, ikincisi azalmış.
* * *
1 Mayıs, geçmişte ‘en yüce değer' olan emeğin bayramıydı. Artık ‘emek' en yüce değer değil…
Çünkü değerin en fazlasını ‘bilgi' üretiyor.
Ağır sanayinin simgesi olan çelik fırınlarında üretilen kutuların tarihten silinmesi, onun yerini alüminyumdan yapılmış kutuların alması, kutuların üretiminde de her zamankinden daha az metal ve elektrik tüketilmesi ve çok daha az işçi kullanılması da bu yüzden…
* * *
Türkiye ise hâlâ Taksim'de ‘1 Mayıs Mitingi' yaptırtmıyor…
Sanayi Devrimi'nin ömrünü tamamlayıp, işçilerin toplumsal iktidarı kaybettikleri yeni bir çağda, X. Christian Danimarka'sı gibiyiz…
* * *
11 yıl önce de böyleydi, bugün de böyle…
Tek fark, neyse ki artık 1 Mayıs tatil.”
***
7 yıl önce yazdığım bir yazı…
Dünya değişiyor ama bazı şeyler bu ülkede hiç değişmiyor…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Basın Tarihi: Ey Mübarek…
15.06.2025 - Basın Tarihi: Uçağı Kim, Neden Düşürdü?
29.05.2025 - Basın Tarihi: Konuşmadığımız Bir 19 Mayıs Daha Var…
23.05.2025 - Basın Tarihi: Fenerbahçe, Deniz Gezmiş, Yunanistan…
10.05.2025 - Basın Tarihi: “Batıda düello vardır, doğuda pusu”…
25.04.2025 - Ankara duymaz, U2 ve Bono duyar
4.04.2025 - “Yetmez Ama Evet” Referandumu…
20.03.2025 - Basın Tarihi: “Köşe yazarının parasını kim verir?”
15.03.2025 - Basın Tarihi: Diyarbakır’dan…
6.03.2025 - Basın Tarihi: 'Cinayeti Gördüm' yazısı…
27.02.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
el kürdi
sayin bilici sen hangi üslübla cemaat eleshtirdiyse okurlarinda senin üslübunla seni eleshtirince bayada baxiriyorsun bak dikkat etiyse cemaat senin eleshtirine karshi cikmadi karshi koyucu yani negatif tepki yok sayin bilici exitim sistemi yüzyildir nekadar bozuk pis carpici düshünce varsa millete ashiliyorlar birde devlet sistemide diktadoryal ve hergelen gideni arattiyor ve böyle bir düzen icinde en az hataynan insanlixa hizmet etmek zorun zorudur eee tabi sizin gibi sadece hizmeti öxretim görevlixinde bashka hizmet alani olmiyan shahislarin hatalari nefsiynen ilgili übash hatadir ama insanlarin icinde onlarin nefsi bir tarafda kendi nefsin bir tarafda birde sheytan birtarafda eeee birde insi sheytanlar dünya kadar saldri altindasin ve kloteral zarar sayilacak hatalarda insan olmanin gerexi olmali dexilmi cünki insan sin ve kimse kloteral hatalari inkar etmiyor tabiki bazen bu hatalari görülür bazende hatalar görülmüyor bazende bu hatalari tamir etmeye zaman kalmiyor cünki sürekli yeni saldirilar oluyor bu yeni saldrilari göxüslemesen kloteral hatalari gidereceximdiye yeni saldirilar seni yok etme gücünde yok olmaktansa yeni saldirilari göxüslemek daha mantikidir dexilmi sayin bilici