Mehmet TIRAŞ
Son iki ay içerisinde Türkiye’nin iki büyük işçi konfederasyonu Hak-iş 22-23-24 Ekim’de,Türk-İş ise 5-6-7-8 Aralık 2015 Tarihleri arasında genel kurullarını yaptılar. Ne genel kurullar ama içinde işçilerin olmadığı, işçi sendikası değil de AKP’nin yan kuruluşları. Görsel ve yazılı medyanın hiç birinde yandaş medya da dahil bu konfederasyonların genel kurulları hakkında medya da yorum yapılması şöyle dursun, gazetelerde haber olarak kibrit kutusu kadar yer bulamazken, görsel medyada ise bir cümlelik haber değeri bile olmadı.
Eğer bu iki konfederasyonların genel kurullarına Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu katılmasaydı kamuoyunun haberi bile olmayacaktı.
Düşünebiliyor musunuz 20 milyon çalışanın 11 milyon emeklinin yaşadığı bir ülkede, iki işçi konfederasyonu gündemi belirlemesi gerekirken, dört yılda bir yaptıkları genel kurullarından kamuoyunun haberdar olması şöyle dursun, üyelerinin bile haberi olmadı.
Bu iki konfederasyonun genel kurulunda bir benzerlik vardı ikisinde de muhalefetsiz tek liste üzerinden bir seçim yapıldı.İnsan da merak ediyor,muhalefette yok peki bunlar üç dört günde ne konuştular?
Sendikalar bir sınıf örgütü olduğu gibi aynı zamanda bir kitle örgütüdür,kitle örgütleri kendi içinde koalisyon olmasının yanında, çoğulcu bir kültürü bünyelerinde barındırırlar. Sendikaların genel kurulu muhalefetsiz yapılıyor,muhalefetin olmadığı yerde tartışma olur mu,sendikacılar genel kurullarını AKP’nin genel kurullarına benzettiler.
Askeri darbeler döneminde bile Türk-iş içerisinde bir muhalif sendikal hareket çıkar ve işçi sınıfının sendikal örgütlülüğünden, potansiyelinden söz eder, üretimden gelen gücüne dayanarak hak grevi ve genel grev gibi silahını kullanacağını dile getirir, bir yerde yağmasa da gürler;çalışanların demokratik haklarını, alım güçlerini sıralar ve bunları öne çıkartır, tartışma yaratır, medya da haber yaptırırlar ve dile getirirlerdi.
Bu yazıyı yazmakta o kadar zorlandım ki,nasıl zorlanmazsınız temsil ettiği işçilerin ölümüne bu işin fıtratında var diyen bir adamı, iki konfederasyonun sendikacıları tarafından ayakta alkışlanarak onur konuğu oluyor ve ayakta da alkışlayarak makam aracına kadar da yolcu ediyorlar;ve bir Allah’ın kulu sendikacı çıkıp protesto etmiyor;13 yıllık iktidarında 17 bin işçinin ölümünden sorumlusun sensin diye Erdoğan’ı ve AKP’yi protesto edeceği yerde sırıtarak alkışlıyorlar, gel de kahretme...Katiline aşık denilen olay böyle bir şey herhalde.
Sanki Erdoğan işçi konfederasyonlarının toplantısında konuşma yapmıyor da;kaçak sarayda topladığı köy ve mahalle muhtarlarına veya AKP’nin delegasyonuna hitap ediyor o kadar rahat.
Bir ülkeyi on üç yıldır yöneten bir adamın iktidarında günde 4 işçi ölecek,6 işçi sakat kalarak iş göremez duruma düşecek;Türkiye de olan iş cinayetleri AB ‘liginin 28 ülkesinde olan toplam iş kazalarının tam 7 katı fazla olacak,ölen işçi sayısı da 17 bin gibi bir rakamla zirve yapacak;o ülkede işçi sınıfının örgütleri tarafından iktidara karşı en az bir uyarı grevi yapılması gerekirken, iktidar mensupları, sendikacıların genel kurulunda sendikacılar tarafından ayakta alkışlanacak!.
