Mehmet DOĞAN
Perşembe günü Meclis Genel Kurulu’nda fiilen çözüme kavuşturulan türban yasakları meselesi, toplumun birçok kesiminde karşılık buldu. Bu güne kadar toplumun belirli kesimlerini izole etmeye soyunan her türlü girişimin, ülkenin utanç kaynakları olduğu çok açıktır. Ülkenin en önemli siyasi temsiliyet alanında, seçilmişler için oy kullanmış vatandaşların temsiliyetinin sağlanamamış olması Türkiye adına demokrasi uçurumuna işaret etmektedir.
Gelişmeler öncesinde merak uyandıran en önemli etken, türbanlı vekillerin Meclis’e gelişine nasıl karşılık vereceği muallakta olan Cumhuriyet Halk Partisi’ydi. Ancak CHP’nin de sorunun çözümsüzlüğüne katkı sağlamamış olması, çözümü kolaylaştırdı. Olması arzu edilen gelişmelere dolaylı ve doğrudan katkı sağlanmış olması önemlidir.
Meclis konuşmalarına damgasını vuran kadın vekillerin konuşmaları oldu. Gerek Ruhsar Demirel, gerek Pervin Buldan, gerekse Şafak Pavey’in konuşmaları toplumda destek buldu. Şafak Pavey’in konuşması, hem etkili olması dolayısıyla hem de CHP destekçilerinin nüfusu nedeniyle bir hayli öne çıktı. Ancak dünkü tartışmalarda ve gelişmelerde dikkatimizi çekmesi gereken birkaç nokta daha olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi’nin konuya ilişkin stratejisini belirlemesindeki en önemli etkenin “AK Parti’nin siyasi menfaat elde etmesini engellemek” olduğu dile getirildi. Bu yaklaşımı doğru bulmuyorum, çünkü kişi hak ve özgürlüklerini kararlarıyla etkileyecek aktörlerin, siyasi hesaplar temelinde değil, hukuk ve özgürlükler çerçevesinde politika üretmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu bir siyasi sorumluluktur.
Ayrıca, Şafak Pavey’in konuşma metninin tartışıldığını gözlemliyoruz. Konuşmasında değindiği birkaç noktanın önemli olduğunu belirtmekte yarar var. Özellikle “vitrin vekilleri” tanımıyla eleştirdiği iktidar milletvekillerinin bazılarının, üst düzey parti kurmaylarının izin verdiği ya da talep ettiği ölçütlerin dışına çıkmadıklarını görüyoruz. Bu durum, demokratiklik iddiasına gölge düşürmektedir. Şafak Pavey’in dikkat çektiği bir başka husus ise, türban tartışmalarıyla kısıtlanmış hak ve özgürlükler standardlarının bekası ve “diğerlerinin” haklarını savunmakta hiç de hevesli olamayan iktidar partisinin yasama ve yürütme tartışmalarıdır. Söz konusu günde, CHP’nin tartışmaları samimiyet eksenine itmeye çalıştığı açık. Bu samimiyet tartışmasında mutlaka CHP’nin de heybesine düşecek pay bulunacaktır, ancak ülkenin her organında ve her alanında mutlak gücü elinde bulunduran AK Parti’nin kişisel hak ve özgürlükler diye nitelediği türban konusunu dahi stratejik bir hamleye dönüştürdüğü, eylemin zamanlamasını belirlemesinden ve geçmişte BDP ve MHP’nin tekliflerini reddetmesinden de anlaşılmaktadır.
Şafak Pavey’in dikkat çektiği bir başka husus ise inanç özgürlüğü kapsamında değerlendirilen türban konusunda adım atan vekillerin, başka kesimlerin inanç özgürlüklerine aynı hassasiyeti göstermedikleridir. 31 Ekim günü türban konusunda önemli bir adım atan kadın vekillerin, kişisel hak ve özgürlükler konusunda evrensel değerleri
-gerektiğinde parti kararlarına rağmen- savunmaları gerektiğini de belirtmekte yarar var. Tabii ki bu sorumluluğu tüm partiler ve vekiller taşıyor. Çünkü Meclis çatısı altında su yüzüne çıkan çelişkilerin, inanç konusunda turnusol olduklarına şahit oluyoruz.
Türbanlı milletvekili tartışmalarıyla yüzeysel de olsa değinilen, dini unsurların bir baskı aracına dönüştürülmemesi konusu hayatidir. Bu noktada gücü eline alan aktörlere, özellikle ülkeyi yöneten hükümete ve destekçilerini yönlendirme gücünü ellerinde bulunduran siyasi partilere paha biçilemez sorumluluklar düşüyor.
Son olarak söylemek isterim; kadınlarla ilgili tüm kararları erkeklerin verdiklerine şahit oluyoruz. Bu konuda kadınların ellerini taşın altına koymaları ve erkeklere “hadlerini bildirmeleri” gerekiyor. Konuşmalarında bu konuya değinmiş Ruhsar Demirel ve Pervin Buldan’ı tekrar dinlemenizi öneririm.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2014
22.07.2014
11.07.2014
5.06.2014
25.04.2014
24.04.2014
4.04.2014
1.04.2014
12.03.2014
7.03.2014