Mehmet Ocaktan
Tam sekiz yıldır kesintisiz bir ekonomik kriz yaşıyoruz. 2018’de aklı ve rasyonaliteyi devre dışı bırakarak başlayan süreç, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” fantezisiyle şahlanmış ve Türk ekonomisi tarihin en büyük krizini yaşamaya mahkum olmuştu.
“Nas var nas, sana bana ne oluyor” şeklinde formüle edilen akıl dışı politikalar, taşınmaz hale geldiği için sonunda Mehmet Şimşek’le rasyonaliteye dönme mecburiyeti hasıl olmuştu.
Ancak alışkanlıklardan vazgeçmek hiç kolay olmuyor. Mehmet Şimşek göreve geldiği günden itibaren iki yıl boyunca, ekonomiyi disiplin altına alabilmek için emekliye, asgari ücretliye ve bütün dar gelirlilere sabır tavsiye etti. Bu politikaya itiraz edebiliriz ama bir gerçek var ki 2018’den itibaren yürütülen akıl dışı politikaların ve tarihin en büyük savurganlığının bir faturası olacaktı ve doğal olarak bu fatura dar gelirliye ve fakirlere çıktı.
İnsanlar iki yıl boyunca sabrederek, bu politikaların sonunda bir ferahlamanın geleceği hayalini kurdular. Ancak ‘siyaset mühendisliği’ hayaline kapılan iktidar, 19 Mart’ta öyle bir operasyona imza attı ki hem ekonomi altüst oldu hem de fakirlerin umudu yerle bir edildi.
19 Mart’ta başlayan muhalefeti ‘terbiye etme’ süreci belediye operasyonlarıyla aralıksız devam ederken, bu kez de yargı marifetiyle İstanbul il yönetimi görevden alınarak yerine Gürsel Tekin kayyım olarak atandı.
Bu karar, kelimenin tam anlamıyla Türkiye’nin anayasal düzenini askıya alan bir girişim. Zira Türkiye Cumhuriyeti’nin, kararlarına itiraz edilemeyen iki yüksek yargı kurumu var; birisi Anayasa Mahkemesi, diğeri ise Yüksek Seçim Kurulu… Milletvekili, belediye seçimleri ve partilerin her türlü seçim ve kongreleriyle ilgili tek yetkili merci, YSK… Bu kurumun kararları konusunda itiraz edilebilecek hiçbir başka yüksek yargı kurumu yok.
Eğer memlekette hâlâ bir hukuk düzeni ve anayasa varsa, böyle bir kararı kabul etmek mümkün değildir. Nitekim hukuk otoriteleri de bu kararın, çok partili hayata büyük bir darbe niteliği taşıdığını, objektif hukuk düzeni açısından telafisi imkansız yaralar açacağını, bir asliye hukuk mahkemesinin, seçim yargısının fonksiyonunu gasp etmek anlamına geldiğini, demokrasinin asli unsuru olan ‘siyasal katılım’ fikrini yok edeceğini söylüyorlar.
Ama ne yazık ki makuliyet çizgisini çoktan kaybettiğimiz için, ülkenin göz göre göre sonu belirsiz bir karanlığa gidişini hüzünle seyretmekten başka bir şey gelmiyor elimizden…
Muhtemelen İstanbul 45. Asliye Mahkemesi’nin verdiği karar, 15 Eylül’deki CHP kurultayı ile ilgili mahkeme açısından da bir işaret fişeği özelliği taşıyacak ve yeni bir siyaset mühendisliği darbesine tanıklık edeceğiz. Nitekim Adalet Bakanı Yılmaz Tunç İstanbul il kongresiyle ilgili kararın, CHP kurultayının iptali istemiyle açılan davayı etkileyecek düzeyde olduğunu söyleyerek bir bakıma ihsası reyde bulundu. Yani Adalet Bakanı, Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’nde demek istedi ki: Bakın İstanbul Asliye Hukuk mahkemesi güzel bir karar aldı, siz de aynısını yapın…
Ve Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi de hiç zaman kaybetmeden İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden İstanbul İl Kongresi’nin iptaline ilişkin dosyayı talep etti. Görüldüğü gibi, yargı sistemimiz göz yaşartıcı bir tempoyla çalışıyor, çünkü acelesi var… Siyasetin defterini dürmek için acele etmekte yarar var demek ki…Maalesef iktidar, memleketimizin ‘arızalı demokrasi’ fotoğrafını bütün dünyaya ilan etmekte son derece kararlı. Gidişata bakılırsa, antidemokratik ülkeler liginin asli üyesi olmamız için hukuku askıya alan daha sert uygulamalarla yapılması gereken her şey yapılacak.
Muhtemelen, önümüzdeki günlerde verilecek “mutlak butlan kararı” ile hukuksuzlukta zirveyi de göreceğiz.
Eminim makuliyete inanan herkes, “Bu kadar da olmaz artık, hiç kimse akıl ve mantıkla izahı mümkün olmayan bu tür kararlarla memleketi yeni bir badireye sürüklemeyi göze almayacaktır” şeklinde düşünmektedir.
Aslında bütün bu olup bitenlerin bir tek özeti var, yargı marifetiyle muhalefeti tasfiye etmek… Son dönemde adeta kafamıza vura vura öğretilen gerçek bu. İyi güzel de yargı darbesiyle demokrasinin asli unsurlarından birisi olan muhalefeti tasfiye etmenin, aynı zamanda ekonomiye darbe olduğunu bir iktidar görmüyor olabilir mi?
Elbette görüyordur, özellikle Mehmet Şimşek de çok iyi bilir ki siyasete yapılan bu darbe, ekonomiyi bir kez daha çökertecek ve toplum olarak fukaralık ligine demir atmamızı sağlamaktan başka bir işe yaramayacaktır. Ama olsun… Muhalefetin defterini dürelim de ekonomimiz batarsa batsın…
Yazarlar
-
Tanıl BoraAhlâki Üstünlük 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksal doğrular-yanlışlar… 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni bir siyaset dalgası çıkar mı? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava gerilimi: Kim gerçekçi, kim baltalayıcı? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci2001 krizinden daha ağır 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin sonu mu? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı eliyle siyaset 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun‘Türk olmaktan niye rahatsız oluyorsunuz ki?’ 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMuhalefetin defterini dürelim ekonomimiz batarsa batsın 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİhale şartnamesi skandal! Moda’daki milyarlık vakıf arazisi kime peşkeş çekilecek? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMeslektaşlarımız bir KHK ile atılalı dokuz yıl oldu! 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBoğma süreci 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAklın yolu bu değil 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Barışı yapay zekâ anlatıyor… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTerörsüz Türkiye CHP'siz uçar mı? 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
18.08.2025
13.08.2025
8.08.2025
4.08.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
2.06.2025
26.05.2025