Mehmet TIRAŞ
Bu benin Annem ZÜBEYDE hanım..
Artık yaşamıyor.
Bir anneyi bir makale ile ifade etmek şöyle dursun bir kitapla anlatmak imkansız ama...Ben kısa anekdotlarla anne-oğul arasında geçen aile ilişkisinin bütünsel kısa bir özetini geçeceğim.
Bir insan kaç yaşında olursa olsun annesini kaybettiğinde yetim kalmış bir çocuk gibi hissediyor ve hüngür hüngür ağlıyor.
İnsan annesinin ölümünü zor kabulleniyor.
Anneniz öldükten sonra artık size herkes şartlı bir sevgi verecek buna hazırlıklı olun.
Anne karşılık beklemeden her şeyin veren, çocukları için yaşamını feda eden birisidir.
Annem 13 Mayıs 2021 Tarihinde Kırşehir’in Çiçekdağı İlçesine bağlı Beşikll Köyünde 87 yaşında, kardeşim Hoca(Yusuf) nın evinde hayata gözlerini yumdu.
Annem 1934 Yılında Kırşehir’in Karacaören Köyünde dünyaya gelmiş..
Kendi anlatımıyla Karacaören köyünde sülalesine “Kürd’ün uşağı” derlermiş.. Nereden Kırşehir’e sürgün edildiklerini bilmezdi. Anne ve babasının Kürtçe bilmediklerini söylerdi.
Dedesi Mehmet Çavuş Ulusal Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal’in çok yakınında Çavuş olarak savaşır.
Hatta Atatürk’ün bir Mavzeri Mehmet Çavuş’a hediyesi olmuş.
Büyük dedem Mehmet Çavuş torunu olan Anneme Atatürk’ün annesinin adı “Zübeyde” ismini bu nedenle koymuş.
Annem adının hikayesini böyle anlatırdı. Adı ile de hep övünürdü.
Annem iki erkek çocuğu dünyaya getirir ama ikisi de bebek yaşta ölür. Ben dünyaya gelince, büyük babası Mehmet Çavuş yüz yaşına kadar yaşadığı için, uzun ömürlü yaşamam dileğiyle adımı “Mehmet Çavuş” koyduklarını söylerdi.
Sonra bir ölüm daha olur. Bu daha da hazin bir hikayedir. Annemi anlatırken yok sayamayacağım onun hicran bir yarasıdır. Ölen üçüncü çocuğunun kız olduğunu söyler, anlatırken gözleri dolar ve hüzünlenirdi.
Ölen bebeğinin adı “Fadime” imiş..
Annem Fadime’yi emzirmek için yatağında koynuna alır, yavrusunu emzirirken uykuya dalar ve çocuğun üstüne yatar... Annem uyandığında çocuğun ağzından ve burnundan kan gelmiş vaziyette cansız bedeniyle karşılaşır.
Nasıl bir iş yorgunluğundan uykuya dalmışım ki, yavrumun üstüne yatarak ölümüne neden oldum derdi.
Bu olay jandarmaya intikal eder.
Jandarma annemi sorgularken “nasıl öldürdün bebeğini” anlat diye sorar?
Annem de “o nasıl laf Jandarma anne çocuğunu öldürür mü” diye ağlayarak cevap verir.
Jandarma da “bende öldürmediğinizi biliyorum ama devlet bana böyle sorduruyor” der.
Annemin böyle kanayan ve kabuk bağlamayan bir yarası vardı ve hep vicdan azabı duyardı.
Annem biz erkek kardeşlere kimseye küfür etmememizi, küfürlü konuşmamızı, hiç kimse ile kavga etmemizi sık sık tembihler...”Yalan söylemeyin, hırsızlık yapmayın gıybet te etmeyin” derdi.
Sizi arkadaşlarınızdan biri döver veya söverse bana söyleyin ben onları annelerine şikayet ederim derdi. Kavgayı hiç sevmezdi.
Okur- yazar biri değildi.
Ama cinsiyetinin bilincinde olan; imkanları ölçüsünde güzel giyinmeyi seven, en zor şartlarda bakımlı olmaya çalışan bir kadındı.
Anneniz güzel miydi dediğinizi duyar gibiyim...
