Mehmet TIRAŞ
Soma maden ocağında yaşanan 12 Mayıs 2014 tarihinde saat 14.30 sularında meydana gelen 301 işçinin katliamından sonra iş kazası demiyorum, katliam diyorum bu soma faciasına..
Yazıya başlık yaptığım sözü yıllar önce İran Molla rejiminden kaçarak İngiltere’ye sığınan bir entelektüelle İngiliz bir gazeteciyle yaptığı bir röportajında okumuştum..
İngiliz gazeteci soruyor İranlı aydına, sizin ülkeniz ve tüm Müslüman ülkelerde petrol zenginliği olmasına rağmen, neden bu kadar yoksulluk ve insan hakları ihlalleri oluyor diye?
“İranlı Aydın,bizde ve tüm Müslüman ülkelerde ahreti düşünüp konuşmadan dünya işlerine zaman kalmıyor, diye çarpıcı ve düşündürücü yaşadıklarımızı özetleyen bir cevap veriyordu.”
Çok yönlü bir söyleşiydi ama aklıma çivi gibi çakılan ve zamk gibi yapışan bu sözü hiç unutamam.
Başbakan da soma katliamı için demedi mi,”bu işin fıtratında var” diye..Erdoğan’ın bu sözü İranlı aydının tanımıyla neredeyse birebir örtüşmüyor mu?
AKP’nin 12 yıllık iktidarının 11 yılında tam 12 bin 350 işçi iş kazalarında ölmüş.
Aslından bu Soma katliamı çokta sürpriz bir sonuç değil,bunun onlarca örneğini yaşamışız, bu katliam bağıra çağıra geldi, yukarıdaki verdiğimiz rakamlarda bunu teyit emiyor mu?
Türkiye de her gün 3 işçi bu cinayet ekonomisinden ölüyor 5 işçi de sakat kalıp iş göremez duruma düşüyor.Hatta yaralı kurtarılıp ta sonra ölenler bu katliam rakamlarının içinde yer almıyor.
İki bin on dört yılında ki iş cinayetlerinde ölenlerin sayısı şimdiden günde ortalama 4 işçinin öleceğinin ortaya çıkardı ama kaç işçi sakat kalacak onu bilemiyoruz..
Bu yaşananlara iş kazası diyemeyiz buna ya katliam diyeceğiz veya cinayet ekonomisi demekten başka tanım bulmak mümkün değil?
Bu iş kazası değil düpedüz bir katliam ve cinayet ekonomicisinin uygulamalarının sonucu.
İnsan yaşamını öne almayan, din,mezhep ve ırk üzerinden sosyal ve siyasal politikalar uygulayan AKP’nin siyasetinin sonucudur Soma faciası.
Çok yazıldı çizildi Soma katliamından sonra ama bu satırların yazarı olarak arşivime baktım her üç yazımda birisinde mutlaka bu iş cinayetlerine değinmiş,havuz medyasının dalkavuk gazeteci geçinen tetikçi esnaf takımına bu cinayetleri niye yazmıyorsunuz diye, çağrı da bulunmuşum.
Başbakanın neden AB’liğinden uzaklaştığını anlamak için üç yerden bunu görebiliriz,birisi evrensel hukuktan kaçarak yargıya darbe yapıp yargıyı yürütmeye bağlaması,ikincisi harcamalarının denetlenebilir olmaktan kaçırması ve çalışanların can güvenliği işyeri çalışma şartları,örgütlenme özgürlüklerini yok sayması olarak özetlemek mümkün.
20 Milyon çalışanın ancak yüzde 5’i sendikalı olarak çalışıyor ve bu yirmi milyon çalışandan 11 milyonu asgari ücret üzerinden maaş alıyor.
Türkiye de olan iş cinayetleri AB ülkelerinde olan iş kazalarının tam 7 katı iş cinayetleri oluyor.
AB’nin yedi katı ama dünyada da iş cinayetlerinde ikinci sırayı kimseye vermiyoruz böylesi de bir başarılı istikrarlı bir yerimiz var.
Türkiye’nin İLO’nun 176. Maddesini neden imzalamadığının nedeni de ortaya çıkmış oluyor.
İLO’nun 175.Maddesi maden ocaklarında “kaçış odalarını” zorunlu kılıyor.Zorunlu kaçış odalarının maliyeti ise her biri 250-350 bin dolara mal olduğu için Türkiye bu maddeyi imzalamıyor.
Bu kısa gelişmeleri ve istatistik bilgileri verdikten sonra sahiden Başbakan ve onun kurmayları ve havuz medyasının mensupları ne diyor bu soma katliamına ve iş cinayetlerinin bir daha olmaması üzerine dişe dokunur bir şey söylüyorlar mı?..Cumhurbaşkanı Abdullah Gül soma katliamından sonra geldiği maden ocağının önünde gelişmiş ülkelerde bu kazların neden olmadığını görmeliyiz, gelişmiş ülkeler seviyesine yönelik düzenlemeler yapmalıyız ve mevzuatı tekrar gözden geçirmeliyiz..Buna ancak uyanda balığa gidelim denilir.
