Mehmet Ocaktan
Müslüman siyaset düşüncesi özü itibariyle iyiliğin ve ahlakın egemen olduğu bir dünya kurmayı önermiştir. Ancak bu tarihsel süreç içinde sadece ahlaki ilkelere indirgenmiş ve halkın katılımını sağlayan bir yönetim modeli oluşturulamamıştır. Dolayısıyla halkın söz sahibi olmadığı yönetim sistemleri “siyasi meşruiyet” krizinden kurtulamamışlardır.
Ne zaman bir meşruiyet krizinden söz edilse, hemen bütün Müslüman düşünce insanları Kur’an’da “şura” prensibinin bulunduğunu ve dolayısıyla İslam’da katılımın esas olduğu tezini ileri sürmüşlerdir. Ancak biliyoruz ki Kur’an’ın Şura prensibi hemen hiçbir dönemde hayata geçirilememiş ve Hz Peygamberin vefatından sonra da özelliğini kaybetmiştir. Prof. Dr. Ahmet Akbulut Şura konusunda çarpıcı bir tespitte bulunuyor: “Ahmet Naim bu duruma dört halife döneminden şu örnekleri vermektedir: Halife Hz. Ebubekir, isyan hareketlerinde çoğunluğun görüşüne uymamıştır. Hz. Ömer de savaş ganimeti olarak alınan Güney Irak topraklarının dağıtılması konusunda büyük çoğunluğun görüşüne aykırı hareket etmiştir.” (1)
Maalesef, çoğunluğun yanlış karar vereceği yönündeki kanaat Müslüman dünyada demokrasinin gelişmesine en büyük engel teşkil etmiştir. Oysa insanların görüşünü, yani istişareyi esas alan Kur’an özü itibariyle katılımı ve demokrasiyi önermektedir. Bu çerçeveden bakıldığında, İslam’ın demokrasiyle bağdaşmayacağı görüşünü dillendiren muhafazakar anlayışın Kur’an’ı değil, geleneksel İslam kültürünü esas alarak yorumlar yaptığı görülecektir. İşin özü şu ki; tarihsel süreç içinde bir İslam siyaset doktrini oluşmuş, ama hiçbir zaman teori ve pratiğe dönüştürülememiştir.
Müslüman dünya, geleneksel İslam siyaset doktrini ile hareket ettiği sürece Batılı sistemlere alternatif üretme imkan ve ihtimali yoktur. Şu anda da İslam toplumlarında hakim olan görüş, Batılı sistemlerin bir gün mutlaka yıkılacağı yönündedir. Ne yazık ki bu hayal, Müslüman toplumların rasyonel akılla hareket etmelerinin önünü kapatmaktadır. Oysa her gün yıkılacağını hayal ettiğimiz Batı’daki demokratik sistem, bilim ve rasyonel akılla hareket ederek gerektiğinde sistemi tamir etme, hatta kendi içinde yeni alternatifler üretme kabiliyetine ve becerisine sahiptir. Nitekim geçmişte Batı Hristiyan dünyası Kilise ile zorlu bir hakimiyet kavgası yaşamış ve kiliseyi devre dışı bırakmıştır. Her ne kadar liberal demokrasi bugün derin bir kriz yaşıyor olsa da, uzlaşma kültürüyle yeni çareler üretme imkanına her zaman sahiptir.
İslam dünyasının bugün içinde yaşamaya mahkum olduğu despotik yönetim anlayışından kurtulması için, öncelikle dini siyasal bir mücadele aracı olmaktan kurtarması gerekiyor. Aksi taktirde bir rahmet dini olan İslam birleştirici değil, tefrika kaynağı haline gelir ki, bu İslam’a yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Eğer dinle siyasetin alanlarını birbirine karıştırmaya, dinde siyasal meşruiyet aramaya devam edersek, yüzyıllar boyunca olduğu gibi bugün de devleti yönetenlerin beceriksizliklerinin faturasını İslam’a ödetmeye devam ederiz ki hiçbir Müslümanın bu hakkı olamaz.
Artık şunu biliyoruz ki siyasal özgürlük, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı gibi evrensel değerler, İslam siyaset doktrininin yabancısı olduğu kavramlardır. Bilelim ki bireyi, yönetenlere itaat etmekle yükümlü bir “kul” olarak gören geleneksel İslam siyaset düşüncesiyle hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir sistem inşa edemeyiz.
Meseleye içinde bulunduğumuz Türkiye şartlarından baktığımızda da, zihinlerimizin çağdaş demokratik değerlerden çok geçmişin geleneksel değerlerine ayarlı olduğunu görürüz. Mesela Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı çıkanları eleştirirken diyor ki: “Yeri geliyor, biz ‘Atatürk’ün partisiyiz’ diyorlar. Acaba Gazi, parlamenter demokrasiyle mi idare etmişti ülkeyi?” Kısacası, bugün bile Cumhuriyet’in kuruluş şartlarındaki ‘tek parti’ yönetimi, zihinlerimizde ideal model olmaya devam ediyor.
1- A. Akbulut, Kur’an’a Yabancılaşma Süreci, s.58
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
12.11.2025
10.11.2025
7.11.2025