Kim annesine çirkin diye bilir ki...Herkesin annesi dünyanın en güzel kadınlarından biridir. Hem de kainat güzelidir. Hatta insanın annesi engelli olsa bile insan annesine engelli diyemez.
Çok uzun etek giyinmezdi annem, giydiği eteği ve elbisesi diz kapağı seviyesinde olurdu. ”Eteğin altına pijama mı giyer kadın derdi...” Evin içinde fırsat buldukça başını açardı.
Düğün veya bir yere gezmeye giderken eşarbı takar muska şeklinde eşarbını bağlar, kakülünü de öne çıkartırdı. Her bayramda kız kardeşlerimin, hem de kendi eline kına vururdu.
İş yaparken bir bürükle saçlarını toplar kulakları dışarıda kalacak şekilde bağlardı.. Bu saç toplama ve kapatma modeline bizim oralarda kadınlar “Keçik” derlerdi.
Bir de kadınlar iş yaparken şalvar giyerlerdi. Bu kıyafetin adına Kırşehir kırsalında şalvar demezler “Tuman veya göçmen donu” derlerdi. Annem bu kıyafeti iş yaparken giyer ama, işi bitince de hemen çıkartırdı.
Şimdi bunları anımsarken annemin davranışında, bir farkındalık yaratığını görüyorum.
Modern yaşama çok özenirdi.
Kız kardeşlerimi eleştirir iyi giyinmiyorlar, kilolular bana hiç çekmemişler diye de sistem ederdi.
Erkek dediğin ‘A’ mintan giymeli derdi. Bana ‘A’ mintana kravat taksan ne kadar yakışır diye,öneri de bulunurdu.
Lezzetli yemekler yapardı, unutamadığım yemeklerinden beyaz lahana sarmasıdır.
Az ama sık yiyen, çok bol su içen bir alışkanlığa sahipti.. Çekirdeksiz sarı üzümle leblebiyi, bir de üzümü çok severdi. Elinden pet şişeyi hiç düşürmezdi.. Kız kardeşim Fatma anneme sınava girecek öğrenci gibi elinde pet şişeyle dolaşıyor, diye takılırdı.
Otururken ayak ayak üstüne atarak otururdu.
Şehir hayatına çok büyük bir özlemi vardı, köy hayatını hiç mi hiç sevmezdi. Televizyon kanallarında hep müzik kanallarını seyrederdi.
Ömrünün son on iki yılını Kırşehir’de yaşadı.. Ama her yaşlı gibi sağlık sorunu yaşadığı için çok zevk almadı.”Şehire genç yaşta geleceksin Mehmet “ derdi.
Kırk beş yıldır kronik astım hastasıydı.
Okur yazar olmamasına rağmen cep telefonu kullanırdı.
Ben, gün aşırı annemi arardım erkek kardeşlerimle seslerimiz birbirine benziyor olmalı ki..
Üçümüzün adını Memmet, Hoca ,Rifat diye sıra ile sayardı.
Ben sesimizi karıştırmaması için:
“Zübeyde hanımı aramıştım hatun anamla görüşebilir miyim” dediğim de..
Memmet “Anan Gurban Sen misin” demesini artık hap özleyeceğim.
Kendisini eleştirmeden sohbetimiz sürerse bana “Muska akıllım” derdi.
Eleştirdiğim zaman da “Allah Kezban’a(eşim için) Peygamber sabrı versin” senle nasıl geçiniyor diye sistem ederdi.
Hoşuna gitmeyen bir sözü tekrarladığımda ise ”hüs la Memmet hüs” derdi.
Her telefonda nasılsın anne diye sorduğumda sağlığından şikayetçi olurdu..
Anneciğim “ha bir defa da iyiyim şükür de” dediğimde.. “İyiyim demekle iyi olunmuyor” der,sonra da hem sen nereden bileceksin benim hasta olmadığımı.. “Gövdemi sen mi taşıyorsun diye esprili tepki gösterirdi.”
Bir de Annemle unutamadığım bir aşk sohbetim var.
Bir gün Ablam annemin hastanede yattığını haber verdi.
Hemen kalkıp İzmit’ten Kırşehir’e yola çıktım...
Giderken otobüs Düzce’de mola verince annemin çok sevdiği bir şişe tütün kolanyası aldım.
Dört kişilik bir koğuşta bir tek annem yatıyordu.. Ben de refakatçı kalıyordum. Gazete, dergi ve kitap okuyarak günümü geçiriyordum.
