Mehmet Ocaktan
Kovid-19 felaketiyle uğraştığımız şu günlerde doğal olarak insanlar özellikle ekonomik anlamda büyük sıkıntılar yaşıyorlar.
Çalışanlar işlerini kaybetmişler, esnaflar işyerlerini açamadıkları için büyük gelir kaybına uğramışlar, borçlarını ödeyemiyorlar, hatta evlerine ekmek götürmekte zorlanıyorlar. Böyle bir ortamda siyasal iktidarlara düşen, toplumun sorunlarını hafifletmek ve dertlerine çare üretmektir.
Ama bizim devletimizin çok daha büyük işleri var, en tabii hakları olan ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkını kullanan insanları susturmak, gerektiğinde hapse atmak ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak...
Memleketin başında bu kadar gaile varken vekillerin dokunulmazlığını kaldırarak cezaevine göndermek, herhalde son yılların en büyük icatlarından birisi olsa gerek... Galiba millet iradesinin itibarsızlaştırıldığı yeni bir döneme giriyoruz. Nitekim Meclis kulislerinden yansıyan bilgilere göre AK Partili bir vekil, CHP İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu, HDP’li vekiller Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın dokunulmazlıklarının kardırılmasıyla ilgili olarak “Siyasi irade bir karar vermiş gereği yapıldı. 4 Haziran bir milat, siyasette yeni bir dönem, yeni bir süreç başlıyor” değerlendirmesinde bulunmuş.
Muhtemelen bu gidişle sıra, Kanun Hükmünde Kararname ile vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gelecek. Oysa Türkiye yıllardır yargı dahil, millet iradesinin üzerinde kurulmaya çalışılan her türlü vesayete karşı mücadele ederek bugünlere geldi. Bütün yaşananlardan sonra milletvekillerinin Meclis’te dokunulmazlığını kaldırarak yargının insafına terk etmek, ülkenin demokratik kazanımlarını heba etmekten başka bir anlam taşımamaktadır.
Oysa geçmiş uygulamalarda da olduğu gibi milletvekillerinin üyelik sıfatlarının sona ermesi beklenebilirdi. Anayasa’nın vekil dokunulmazlığı ile ilgili 83. Maddesi son derece açık: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçimden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.”
Peki bu acelecilik niye?
Eğer gündemde hiç yokken üç milletvekilinin vekilliklerinin düşürülmesiyle, yaşanan ekonomik ve sosyal sorunlar, yükselen enflasyon ve işsizliğin gündemden düşürülmesi gibi bir hesap yapılıyorsa bu hiç akıllıca bir seçim olmayacaktır. Bu adım sadece toplumdaki kutuplaşmayı derinleştirir, siyaseti daha da gerilimli bir atmosfere mahkum eder. Kim bilir belki de istenen budur...
Yıllardır millet iradesinin üzerindeki vesayete karşı mücadele eden, jürostokrasiye meydan okuyan AK Parti’nin, tamamen devletçi bir refleksle ‘vesayetçi’ bir iklime doğru yol alması doğrusu büyük bir talihsizlik... Oysa AK Parti’nin, 12 Eylül 2010 referandumunda ‘hayır’ kampanyası yürüten CHP’ye karşı en güçlü argümanı siyasetçinin üzerine çöken vesayetçi yapının kaldırılmasıydı. O gün başbakan olan Tayyip Erdoğan’ın Kütahya’da yaptığı konuşmada Kılıçdaroğlu’nu hedef alarak söylediği şu sert ifadeler hala hafızalarımızdadır, diyordu ki: “Kalkıp da siyasetçiye dokunulmazlığı kaldır, ondan sonra da biz siyasetçiyi birilerinin eline mahkum edelim. Kusura bakma, bunun altında hangi tezgahın yattığını biz çok iyi biliriz. Onun için bu oyuna bizler gelmedik, gelmeyiz.”
2007 yılında dokunulmazlıkları savunan Erdoğan o günlerde bürokratik oligarşiye adeta meydan okuyordu: “Dokunulmazlık bizim aklımıza geldiğinde veya popülistlikle gündeme getireceğimiz bir konu değildir...Bu siyasetçiyi, bürokratik oligarşiye mahkum etme çabasıdır. Demokrasilerin geliştiği dünyada asla seçilmişler, atanmışların elinde oyuncak haline getirilemez.”
İnsan ister istemez, tarihe “2 Mart darbesi” olarak geçen 1994’te dokunulmazlıkları kaldırılan DEP milletvekillerinin yaka-paça Meclis’ten götürülerek tutuklandığı o günleri hatırlamadan edemiyor. Ve biliyoruz ki o süreçten sonra Türkiye başarısız hükümetlere, ekonomik krizlere ve hızla siyasi bir istikrarsızlığa sürüklenmişti. Herhalde yeniden benzer görüntülere sahne olan bir Türkiye’yi hiçbirimiz istemeyiz.
Kabul etmek gerekiyor ki Meclis’teki bu dokunulmazlıkların kaldırılması hamlesi, siyasi alanı fevkalade daraltacağı gibi Türkiye’nin demokratik görünürlüğünü de ciddi bir biçimde zedeleyecektir.
Kaderin cilvesine bakın ki, özgürlükçü AK Parti’den bugünlere geldik...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025
24.03.2025
10.03.2025
11.02.2025
5.02.2025
23.01.2025