Mehmet TIRAŞ
Devlet yönetimine “Mafya” nasıl ortak oldu?
Mafyanın nasıl güçlendiğini ve neden bitirilemediğinin izini sürdüğümüzde…
“Askeri darbelerin hâkim olduğu, hukukun askıya alındığı, siyasi iklimin karanlık bir sürece girdiği, ülkenin OHAL ve sıkıyönetimlerle yönetildiği. DGM’lerin Askeri ve Sıkıyönetim Mahkemelerinin adalet dağıttığı, temel hak ve özgürlüklerin yok sayıldığı, mafyanın palazlanıp kök salıp boy attığı süreçler de güçlenirken. Hukuksuzlukta mafyanın kara para ve uyuşturucu ticareti üzerinden hasat dönemi olduğuna tanık oluyoruz.”
Mafyanın neden bitirilemediğini 1993 ve 1996 yıllarında TBMM’de kurulan “faili meçhul cinayetler” ve “Susurluk komisyon raporlarının” dosya tutanakları tüm belgeleriyle ortaya koyuyor.
Gazeteci Neşe Düzel ’in 2001- 2008 yıllarında yayınladığı “Türkiye’nin Gizlenen Yüzü” ve ”Hesaplaşma” adlı eserlerinde yazar bu iki raporu konu etmişti…
Kitaplarında yazar, Mafyanın askeri dönemlerde nasıl güçlendiğini ve her iktidarın nasıl ortağı olduğuna; ülke yönetiminin tepesinde bulunmuş bu iki komisyonda görev almış milletvekilleri ve uzman kişilerin şahitlikleriyle anlatıyor.
Bu söyleşiler karanlığa da ışık tutuyor.
Anlatılanlara kulak verince, ”eğer 1993 ve 1996 yıllarında TBMM’de kurulan “Faili meçhul cinayetler ve Susurluk komisyon raporları” genel kurula indirilmiş olsaydı, “Mafya bugün olduğu gibi siyasete yön veren,tehdit eden, iktidar ortağı olan bir güç olamazdı.”
Kanaatine varıyorsunuz.
Örneğin,Eski Emniyet Müdürlerinden ANAP hükümetinde Belediye Başkanlığı, milletvekilliği, İçişleri Bakanlığı yapmış Sadettin Tanta’nın doksanlı yıllardaki, mafya ile iç içe geçmiş silahlı ve sivil bürokrasi ve siyasetçileri sistem üzerinden anlatıyor:
“Mafya 12 Eylül askeri darbesi ile güçlenmeye ve gücünün göstermeye başladı.
İş dünyası bürokrasi ve siyasetçi, eroin işinde de örgütlendi yani.12 Eylül öncesi o kadar yaygın değildi. Yaygınlaştı. Çünkü ülkeler arasındaki ve kendi sınırları içindeki savaşlar büyük para gereksinimi yarattı. Eroin trafiğinde Türkiye kullanılan bir ülke oldu. Bundan pay sağlamaya çalışan bazı siyasetçiler ve bürokratlar yüzünden de Türkiye Cumhuriyeti, dünyada uyuşturucuya destek veren bir konuma getirildi.
Görevini dürüst yapan emniyetçiler değil de siyasilerin talimatını yerine getiren uyuşturucu sistemine entegre olan bir kadrolaşma hedeflendi.
Bu kirlilik Osmanlı’dan beri geliyor ama 12 Eylül öncesiyle 12 Eylül sonrası kirlilik farklı.12 Eylül öncesinde yeraltı dünyası yabancı istihbarat örgütleriyle birlikte çalışıp parasal güce ulaştı. O parasal güçle de mafya siyasileri besledi.12 Eylül öncesinde gümrük kaçakçılığı vardı,12 Eylül’den sonra gümrük kaçakçılığının yerini Eroinin aldı. Uyuşturucu işi aile düzeyinden şimdi siyasilerle de bağlantılı uluslararası bir düzeye geldi…
Eroin kaçakçılığı niye bu kadar yaygın ve önlenemiyor sorusuna?