Bunu anlamak mümkün değil ama burası Türkiye,bunu da akıldan çıkartmayacaksınız.
İşçi ölümlerini ve sakat kalmaları işin fıtratında var diyen diktatör ruhlu adam; Soma ‘da ölen 301 işçinin yakınlarından birisinin kendisini protesto etmesi karşısında, tepki gösteren kişiyi bir markete kapatıp tokatlayacak ve başbakanı yuhalarsan” tokadı da yersin” diyecek,bu da yetmedi danışmanı da başka bir protestocuyu tekmeleyecek, hiçbir şey olmamış gibi bu zalim, iktidarını güçlendirerek sürdürüyor. Aynı zalim adam sözde işçileri temsil eden sendikaların kongresinde paltosunu çıkartarak, işçiler ne elde ettiyse tüm demokratik haklarını kendi iktidarında vermiş edasıyla; kürsüden sendikacılara kameraların önünde ajitasyon çekiyor.
Sendikacılar da bu adamı ayakta avuçlarının içi şişene kadar alkışlıyor.
Herhalde 17 bin işçinin kemikleri sızlamıştır.
iki konfederasyonun kongreleri de tipik bir Tayyip Erdoğan etkinliğine dönüşüyor.
Demokratik bir ülkede böylesi iş kazaları altında iş cinayetlerin olduğu, sınıfının bilincinde olan bir sendikal örgütün kongresine; Erdoğan ve Davutoğlu gibi devlet adamları gelip kürsüden konuşma yapması şöyle dursun,işçi konfederasyonlarının genel kurullarına çiçek veya mesaj göndermeye cesaret edemez ama;bizim konfederasyonların genel kurullarında zafer kazanmış komutan edasıyla karşılanıyorlar.
Hak-iş üç gün, Türk-iş ise dört gün genel kurul yapıyor ama çalışanların başta sendika içi demokrasi,örgütlenme,sendika seçme özgürlüğü ,tabanın söz ve kararları başta olmak üzere; ülkenin sosyal,siyasal çözüm bekleyen toplumsal taleplerinden bir cümle söz etmiyorlar.. Tam Erdoğan’ın istediği gibi bir genel kurul,Erdoğan’ da muhalefetsiz ve içinde hukuk geçmeyen, sandıktan ibaret bir demokrasi istemiyor mu?Türk-iş ve Hak-iş’te Erdoğan’ın takdirini alan muhalefetsiz kongrelerini tamamlıyorlar.
Bu ülkede yaşananlar ve yaşanmaya devam eden sorunlar Türk-iş ve Hak-iş ‘in kapsam alanına girmiyor herhalde!.
-Ülkenin Kürt sorunu gibi bir sorunu var bu sorundan kaynaklan ülkenin bir bölgesinde 34 yılda çatışmalarda, 50 bin kişi hayatını kaybetmiş,17 bin kişi faili meçhul cinayet gitmiş, ülke bütçesine maliyeti TBMM raporuna göre 300 milyar dolara,bir başka iddiaya göre ise 1.5 trilyon dolara(Bunu 64. AKP Hükümetinin sözcüsü devlet bakanı Numan Kurtulmuş açıklıyor) mal olmuş sıcak bir iç savaş yaşanıyor,ülkenin tüm geneline sıçrama tehlikesi an meselesi ama bu sendika ağalarının umurlarında bile değil.
-Bu ülkede toplu katliamlar oluyor Reyhanlı’da otomobile yerleştirilmiş bombalı saldırıyla 52 kişi ölüyor,Roboski’de askeri savaş uçaklarıyla 34, Suruç’ta 33 , Ankara’da 102 kişi canlı bombalarla hayattan koparılıyor,failleri ortaya çıkartılmamış,Diyarbakır Baro başkanı Tahir Elçi gibi bir barış elçisi alçakça katledilmiş,bu katliamların, katillerinin ortaya çıkartılması konusunda iktidara,katillerin bulunması için çağrı yapan bir bildiri yayınlama zahmetinde bile bulunmuyorlar.
-Bu ülkede üç beş kişi bir araya gelerek gösteri ve yürüyüş hakkını kullanamıyor buna da ses yok.
-Bu ülke de Erdoğan’a ve AKP iktidarına muhalif olana ne siyaset ne de mesleğini icra etme hakkı tanıyorlar,bunu da görmüyorlar.
-Bu ülkede basın özgürlüğü diye bir şey olmadığı gibi mesleğini yapmak isteyen gazeteciler işinden atılması şöyle dursun hapse atılıyor,hukuk dışı insanların mallarına el konuluyor tam bir eşkıyalık sürüyor, sendikacılar bunları dile bile getirmiyorlar..Getirirlerse Erdoğan sendikaların mali bütçesini maliye tarafından denetlemeye aldığı anda sendikacıları sokağa çıkamayacak duruma düşerler, bunu sendikacılar çok iyi biliyorlar.
-Bu iki konfederasyonun genel kurulunda mali bütçe üzerine bir tartışma bile olmuyor.
-Yirmi milyon çalışanın ancak bir milyonu sendikalı,diğer kalan milyonlarca sendika diye bir şeyi tanımıyor.AKP her seçimde çalışanlara sendikalı toplu-iş sözleşmesinden yaralanacak yalanıyla bu iki konfederasyon aracılığıyla işçileri aldatıyor.
-Türkiye, dünya da gelir dağılımı bozuk beş ülkeden birisi ama bizim sendikacılar ekonomiyi kendi alım güçleri ve sistemden yararlandıkları imkanlarla değerlendiriyor olmalılar.
-Bankalarda toplam mevduatın yarısı 40 bin kişiye ait bu da çok önemsiz demek ki,sendikacılar açısından.
-Ülkenin ekonomisinin yüzde 48’i kayıt dışı bu da sendikacıların ilgi alanında değil,kayıt demek vergi demek oluyor ki, sendikacılar kendileri vergi mükellefi olmadıkları için bir anlam ifade etmiyor.Çünkü Sendikacıların vergilerini de sendikalar ödüyor.
-Çevre sorunu,çarpık yapılaşma,gürültü kirliliği, kentlerin trafik sorunu, trafik terörü, gıda terörü gibi can alıcı sorunlar ise,sendikacıların hiç ilgi duymadıkları alanlar olarak gözüküyor..
-Bu ülkenin 17 milyon yoksulu var ama sendikacılar için açlıktan kim ölmüş,yaradan onun rızkını da bir yerde saklıyordur,anlayışı hakim herhalde.
-Yirmi milyon çalışanın yarısı asgari ücretle çalışıyor,bu da çok önemli değil sendikacılar için.
-On bir milyon emeklinin on milyonunun aylık maaşı bin liranın altında,umurlarında değil,işçinin iş güvencesi ve geliri şöyle dursun, can güvenliğini gündeme getirmeyen,öldüren bir iktidar erkini alkışlayandan bunlar beklenir mi?
-Ülkenin yüzde 10 işsizi var bu TÜİK’in açıklaması ama sendikacılar için bu da çok dikkate alınacak bir sorun gibi gözükmüyor.
-Erdoğan 17/25 Aralık’ta devlete sivil bir darbe yapmış,kendisinin ve çocuklarını yolsuzluğunun üstünü kapatmak için,yargıyı yürütmeye bağlamış,yargıya talimatla karar aldırtıyor, Gazetecilerden Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması bunlardan biri.Şunu nasıl tutuklamazsın, şunu nasıl tahliye edersin diyor,işine gelmeyen sık olmamakla yargının verdiği kararları uygulamıyor veya tanımıyor kaçak saray kararında olduğu gibi; yargının bağımsızlığı-tarafsızlığı ve yargı kararlarının uygulanması, sendikacıların ilgi alanlarına girmiyor?