Her şeyi Allaha havale ediyorlar,sanki Allah bunların umum vekili.
Allah bundan daha büyük acı göstermesin,daha büyüğü derlerken ya 301 işçi katliamının yerine beş yüz veya bin de olmamasının tesellisi oluyor bunlar.
Bu bir takdiri ilahidir,alın yazısıdır,Allah bu kardeşlerimize şehitlik mertebesine erdirdi,76 milyonun duası bu şehitlerimiz için tek yürek oldular..
Allah yardımcımız olsun,Allah bu şehitlerin yakınlarına sabırlar versin,Allah maden altında kurtarılmayı bekleyen madenci kardeşlerimizi bizlere ve sevenlerine bağışlasın.
Bir yağmur duamız vardı yağmur yağmayınca duya çıkıyorduk, şimdi bir de iş cinayetlerini önleme duamız oluşacak gibi.
Eğer bu ülkede ölenlere devlet sahip çıkarsa o ölen hemen şehitlik mertebesine eriyor,ne kadar ahrete yönelik güzel söz varsa hepsi koro halinde söyleniyor..Camilerde gıyabi namazlar kılınıyor,mevlitler okutuluyor ,helvalar,lokumlar dağıtılıyor din ve duygu sömürüsü yapılarak, toplumsal tepkileri yatıştırma taktikleri olarak soğutmaya alınıp unutturulmaya gidiliyor.
Bizde Devlet ölen ve ölenlerin cenazelerine sahip çıkmıyorsa sıradan bir ölüm olur,sahiplenirse hemen şehit oluyor.Yılda 5 bin kişi trafik kazlarında ölüyor bunlar niye şehit olmuyor devleti yönetenlerin nezdin de?
Ne gariptir ki nedense bu şehitler, şehit tanımlaması yapanların yakınlarına nasip olmuyor?
Yazıya başlık seçtiğim söz de bizde uygulanan dinci,mezhepçi kesimin siyaset anlayışını özetlemiyor mu?
Bizim başbakanın ve onun havuz medyasının dalkavuk kesimi Soma da ve başka işyerlerinde ölümlerin tedbirsizlikten,kar hırsından ve vurdum duymazlıktan,hesap sorulmadığından geldiğini, sorgulamadıkları gibi bu katliamlara tepki gösterenleri, ölüler üzerinde Erdoğan hükümetini devirmek için fırsat kolluyorlar diyecek kadar aşağılık bir siyaset yapıyorlar.
Soma katliamına tepki gösterenlere başta Başbakan kendine tepki gösteren bir vatandaşa tokat atarken,yuh çeken birisine yiğitsen yanıma gel,Başbakana yuh çekersen tokadı yersin derken,danışmanlarından biri yerde yatan polisin etkisiz hale getirdiği vatandaşa tekme savuruyor,medya tetikçilerinin ve medyasının bu ilkel barbar hareketleri görmemesi ve polisin orantısız güç kullanması ise tam bir kepazelikten başka ne denilebilir?
Cumhuriyet döneminde değil, diktatörlerin yaşamında bile vatandaşını tokatlayan bir lider görülmemiştir.
Neden Soma katliamını ve bu iş cinayetini yeryüzüyle kıyaslamıyor Erdoğan ve hükümeti.
Neden başta ABD ve AB ülkelerinde 40 yıldır maden kazalarında işçiler ölmüyor, bunları koruyan Tanrı bizim maden işçilerimizi niye korumuyor, ey vicdansız,dinsiz -imansızlar bunlar aklınıza mı gelmiyor işinize mi? Tabii ki işinize gelmiyor,Başbakanın karşı çıktığı ve kabul etmediği bir olayı siz nasıl yazacaksınız vicdanları körlenmiş alçaklar.
İnsanın aklının yetip de gücünün yetmemesi kadar zor bir şey olmasa gerek, bu tablo karşısında!
Eğer başta Soma katliamında ölenler canlansa da tabutlarından bir ayağa kalksalar, bizim tabutlarımızı devlet yönetenler mi, omuz veriyor diye şaşırırlar.
Biz insanlara yaşarken değer vermeyiz ama ölünce de hakkını teslim edelim, yaşayanın bile biran önce ölmek istediği görkemli cenaze törenleri düzenleriz.
Medyanın ve sendikacıların siyasette kendilerine yer aradığı bir ülkede, daha çok katliamlara tanık olacağız ve daha çok canları toprağa vereceğiz. Bu işçi katliamları ne ilk ne de son olacak.
Sahi, sulu gözlü, yufka yürekli Başbakanımız neden Soma katliamında ölen işçiler için ağlamıyor?
Nasıl ağlasın, ağlarsa timsah göz yaşları dökmüş olacak!.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025