Tantan:
“Türkiye’den geçen uyuşturucu trafiğinin yıllık değeri 80- 100 milyar dolar arasında.Ululslararası şebekeye ait bu kadar büyük para tehlikeli bir biçimde aptalca geçmez. Sistemler kurarak, geçiş yollarına güveneceği insanları yerleştirerek geçer. Ülkelerden geçerken de kendisinin güvenceye alır” diyerek özetliyor.
Doksanlı yıllarda Derin Devletle iş tutan Mafyanın, Doğu ve Güney Doğu da Kürtlerin yaşadığı coğrafyayı nasıl kan revan haline çevirdiğini,İnsan kanının sudan ucuz olduğu, Faili meçhul cinayetlerin binlerle ifade edildiği ve önünün alınamadığı kara bir resim gibi çok net görüyorsunuz. Yargısız infazların sürdüğü,gözaltına alınan insanların kaybettirildiği, şehrin en işlek caddelerinde gündüz gözü insanların susturucu silahla öldürüldüğü; yol kenarlarında öldürülmüş insan cesetlerinin bulunduğu, Kireç kuyularından insan cesetlerinin çıkartıldığı süreci rapor eden şahitlik bu…
Mecliste Kurulan Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyon Başkanlığını yapan”, hazırladıkları raporun Genel Başkanı ve Başbakan Tansu Çiller ve partili arkadaşları tarafından niye genel kurula indirilmediğini de, DYP Kırıkkale Milletvekili Sadık Avundukluoğlu’ndan dinleyelim:
Bir çok çeteyi tespit ettiniz bu raporla bu çeteler kim, devlet içinden destek alıyorlar mı sorusuna?
1995’te sunduğum raporda bunu bir bakıma ima ettim.
Söylemez çetesinin yanında buna benzer daha çok çeteler var.Sadece PKK değil ,devlet içine sızmış illegal örgütler var.
Bu çeteler sadece Emniyet, Ordu ya da herhangi bir bakanlık değil,Sızma yargının içinde de var.
12 Eylül askeri darbeden sonra buralara çeteler hakim olmuş.
Bunların ortaya çıkmasını kim engelliyor sorusuna?
Kamuoyunun çoğunluğu raporu imzaladı. Âmâ DYP’den benim arkadaşlarım muhalefet şerhi koydu. Raporu hazırlarken her gün engellendik. Savcı,emniyet müdürü asıl söylemesi gereken konuda teybi kapattırıp konuştular. İçişleri bakanlığında bir ekip ya da bir kişi vatan millet edebiyatıyla benim devleti küçük düşürdüğümü onlara kabul ettirdi.Başbakan Tansu Çiller’in çevresinde partiyi işgal eden bir grup var. Benim raporumu engelleyen o kadro.
Başbakan Tansu Çiller’e raporumu verdim. Kendisine “çok önemli bilgiler elde ettim” lütfen inceletin dedim. Üç kez de raporumu inceleyip incelemediğini sordum.İncelemediğini söyledi.Çok duyarsız davrandı.Duyarsızlık neyle ifade edilir, onu da artık takdire bırakıyorum.
Bu yöreyi devlet sürgün yeri görüyor demişim. Osmanlı’da bile dil,renk ve din farkı gözetmeksizin adalet vardı. Bugün devlet buralarda kendini göstermiyor.
Doğu ve Güney Doğu’da devletin acımasız baskıcı uygulamalarını dile getirirken…
Koruculuk ve OHAL kaldırılmalı dedikten sonra,Sadık Avundukluoğlu da Sadettin Tantan gibi o da uyuşturucu ve kara paraya dikkat çekiyor.
Geçenlerde CNN’de bir program vardı. Eski bir CIA yetkilisi dünya uyuşturucu ticaretinin yüzde 75’nin Türkiye’den geçtiğini.
Bugün Türkiye’de ki kara para, ileri ülkelerin bütçeleri kadar diye de ekledi.
“Susurluk Komisyon Başkanlığı yapan” Refah Partisi Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ ta Sadettin Tanta ve Sadık Avundukluoğlu gibi kara paraya, uyuşturucuya, devletin her kademesine sızan mafyanın gücüne vurgu yapıyor.
“Susurluk komisyon raporu” ile devam edeceğim.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025