Mehmet TIRAŞ
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girince yazılı ve görsel medyanın gündemine girmeyen ilginç haberlerle karşılaştım internette dolaşırken;bunlardan biri 2014-2015 yılı eğitim müfredatına Küreselleşmenin dış güçler tarafından başta bizim gibi ülkeleri böl-yönet kavramı olarak,çocuklara öğretilmesi için girdiğini okudum.AKP’liler tarafından bu haberi yalanlayan bir açıklama da olmadı.
Devleti yöneten AKP’liler Küreselleşme kavramını böyle algılıyor ve okuyorlarsa ki öyle gözüküyor müfredata girdiğine göre vay halimize;bu ormanda kaybolmuş Japon askerinin hikayesini hatırlatıyor insana
Bir başka dikkatimi çeken internetteki haberi ise o da yazıya konu ettiğim husustu..
AKP ‘yi kuranlar partinin kurulduğunda hedeflerine n koydukları üç “Y” ile mücadele olarak aldıkları üç ‘y’ olarak tanımlamışlar: “yoksulluk,yolsuzluk ve yasaklar” ı yok edeceklerini beyan etmişlerdi, bunu seçim bildirgesinde öne çıkartmış,seçimlerden başarıyla çıkınca da bu üç ‘y’i hükümet programlarına da almışlardı..
İnternette dolaşırken AKP’nin kurucularından AKP’den bir dönem de Bursa’dan milletvekilliği yapmış,partinin üst yönetimlerinde görev almış, Erdoğan ve kurmaylarıyla görüş ayrılığına düşerek partiden ayrılan Ertuğrul Yalçınbayır’ın AKP’nin yeni üç’y’si diye tanımladığı ve AKP’nin geldiği yere de cuk diye oturan “yalan,yalakalık ve yandaşlık” diye analizi gözüme çarptı ve bunu yazmakta kaçınılmaz oldu benim için.
İşin tuhaf yanı bu haber yandaş medya da yer alması mümkün değildi ama diğer muhalif basının da görmemesi dikkat çekiciydi..
İyi ki internet ve sosyal medya varda gözden kaçan manşet olacak haberlerden haberdar oluyoruz,yoksa bir şey öğrenemeyeceğiz.
Erdoğan boşuna demedi bu Allahın belası sosyal medya diye ve ardından da YOUTUP ve Tweter’e yasak getirmesi ve bu yasakları Anayasa Mahkemesi (AYM) anayasaya aykırı bularak iptal etmesi Erdoğan’ı çileden çıkartmadı mı,AYM verdiği kararı beğenmeyerek başkanını kastedip cüppeni çıkart ta siyaset yap diye küplere binmesi boşuna değil?
Yasakların üzerine gideceğim diyerek toplumdan büyük destek görerek iktidar olan, askeri vesayetin siyasete müdahalesi azalınca Erdoğan; devleti eline geçirdikçe yasaklara baş vurup yazılı ve görsel medyayı etkisiz hale getirdikten sonra, sosyal medyayı başına bela olarak görmesi ile çoğunluk üzerinden farklılığı etkisiz hale getirmenin yollarına girdi.
Toplumun soysal medya ile her şeyden haberdar olması “sosyal medya” Erdoğan’ın korkulu rüyası oldu..
Yolsuzlukları yeneceği yerde yolsuzluk ve rüşvetin içine boğazına kadar saplanan ve yoksulluğu yenip, hortumları keseceğim diyerek halka söz verip hortumların yönünü değiştirdiğinin kanıtı değil mi, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonu?
Yalan,yalakalık ve yandaşlıkla havuz medyasından beslenen, tetikçilik yapan gazeteci geçinenlerin ve kamu ihalesiyle zengin olan müttehat takımını tarif etmiyor mu,Ertuğrul Yalçınbayır haksız mı?
Başbakan kendine yakın havuz medyasından beslenen yalaka gazetecilerle yaptığı televizyon programlarında Erdoğan’ı eleştiren bir soru sorana rastladınız mı,rastlayamazsınız ve rastlamayacaksınız da,o gazeteci geçinen mesleğine ihanet edenlerin, sorduğu sorular önceden kendilerine ezberlettirilen sorular..
Bir gazeteci Başbakana Soma da ölen 301 maden işçisinin katliamını,Uludere de savaş uçaklarıyla öldürülen 34 insanımızın katillerini, Dink cinayetinin sonucunu,AKP’nin 12 yıllık iktidarında 14 bin işçinin cinayet ekonomisi sonucu öldüğünü sormaz mı?Bunların bir haber değeri yok mu?
