Mehmet TIRAŞ
Altı partiden oluşan “Millet İttifakının” 29 Mayıs 2022 Tarihinde Gelecek Partisinin Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ev sahipliğinde yaptıkları yedi saati aşan toplantı sonucu; kamuoyuna açıkladıkları “10 maddeledik bildiri” demokrasi açısından karanlığa tutulmuş bir fener ışığı gibi.
10 maddelik bildiri içerisinde dikkat çekici vurgulamalarından biri de “Özgürlükçü Laiklik kavramıydı.”
Demokratik laiklik, yeryüzünde demokratik bir toplumun yol almasında, çağdaş, çoğulcu ve katılımcı demokrasinin yerleşmesi açısından vaz geçilmez bir kavramdır.
Laiklik kavramının ortaya çıkışı 17.Yüzyıla dayanmakta.
Laiklik kavramı uygulanmadan önce Papazların denetiminde olan Kiliseler, yerel yönetimleri ve toplumun her kesimini yönetiyordu.
İnsanlığa 16.yüzyılda karanlık Çağı yaşatan Kilise oldu.
Laiklik, demokratik ülkelerde süreç içerisinde “Modern,sosyal ve seküler bir toplumu yaratmıştır.”
Sekülerizim,Laiszmin düşünsel babasıdır.
Sekülerizm: ”Akıl ve mantığı esas alan örgütlü bir toplum yaratmayı amaçlayan düşünce akımıdır.”
Laiklik veya laisizm: ”Devlet yönetiminde dinin veya dinsizliğin referans alınmamasını ve devletin din veya dinsizlik karşısında tarafsız ve tepkisiz olmasını savunan ilkedir..Yani din işleriyle devlet işlerinin birbirinden ayrılması. Devletin ise bütün dinler karşısında eşit mesafede durması ve Nötr kalması.”
Laiklik, inananlar kadar inanmayanlarında sahiplenmesi gereken bir kavaramın yanında, farklı inançların bir arada yaşamalarının da sigortasıdır.
Laikliğin uygulandığı “sosyal, modern seküler toplumlarda” her birey inancını çoğunluk baskısının etkisinde kalmadan, özgürce yaşadığını görüyoruz.
Görüldüğü gibi “demokratik evrensel laiklik tanımı” ile bizde uygulanan “Askeri Laikliğin” hiçbir benzerliği yok.
Bizde 5 Şubat 1937 yılından beri uygulanan “askeri Laiklik” demokrasinin üzerine oturtularak çoğulcu ve katılımcı çağdaş bir demokrasinin yol almasının önünde hep engel olmuştur.
Demokratik laikliğin uygulandığı ülkelerde ise, demokrasinin kök salmasında,boy atmasında ve bireyin özgürleşmesinde ise laiklik çok büyük katkı sağlamıştır.
Hala yeryüzünde “demokratik Laikliğin yaşam bulmadığı” toplumlarda çoğunluk gibi inanmayan, hiçbir inanca sahip olmayanların,çoğunluk baskısından kaçarak kitlelere halinde ülkelerini terk ettiklerine tanık oluyoruz.
Siyasal İslamcılar ne kadar “çözüm şeriat’ ta, huzur İslam ”da deseler de, İslam ülkelerinden Batı Avrupa’ya kaçışlar önlenemiyor.
Onun için Laiklik çoğulcu bir toplum açısından çok önemli bir kavramdır.
Batı Avrupa’da 5 milyona yakın Türk vatandaşı yaşamakta ve özgürce dini vecibelerini yerine getirdiklerini, cami sayısı gösteriyor.
2019 yılı verilerine göre Almanya’da 2.884,Fransa’da ise 2.368,Kanada’da 1.712,ABD’de ise 2.508 Cami var ve bu cami sayısı gittikçe de artıyor.
Yeri gelmişken dünyadaki cami sayısının 2019 yılı verilerine göre 3.843.671 olduğunu hatırlatmak isterim..
Malezya 818 bin 634 cami ile dünyada en fazla caminin olduğu ülke.
Türkiye ise 83.429 cami ile dünyada 7.sırada yer aldığını belirtelim.
Gelelim bizim ülkede uygulanan “askeri laiklikten”, “demokratik laikliğe geçişin” önündeki engellere…
Bu geçişi sağlamak için ne yapmalı?
-“Laiklik” ilk ve orta öğretimde kamu ve özel okullarda, buna İmam Hatip okulları da dahil, “zorunlu bir ders” olarak okutulmalı,zorunlu olarak okutulan “din dersi” ise müfredattan çıkartılmalı?
Ama Demokratik Laikliğin hayata geçmesinde önündeki en büyük engel tabii ki DİB’dır!.
-Diyanet İşler Başkanlığı(DİB) devlet kurumları içinde Milli Eğitim ve Milli Savunma Bakanlığından sonra, bünyesinde 130 bin personel ile en fazla personel barındıran kurumdur.
Bütçesi 7 bakanlığın bütçesinden daha fazladır.
Her yıl Maliye bakanlığından 10 bin personel ister,bu talebin yarısı karşılanır.
AKP iktidarında DİB’lığı Devlet protokolündeki yeri 52.sıradan 10.sıraya getirildi
Kısacası:
-DİB’lığı toplumun her kesimine açık olan bir “kamu kurumu değil”, Sünni mezhebe hizmet veren siyasal İslamcıların arka bahçesi olan bir kurumdur.
DİB’lığında bir tane Alevi kökenli insan çalışmaması normal mi?
Bu kurum demokratik bir laikliğin hayata geçmesinin önünde en büyük engel olarak duruyor.
Laik bir devlette DİB’lığı gibi bir kurum olmaz.
-DİB’lığı siyasal İslamcılar tarafından, devletin başka kurumlarına geçilmesi için bir atlama tahtası olarak kullanılmaktadır.
Besleme basın bunları haber yapmaz, “siyasal İslamcılar ve kışlacılar” bunlardan rahatsız olmaz ve gündeme de getirmezler.
Demokratik laikliğin uygulanmaması için, başta DİB’lığı elinde bulunan binlerce kadro potansiyeli ve aileleriyle bir milyona tekabül eden, azımsanmayacak sayısı ile karşı duracaktır.
DİB’lığı üzerinden devletten nemalanarak varlığını sürdürenler azımsanmayacak bir kalabalıktır.
Ülke genelinde 40 bin Kuran kursu var..
Erken veya normal tarihte yapılacak seçin sonucunda iktidar el değiştirdiğinde,kain olmaya gerek yok uygulanacak olan demokratik laikliğe karşı, AKP ve onun İslamcı aveneleri ilk işaret fişeğini buradan patlatabilirler.
Onun için…
Millet ittifakı ve özgürlükçü laiklikten yana olan demokrasi güçleri bilmeliler ki, “özgürlükçü demokratik laikliğin” hayata geçmesi en önemli görevlerden biridir.
Siyasal İslamcılar buna şiddetle karşı duracak olsa da,6’lı masanın bildirisinde bir çok önemli tespit yanında “Özgürlükçü Laiklik” kavramının yer alması çok çok önemlidir ve alkışlanmalıdır.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025