Peki böylesi bir sendikacılık nasıl oluyor da ayakta kalıyor,neden işçiler kaderlerini değiştirmek için bir harekete geçmiyor diye sorulara çoğaltmak mümkün.
Sosyolojik bir analiz yapmak zorundasınız her ülkede bir işçi sınıfı var ama her yerde evrensel anlamda bir işçi sınıfının kültürü yok,Türkiye’de bunlardan biri.
Türkiye’de, Marksizm eferans alan benim soy ağacım diyen bir işçi sınıfı yoktur, hatta yabancıdır. Varolanı sınıf anlamında değerlendirirsiniz ama gerçek özgürlüğün sahipleri olarak Marksizm’den beslenmedikleri için sınıflarına yabacı olan lümpen proletarya kategorisine giriyor,Hak-iş ve Türk-iş’te bunları yıllardır yaşıyoruz.
Bu iki işçi konfederasyonu “sınıf ve kitle sendikacılığına” yabancıdır. Devletle iç içe geçmiş devleti kutsayan ,özdeşleşmiş bir sendikacılık vardır,aykırı fikirleri bölücülükle suçlarlar; işçilerin Marksizm anlamında sınıf bilincine ve evrensel kültürlerden etkilenmemesi için önlerinde dalga kıranı gibi dururlar.
İşçi sendikaları sanayi toplumun eseridir..İşçi sınıfı burjuvazinin fabrikasından doğdu ama sanayi devrimini tamamlamamış- gelişmemiş toplumların işçi sınıfı da bizde olduğu kadar oluyor.Türkiye’de Köy kültürünün etkisi sendikal harekettin her alanında görürsünüz. İşçi sınıfının soy ağacı Marksizm’dir ama bu toprakların işçileri buna yabancıdır.Sınıf literatüründe Emeği ile geçinen birisi Marksizm’e karşıyım diyemez..Hem Müslüman’ım diyeceksiniz hem de Kuran-ı tanımayacaksınız gibi bir şey olur bu.
Bu ülkenin işçi sınıfı da Burjuvazisi de devlet biberonuyla beslenmiş sınıflardır, onun içinde devleti çok kutsarlar.
İnsan cahili olduğu şeyin düşmanı olurmuş.
Bu toprakların çalışanları çoğunluk olarak hep tarih boyu Marksizm’in ve Marksistlerin düşmanı olmuştur.Marks demiş ya tarihte ne olmuşsa olması gerektiği için olmuştur,diye.
Askeri darbelerin siyasi parti yasaları nasıl demokrasiden ve hukuktan insanları uzaklaştırmışsa,sendikalar kanunu ile getirdiği delege sistemi ise; işçi ile sendika arasında da duvar örmüştür.
Askeri darbelerin eseri ve devletçiliği sendikacılığın vaaz geçmez ilkesi seçen,darbeler döneminde palazlanıp,bürokratik bir sendikacılığı savunan ve bugünlere gelen, bu sarı sendikacılığı tarihe yolcu etmek için daha çok yol almamız gerekiyor.
İktidarında 17 bin içişçiyi katleden adamı dakikalarca ayakta alkışlayan,temsil ettiği işçiyi sömüren,sendikaları geçim kapısı olarak seçen iki konfederasyonun genel kurulu oldu ama çalışanların haber olmadı.Olmasın,devletin haberi oldu ya..
Sendikalar da bu delege sistemi değişmedikçe işçilerin hiçbir sendikal faaliyetten haberi olmaz.
Bu iki konfederasyonun genel kurul kararlarına bir göz atın;işçilerin lehine dişe dokunuz bir karar var mı Allah aşkına.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025