Mehmet DOĞAN
Bütçe görüşmeleri yine tartışmalı geçti. Hükümet adına başbakan ve muhalefet liderleri tek tek konuştu. Her aktör kendi safının gereklerini bir bir döktü. Ancak tüm bu tartışmaların akabinde şöyle bir bütçe hakkında yazılanlara ve yapılan haberlere bakınca, görüşmelerde dikkat çeken iki önemli noktayı görmek mümkün olmadı.
Birincisi, muhalefetin dile getirdiği bir konuydu ki bu, bizim ülkemizdeki Parlamenter Demokrasinin sac ayağı olan Güçler Ayrılığı prensibinin en hayati kuralı olan denetleme mekanizmasının feshi anlamına geliyordu. Muhalefetin iddialarına göre Yürütme Organı olan Hükümet, Mali Yargı (Denetleme) Organı olan Sayıştay’ı feshetmiş ve ona Anayasa’da belirtilen raporları sunmayıp, denetleme mekanizmasını işlevsizleştirmiştir.
Anayasa’nın 160. Maddesine göre:
“Sayıştay, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir.”
Ancak bakanlıkların istenilen raporları sunmamasına dayanakla Sayıştay’ın Anayasal önem taşıyan raporları TBMM’ye sunmadığı görülmüş.
Bu yaşanılan hadisenin Anayasal suç teşkil etmesinden öte, Parlamenter sistemin gereklerine uyulmadığı, hükümetin kendine has bir sistem kurduğu ve bu sistemi istediği gibi işlettiği anlaşılıyor. Bu durumda kamuoyunda bu konunun daha fazla yer alması ve sivil toplumun hükümeti konuya ilişkin “Hesap Vermeye” davet etmek sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bir diğer konu ise yine çok garipsediğim ve toplumu aleni bir biçimde aldatmaya yönelik olan konuşmalar. Örneğin Başbakan Erdoğan’ın ekonomik verilerden bahsederken ihracattan bahsettiğini görüyoruz ancak bunun karşısında artan ithalattan söz açmıyor. Bunun yanısıra yine çok önemli olan ithalata dayalı ihracat oranlarından söz edilmemesi de dikkatlerden kaçmamalı çünkü ihraç mallarındaki ithal ürün oranının 2007 itibariyle % 70 olduğu söyleniyor.
Ayrıca Başbakan Erdoğan, Moody's, Standard&Poor's (S&P), Fitch Ratings gibi kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemizin notunu arttırdığını söylerken “ülkemizin yatırım yapılabilir” bir ülke olduğunu ve bunun hükümetin başarısı olduğunu vurgulamak istiyor. Ancak 2012’de S&P Türkiye’nin kredi notunu düşürdüğünde Başbakan şu açıklamayı yapmıştı: “Tamamen ideolojik yaklaşım... Bunu kimse yutmaz... Sen bunu Tayyip Erdoğan'a yutturamazsın. Bunun sonucunda ‘seni bir kredi derecelendirme kuruluşu olarak tanımıyorum’ lafını görürsün”. Dolayısıyla kredi derecelendirme kuruluşlarının sadece olumlu notlar verildiğinde “tanındığını” söyleyebiliyoruz.
Peki, Başbakan Erdoğan’ın iddia ettiği gibi, Türkiye yatırımda güvenilir liman mı?
Vaziyet şu:
2011 yılında tüm Dünya’da (FDI) Doğrudan Yabancı Yatırımlarının toplamı $1.5 Trilyon, bu oranın $660 milyar kadarı gelişmekte olan ülkelere akmış. Bu ülkelerden biri de biziz.
2011 yılında dünyanın en büyük 17. ekonomisi olan, güvenilir liman olma iddiası taşıyan ve krizin teğet geçtiğini savunan ülkemize gelen doğrudan yabancı yatırım oranı $13 milyar. Yani gelişmekte olan ülkelere yapılan yatırımın sadece %2’sine yakın bir oranı Türkiye'ye geliyor. Konunun uzmanlarına göre Türkiye ile benzer ekonomik özellikler taşıyan (örneğin, kişi başına düşen gelir ve aktif sektörler bakımından) Brezilya ise yatırımların %10'unu çekmeyi başarmış ve bu ülkeye $65 milyar yatırım yapılmış. Dolayısıyla yatırımcıların Türkiye ekonomisine güvenmedikleri ve rotayı benzer ancak güvenilir özellikler taşıyan ülkelere çevirdikleri anlaşılıyor.
Demem o ki ne hükümet kendisini denetletiyor ne de vatandaşa doğru veriler sunuyor. Kamuoyuna açıklanan bilgiler çoğunlukla manipüle edilmiş ya da kırpılmış verilerden oluşuyor. Hükümet çok güçlü olduğundan ise merkez medyada bu çelişkileri su yüzüne çıkarmak gibi bir niyet yok açıkçası. Açıklanan bilgilerin doğruluğunu sorgulamak ise vatandaşlara düşüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2014
22.07.2014
11.07.2014
5.06.2014
25.04.2014
24.04.2014
4.04.2014
1.04.2014
12.03.2014
7.03.2014