Mehmet TIRAŞ

YÜKSEK SEÇİM KURULU’NA (YSK) DİKKAT!
14.01.2024
793

Seçim sathına girmiş durumdayız.

Ülke gündemini de doğal olarak “31 Mart Tarihinde Yapılacak Yerel Seçimler” belirliyor.

Cumhurbaşkanlığı ucube  hükümet sistemine geçtikten sonra yapılan her seçimde olduğu gibi, bu seçimlerde de muhalefet iktidarla eşit şartlara yarışmayacak…

İktidar da bütün devlet imkânlarını kendi lehine kullanacak.

Yargıyı muhaliflerine karşı sopa olarak kullanması bunun en vahşi ve şaşırtıcı örneği.

Mahkemeler adalet dağıtan kurum olmaktan çıktı ve muhaliflerini tutuklama aracı olarak kullanmaya başlandı...

Demokrasi, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler tamamen buharlaştı.

İktidar muhalif olan toplumun farklı kesimlerini Cumhurbaşkanını eleştirdiği için 30 bin kişiyi tutuklatırken,1.5 milyon kişiyi de terör örgütüyle iltisaklı göstererek yargılıyor.

Böyle bir ülkede eşit şartlarda bir seçim olur mu, tabi ki olmuyor…

Ayrıca da seçimlerde YSK’nın vereceği kararlardan endişe duyuyoruz.

Yargının seçim  ayağını temsil eden, seçimlerde milli iradenin sağlıklı bir şekilde ortaya çıkmasını sağlamakla yükümlü olan  YSK’nın taraflı  kararları, haklı olarak bu endişelerimizi artırıyor.

 -YSK bir seçim kurulu bir yüksek mahkeme heyetidir. 

- YSK’nın seçimler üzerine aldığı kararlar kesindir ve bir üst mahkemeye götürülemez.

Bu   YSK’nın adil ve tarafsız olması gerekir.

Böyle mi?

YSK’nın Milli iradeyi ve anayasayı yok saydığı kararlarını yeri gelmişken hatırlatmadan geçmeyelim.

YSK ilk suçunu 16 Nisan 2017 Tarihinde yapılan ucube rezil sistemin önünü açan referandumda,“2,5 milyon seçmene mühürsüz zarfla oy kullandırması” kabul edilir bir durum değildi.

Seçim kanununa göre kullanılan oyların geçersiz sayılması gerekiyordu.

Buna rağmen, YSK mühürsüz kullanılan zarflardaki oyları geçerli saydı.

Muhalefetin tüm itirazlarını YSK kabul etmeyerek demokratik meşru bir seçimin oluşmasını engelledi.

YSK, muhalif  Belediye başkanlarının adaylıkları konusunda da tarafsız  olmadığının onlarca örneği var…

Hatta adaylığı kabul edilip seçildikten sonra belediye başkanlıkları ve belediye meclis üyeliklerini iptal edebiliyorlar…

Mazbatalarını iktidarın adaylarına verebiliyorlar…

Özellikle de Kürt kökenli seçilmiş Belediye ve belediye meclis üyelerine yapılan hukuksuzluklar vicdanları rahatsız etmekte.

2019 yılının 31 Mart Tarihinde yapılan yerel seçimde İstanbul Büyük şehir Belediye başkanlığını kazanan Ekrem İmamoğlu’nun başkanlığını, YSK’nın iptal etmesi milli irade ile alay etmekti.

 Anımsayın ilk önce YSK  İmamoğlu’na mazbatasını verdi,6 Mayıs’ta ise  seçimi iptal etti.

 İmamoğlu’nun başkanlığının iptal edilmesi gerekçesi korkunçtu:

“Bir zarfta dört oy kullanılıyor bu dört oydan üçü doğru birisinde hile yapıldı” demişti.

Hangisinde?

İstanbul Büyük Şehir Başkanlığı için kullanılan oy.”

”YSK “4’e karşı 7 oy” ile seçimi geçersiz saydı ve seçimin tekrarına karar verdi.

Yüz kızartıcı…

Yapılan ikinci seçimde vatandaşta “13 bin oy farkını 805 bine çıkartarak” iktidarın feleğini şaşırtan  unutulmaz bir tokat atıyor, kendisi ile alay edilmesine gerekli cevabı veriyordu.

Diyor ya partili Cumhurbaşkanı Erdoğan  sandık demokrasinin namusudur.”

Sandığın namusundan da YSK sorumlu…

Nasıl bir demokratik namus bu?

YSK 2023 Tarihinde Mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde; anayasa da açık bir şekilde bir kişi Cumhurbaşkanlığına üçüncü defa aday olamaz diye vurgulamasına rağmen…

YSK Erdoğan’ın üçüncü defa Cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul ederek anayasal suç işledi.

Kararı bozacak bir üst mahkeme olmayınca, Erdoğan’ın adaylığının önü üçüncü defa  böylece açılmış oldu.

YSK’nın bugüne kadar aldığı kararların adil olduğunu söylemek mümkün mü?

Yaşananlar bunu göstermiyor mu?

Bir ülkede yargı bağımsız ve tarafsız olmadığı sürece toplumsal hiçbir sorunu nasıl çözülmüyor.

YSK’da yargının seçimlerden sorumlu bir mahkeme kurulu olması ve görevlerini bağımsız ve tarafsız yapmadığı sürece de,  milli irade hayata geçmeyecek, yapılan seçimlerde hep şaibeli olacaktır.

Bunları bilerek muhalefete, demokrasiden yana olan güçlere ve vatandaşa her zamanki gibi çok büyük görev düşüyor…

Ne görevler?

Vatandaşlar olarak oyumuzu mutlaka kullanmalıyız.

Ayrıca sandık görevlileri oy sayımı bitene kadar, sandık başından ıslak imza tutanağı tutulana kadar, sandık başından ayrılmamalı.

Sandık görevlisi ıslak imzayı cep telefonu ile kayıt altına alıp, partisinin seçim merkezine göndermeli.

Mutlaka muhalif partiler ve demokrasi güçleri her sandık başında en az bir avukat bulundurmalı.

Bunlar çok önemli çünkü yerel seçimde muhalefet ve demokrasiden yanan olan güçler, iktidarı ağır bir yenilgiye uğratırlarsa, erken seçim kaçınılmaz olarak gündeme gelebilir.

İktidarı yenilgiye uğratacak potansiyel güçlerden biri de emekliler…

16 milyon emeklinin 9 milyon 700 bini, 7.500 lira emekli maaşı alıyor.

Emekliler oyları ile iktidara dur diyebilirler.

AKP 21 yıldır kesintisiz iktidar…

Toplumsal hangi sorunumuzu çözdüler?

Yeter ki bu seçimde de YSK seçim sonuçlarını etkileyecek adil olmayan hukuksuz kararlar almasın.

Ama gelen haberler bu güvenceden uzak…

2023 yılının son beş ayında özellikle Kürt illeri “Hakkâri ve Şırnak’ta 8 bin 343 kişiden oluşan seçim sonuçlarını etkileyecek” seçmen sayısındaki artış dikkat çekiyor ve tartışılıyor.

YSK’nın bir açıklama yapması gerekmiyor mu?

Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı ülkelerde:

”Kimin oy kullandığı değil kimin saydığı ve onayladığı önemli.”

Onun için YSK çok önemli diyoruz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar