Mehmet BARANSU

Bu takipleri açıklayın
17.02.2012
3440

 AK Parti, MİT kanunundaki düzenlemeyi jet hızıyla komisyondan geçirdi. Dün, son dakika olarak ajanslara düşen habere göre ise teklifte küçük bir düzenlemeye gidilecekmiş. Bu teklifin kanunlaşması halinde, MİT veya başbakanın görevlendirdiği bir kamu görevlisi, izin verilmediği müddetçe, yargıya hesap veremeyecek.

Şöyle düşünün. Başbakanlar tarafından görevlendirilen bir Başbakanlık müfettişi, başbakanın partisiyle ilgili bir yolsuzluk dosyasını incelerse ve yolsuzluk belgeleriyle ortaya çıkarsa, başbakanın izni olmadan soruşturma yapılamayacak.

Bugün konuyu anlamamız açısından sizlerle bir belge paylaşacağım. MİT Müsteşarlığı İstanbul Bölge Başkanlığı’nın 24 Ocak 2012 tarihli yeni bir dinleme ve izleme kararı. Karar halen yürürlükte. Üç aylık teknik takip alınmış. MİT, 24 Ocak 2012 günü Beşiktaş 9. Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi hâkimine müracaat ediyor. 2012/1046 sayılı yazısıyla, “Ülkemiz aleyhine yürütülen casusluk faaliyetlerinin önlenmesi amacıyla, istihbari mahiyette devam eden çalışmalar doğrultusunda aşağıda bilgi bulunan şahıslarla ilgili bilgi toplama amacıyla” denerek izleme ve dinleme talep ediliyor. Tıpkı, MİT’in Taraf’ı sahte isimli, kodlu, gerekçeli dinleme kararları gibi... Mahkeme talebi uygun bulup, üç aylık dinleme ve izlemeye onay veriyor.

Dinlenen isimler kimler mi?

Daha önce beni konferansa davet eden AK Parti Gençlik Kolları’ndan kişiler. MİT, beni izlemek ve dinlemek için, benimle görüşen AK Partililerin telefonlarını, e-maillerini bile takip altına almış. Fiziki takip de yapılmış. Dinlenen kişilerin izni olmadığı için isimlerini kodlayarak yazıyorum.

Dinlenen ve izlenen kişilerden biri N.A. Diğeri ise T.A. Her iki ismin de telefonları ve e-mailleri takip altına alınmış. Belgede de bu açıkça görünüyor. MİT bununla da kalmamış, sinyal bilgilerini bile takip altına almış. İşin en ilginç yönü ise şu; hakkında dinleme ve izleme kararı alınan bu kişilerden biri, Ömür Restoran’da yanımda bulunan kişi. Yani, bizi takip ederken üzerlerinde ses kayıtları çıkan iki MİT’çi. Her iki isim de “Üşüdük, restorana girdik, kimseyi takip etmiyorduk” demelerine rağmen, belge tam tersini söylüyor. Tıpkı benimle ilgili olan karar gibi, yanımda bulunan kişiyle ilgili de sahte gerekçeyle mahkemeden karar alınmış.

Bana ulaşan bir bilgiye göre AK Parti Sultangazi ve İstanbul İl Başkanlığı’nda görevli bir AK Partili hakkında da yine benimle görüştüğü için aynı yöntemle dinleme kararı alınmış. Bu kişinin adı Selçuk. Soy ismini yazmıyorum.

Bu isimler de sahte isim ve gerekçelerle kendilerini dinleyen MİT’ten şikâyetçi oldular. Belgeler savcılığa verildi. Önceki gün de avukatımla birlikte bu belgeden dolayı ben de yeni bir şikâyette bulundum. Dün de kararı veren hâkimle görüştük. MİT’in sahte belge ve gerekçelerini gösterdik. Hâkim, gördüğü belgeler ve anlattıklarımız karşısında şaşkınlığını gizlemedi. Talebimiz üzerine karar gözden geçirilecek ve bu sahte belgenin “gereği” yapılacak.

Hükümet TCK 132, 133, 134. maddelerindeki, haberleşmenin gizliliğini ihlal, ses kayıt cihazlarıyla hukuksuz şekilde dinlemeler yapılması, görüntü ve ses kayıtlarının alınması suçlarıyla ilgili cezaları arttırma çalışmaları yaparken, şu çelişkiye bakın ki, MİT Kanunu’nda değişikliğe gidip bizi dinleyen, izleyen kişileri, kurumu yargıdan kaçırıyor.

Beni takip eden iki MİT’çinin yakalanması, Taraf yönetici ve çalışanlarının dinlendiğinin belgeleriyle ortaya çıkmasından sonra MİT eski Müsteşarı Emre Taner ve yeni Müsteşar Hakan Fidan’a ısrarla şunu sordum. Bu dinleme ve izleme emirlerini siz mi verdiniz? Bu sorumu birkaç kez tekrarladım. Ancak her iki isimden de bir cevap alamadım. Susmayı tercih ettiler.

Şimdi bir kez daha soruyorum. “Sükût ikrardandır”, düsturu mu söz konusu? Dinlenme ve izlenme emrini siz mi verdirdiniz? Sahte gerekçelerle bizleri izleyerek ne yapmaya çalışıyorsunuz? Kararların bazılarının Uludere haberlerini yapmamın hemen ardından alınması tesadüf mü? Kurumun geçmişte yaptığı komplolara benzer çalışmalar için mi uzun bir süre takip edildik? Kurumunuzdan bazı isimlerin, size angaje bazı gazetecilerle görüştüğü, Uludere gerçeğinin ortaya çıkmaması için tıpkı TSK’nın yaptığı gibi bu gazeteciler üzerinden Taraf’ı, şahsımı hedef alacakları doğru mu? Eğer bu emri siz vermediyseniz, bu işleri yapan MİT’çilerle ilgili soruşturma açtınız mı?

Sayın Başbakan...

Size de şunu sormak istiyorum. “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu!” sözüne hassas olduğunuzu, bu uyarıyı hayatınızın hiçbir ânında aklınızdan çıkarmadığınızı söylemiştiniz. Size bağlı MİT, beni, gazetemi ve görüştüğüm sizin partinizin gençlik kollarından isimleri sahte belgelerle, gerekçelerle dinliyor ve izliyor. Bu durum karşısında “Adli ilahi” adına siz ne yaptınız?


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar