Mehmet TIRAŞ

Senin özgürlüğün benim dinimin belirlediği yere kadardır
19.06.2013
2411

 Bir siyasetçi ve yazarın referans kaynağı ‘din’ ise, hangi dinden olursa olsun hiç fark etmez;o bütün talepleri,özgürlükleri ve hayatı inandığı kutsal kitabın verdikleriyle ve peygamberinin sözleriyle yorumlar ve yol gösterir..

Halbuki hayatta,ahrette tezatlarıyla anlatılır,cehennemin karşılığı cennet değil mi?Cehennem korkusu olmasaydı cennetin bir esprisi olur muydu?

Senin sorun, Tanrının kutsal kitabında karşılığı varsa bu özgürlük, yoksa saçmalıktır,her şeye din üzerinden bakan için..

Bunu  sadece geri kalmış ülkelerle sınırlamakta  doğru  değildir.. Gelişmiş sosyal toplumlarda da,  din referanslı hayatı yorumlayanları görmek mümkün,geri kalmış ülkelere göre  azda olsa yaygın bir kanıdır…

Bir din adamı hangi dinden olursa olsun bir olayı ve sorunu tartışırken;inandığı kutsal kitaptan bir alıntı alır ve idolü olan peygamberin bir sözüyle tamamlar;kimisi bunu çok sert bir üslupla anlatır kimileri ise daha yumuşak bir dille ama  özü aynıdır..

Din, hiçbir zaman yeniliğin öncüsü olmamıştır hep geleneksel olanı savunmuştur,bunun tarihte çok örnekleri vardır.

Sanayinin ilk geliştiği yıllarda İngiliz hükümeti bir karar alır ve çalışanların  zorunlu olarak saat takmasını ister ve tüm çalışanlarında buna uymasını mecburi kılar gerekçesi de; zamanı daha iyi değerlendirmek ve kurallı bir düzeni sağlamak,diye açıklar…

İngiliz hükümetinin bu kararı kiliseyi öfkelendirir ve çok sert bir tepki gösterir kilise;dinde zorlama yoktur bu karar kabul edilemez,diye zorlamadan yola çıkarak kendine göre,gerekçelendirir sözde…

Bu tartışma ülkede geniş yankı yapar hatta kilise kendi içinde bir tartışmaya girer din adamları boyutunda…

Bir din adamı şöyle bir soru sorar kilisede, bizim din adamları olarak görevimiz,insanları ahrete hazırlamak mı,yoksa dünyevi işleri düzenlemek mi,diye?

Bu soru kilise de karşılık görür ve çok mantıklı gelir kilise bir karar alır ve kamuoyuna bir açıklama yapar:”bu dünyada insanları yönetmek ve kuralları belirlemek siyasilerin tasarrufundadır,bizim görevimiz ise insanları ahrete hazırlamak” diye…

Bu konu kapandığı gibi yazılı bir anayasası olmayan İngiltere de Laiklik kavramı da toplumumda çok büyük destek görerek bir yaşam biçimine dönüşür,din ve devlet işleri birbirinden ayrılmış olur.

Din neden yeniliğe karşıdır?

Çünkü değişim tartışmalı ve ezber bozan gelenekselin dışında olan bir kavramdır ve anahtar kelimesi de  “Soru” olarak ortaya çıkar…

Dinde tartışma olmaz,dini yaşadığınız çağa göre yorumladıkça ve karşılaştırma yaptıkça inancınızla aklınız arasında git-geller yaşarsınız…

 Felsefe aklın gerçeğidir. Dinin huzursuz kardeşi olan felsefenin sevimsizliği de buradan gelir.

Dini referans alan, antropologlar,sosyologlar ve fütürologlar yok diyemeyiz elbette; bu konuda dinden yola çıkarak değişen dünyayı yorumlayan ve öneriler getirenler vardır ama bu çok istisna bir durumdur ve çokta yaygın değildir…Böyle gelenekselin dışına çıkanlar gelişmemiş sosyal olmyan kapalı  toplumlarda ne söylediği; daha baştan tartışılması şöyle dursun  aşağılanmaya başlanırlar, çünkü,rasyonel bir düşünceyle karşı çıkmanın ötesinde; kendilerini destekleyen çoğunluk üzerinden bu insanları toplumdan izole etmeye çalışırlar..

Felsefeye yabancı olan toplumlar geleneksel olanın doğru olduğunu iddia ederler, çünkü geleneksel olan anlayış  aykırılığı içinde barındırmaz.

Hiçbir teknolojinin ve üretim biçimindeki değişikliğin öncüsü din adamları olmamıştır…

Felsefe,matematik,fizik de dahil bütün bilim ve kavramların anasıdır hepsi felsefeden beslenirler,felsefe soru ve sorgulamak demektir..Düşünce renklerini felsefeden alır.

İnsanlığa orta çağ zihniyetini yaşatan din ve onun öncüsü kilisedir…

Galile, ne dedi de idam edilmesini istedi kilise:

“Dünya dönüyor”,dediği için.

Kilise, Galile’nin idam edilmesini isteyip; halkı kilisenin etrafında toplayıp şöyle diyordu:

Dünya dönüyorsa  İsa niye  söylemedi?…Dünyanın döndüğünü İncil niye yazmıyor?...Dünyanın döndüğüne inanmak, İsa’nın babasız bir kadından dünyaya geldiğine inanmamak gibi bir şeydir” diye, kilise cemaatine değişim ve yeniliğe karşı çıkmaları için çağrı yapıyordu 16.yüz yılda.

Galile, kilisenin bu gerekçelerine ve kilise cemaatinin tepkisine bir cümleyle cevap verdi:

Fiziği İncil’den öğrenemezsiniz”,deyip ve ekledi: “ben desem de demesem de dünya dönüyor.” dedi.

Dinde her şey tartışılır diye bir şey yoktur,dini tartıştırmayan otoriter toplumlarda siyasete ve sosyal haya hükmedenlerdir, bizde de öyle olmuyor mu?

Din, açık ve değişim kavramlarından rahatsız olur;açık ve değişimden yana olan düşünceler özgürlükçüdür ve hiçbir yere  sınır getirilmesini istemezler;din, özgürlüğünüzü mutlaka bir yerde sınırlar.

Gezi Parkı direnişinin halkta öfke patlamasına dönüşmesi;Başbakanın otoriterleşmesinin altında yatan referans kaynağı din ve özel hayata müdahalesi, değil mi? Başbakan, din üzerinden özgürlükleri tanımlamıyor mu,dindar nesil yetiştireceğim demesi bunu göstermiyor mu?Ya camide aslı olmayan içki içtiler diye direnişçileri, din üzerinden yaftalamasına ne demeli?

Erdoğan’ın son üç yıldır konuşmalarının ciddi bir fikri takibini yapın, içerisinde hukuk,temel hak ve özgürlükler yok gibidir,geleneksel hayattan ve dinden ibarettir sözleri.

Başbakan,toplumdaki sosyal farklılıklardan ve aykırılılardan rahatsız oluyor bunu da inancıyla yorumluyor; Kadıköy vapurundan inen kadınların kıyafetlerinden rahatsız olması,alkol tanımlaması ve konuşmaları;iki ayyaşın yasasına mı,yoksa dinimizin emrine inanacaksınız demesi,inancıyla  özgürlükleri tanımlaması,hukuku devre dışı bırakması bir  dil sürçmesi değil,bilinçli bir konuşmalar bunlar.

Dini referans alan siyasetçi, toplumu korkutarak çoğunluk üzerinden bireyi yok sayarak,farklılıkları yok ederek  benzeştirmeye çalışır,yeryüzüyle karşılaştırmadan da çok rahatsız olur…Bunu da, din ve gelenekleriyle  açıklık getirir.

Gezi Direnişiyle bu su yüzüne çıkmadı mı?Demokratik dünya kamuoyu da,böyle değerlendirip kararlar alıp açıklamalar yapmıyor mu?Bizim Başbakan da çoğunluğa sığınıp,bireysel hakları yok sayıp, savunmaya geçmiyor mu?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • inci çapan

    inci çapan

    31.07.2013 15:48

    ya ilk dediğinizz gibiyse,gezinin intikamı alınmak isteniyorsa .onu niçin ikinci şıkkınız gibi detaylı yorumlamıyorsunuz.yorumunzda baaak gördünmü der gibi bir his var.bir anlamda doğru tabiki.keser döner,sap döner,bir gün gelir hesap döner.o zamanda akp iktidarının yarattığı zenginler tanışır maliye müfettişleriyle.koçlardan akıl almasını hatırlatın kendilerine.

Yazarlar