Türkiye’de iş kazalarında ölen işçi sayısı AB ülkelerinin tam 7 katı,günde ortalama 4 işçi ölüyor 6 işçi ise iş göremez duruma düşüp sakat kalıyor, gazeteci olan bunları sormaz mı?
Sormaz,sorduğu anda tetikçiye akan hortum kesilir ve kapının önüne korlar.
Havuz medyasından beslenen yandaş,yalaka ve yalancı takım Erdoğan’ın politikalarına iyi demeleri yetmez, harika demeleri de yetmez mükemmel ve dünyada eşi benzeri olmadığı gibi, tarihte de olmadı demeleri gerekir, yoksa dostane bir eleştiri yapsınlar içlerine sızmış hainler,casusular ve tuzluklar listesine alırlar..
Başbakanın öve öve yere göğe sığdırmadığı birlikte yıllarca politika yaptıkları, kendisiyle görüş ayrılığına düşen insanlara neler demiyor ki,tuzluk,alim müsvettesi,sahte peygamber,arkamızdan vurdular,casusalr,vatan hainlerti..
Gerçi Erdoğan için muhalif olan toplumun hangi kesiminden olursa olsun potansiyel hainlik listesine giriyor da.
Medya içinde bu geçerli, kendisine biat eden medya özgürlüğünü Başbakanın anlayışıyla kalem oynatan ve televizyon kanallarında ötenler,nöbet tutanlar Erdoğan’a itaat ettikleri için malı götürüyorlar,yolsuzluk,yasaklar ve yoksulluğu hatırlatmıyorlar bile .
Bunları yaptıkları için Erdoğan onları her gittiği yere uçağına alıyor, seçim otobüsüne çıkartıp beraber meydanlarda halkı selamlıyorlar,bunu son cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında gördük yalakalar,yandaşlar ve yalancılar çekirge sürüsü gibi Erdoğan’ın etrafına üşüşürken,Irkından dolayı Erdoğan tarafından aşağılananlar gazeteciler bile bu kervana katıldılar.
Havuz medyasından beslenen sözde gazetecilik yapanların yeni üç y versiyonu,yalan,yalakalık ve yandaşlık değişmez ilkeleri olacaktır, başka da bir seçenekleri yok bu gazetecilik alalayışlarıyla..
Toplum ve birey olarak medyada profesyonel çalışan gazetecilerin kaç para aldıklarını öğrenemez isek, medyanın editoryal bağımsızlığını sağlamamız mümkün olmayacak ve hayatımıza bu havuzdan nemalanlar hep hükmedecek ve özgür medya haberciliğine de hasret kalacağız..
Unutmamamız ve unutturmamız gereken en önemli soru,17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla yargıya yapılan darbenin akıbetini ve başta başbakan olmak üzere yolsuzluk ve rüşvetle suçlananları yargının önüne çıkartılmasını gündemde tutmak, her yerde ve her ortamda gündeme getirmek vatandaşlık görevimiz olmalı;soran- sorgulayan, demokratik bir ülkede yaşamak temiz ve saydam bir toplum yaratmak için..
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- KIRMIZI ALARM!
22.12.2025 - ABDULLAH ÖCALAN’ ın “REEL SOSYALİZMİ…”
15.12.2025 - AYM BAŞKANI AĞLIYORSA…
8.12.2025 - ZEHİRLENMELER “GIDA TERÖR” DEĞL Mİ?
1.12.2025 - İBB İDDİANAMESİ…
24.11.2025 - HUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR?
17.11.2025 - İŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ…
11.11.2025 - EN BÜYÜK MAĞDUR “KHK” LILAR…
10.11.2025 - MUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”,
3.11.2025 - ALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ…
27.10.2025
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları


























































Murat
Bu guzel hanim kizimiz keske, mesela, taraf gazetesinin, bu gerceklik uretme isindeki rolunu soyle bir guzel analiz etse ve bize anlatsa. Gercegin farkli yorumlarinin da pekala totaliterlikle uyumlu olabileceginin bu guzide ornegi ustunden girissek kendi ozgunlugumuzu anlamaya. Ama herseyden once unutsak su totaliterlik ve benzeri kavramlari. Anlamaya calissak bizimkilerin kucaklayici totaliterligini. Olmaz diil mi, cunku cok fazla maske duser o zaman!