-Annem birden Memmet dedi.
-Efendim anne, dedim.
-“Ula sen buraya gazete, kitap okumaya mı geldin, anana bakmaya ve sohbet etmeye mi?...”
“Sonra okursun, az konuşalım dedi.”
-Tamam dedim yalnız bir şartla sohbet ederim anne?
-“Ne şartıymış” dedi.
-“İlk aşkını bana anlatırsan ” dedim.
-“Sapıtma bunu nereden çıkarttın baban duyar da boşar beni ” dedi..
Uzandığı yatağından doğrularak şu yastığımı ‘dikelt’ dedi.
Anladım anlatacağını.. Baban duyar da boşar beni diyen annem kabak çiçeği gibi açıldı ve başladı konuşmaya...Köyümüzde Hamdi isminde bir çocuk vardı, onla bakışırdık.. Hamdi yatılı okuyordu yaz tatillerinde izinli geldiği zaman bizim evin etrafında dolaşırdı.
Zübeyde bizim ineği arıyorum buralarda gördün mü diye sorar, kısa konuşmalarımız olurdu.
Maksadı inek aramak değil beni görmek ve konuşmak ... Bizim ev kayalığın üstünde ve hiç etrafında ot bitmez, inek niye gelsin buralara..
-Sordum:
-“ Sen de karşılık veriyor muydun?”
-“Vermesem evimizin etrafında dolaşır mı , onu görünce çok heyecanlanırdım ama belli etmezdim” demişti..
Sonra da devam etti:
Babanlar beni istemeye geldiklerini Hamdi duymuş.. Amcamın kızı ile haber göndermiş, söyle Zübeyde’ye evlenmeyeceğim desin, ben okulu bitirince onunla evleneceğim, diye. Hamdiler çok fakirlerdi babam vermez di beni ona.. Babanı gördüm yakışıklı birisi, birde Babanlar başlık parası olarak 30 koyun vereceklerini söyleyince, hemen babam ve amcalarım zenginler diye babana beni verdiler.
-Anne evlendikten sonra ilk gözağrın Hamdi ile hiç karşılaştın mı?
-Ankara’da kuyumculuk yapıyor... Ankara’ya babamlara gitmiştim Anama Hamdi’lere gidelim deyince , anam güldü.. Hamdi’nin evine gittik, Hamdi’nin karısı mutfakta bir şeyler hazırlarken, Hamdi’ye dedim ki hiç senin dengin değil,bu kötüyü niye aldın dedim.
-Hamdi ne dedi?
-Sen gelin olunca ben de karşıma çıkanla evlendim başka ne yapabilirdim ki, dedi.Haklı ben de bir şey söyleyemedim.
-Yaşıyor mu Hamdi.?
-“Yaşıyor ama çok hastaymış böbrek yetmezliği varmış, hiç çocuğu da olmamış.”
Birden konuyu değiştirip duygusallaştı “ben ölürsem kızları ziyaret et, gelemezsen telefonla ara ve kardeşlerini bir araya topla, yalnız bırakma onları” derken başladı ağlamaya...
Anne boş ver bunları Hamdi’den bahset dediğimde.. ”Aman Memmet çürütme demesin mi” o kadar çok gülmüştüm ki gözlerim yaşarmıştı, şimdi yazarken de gülüyorum.
Ardından insanın sevdiği başka evlendiği başka birisi oluyor dedi. Bana “sen de Sabriye’yi çok sevmiştin ama ayrıldınız. Kim sevdiğine kavuşmuş ve ömrünü sevdiği ile tamamlamış ki”,diyerek, aşk sohbetine nokta koymuştu.
Annemin anlattıklarından aklımda kalan;komşumuz rahmetli Aniş teyze çocuklarına söz geçiremediğinde: ” Biz doğuruyoruz Zibide ama çocuklar akıllarını başkalarından alıyorlar” diye yakınırmış.
Artık Memmet “Anan Gurban Sen misin” sözünü duymayacağım ve bu söz kulağımda yankılanacak...
Anneciğim huzur içinde uyu...
Vasiyetini yerine getimeye çalışacağım.
Seni toprağa verdikten sonra kardeşler olarak karar aldık...
Bizi dünyaya getirdiğin evde Hoca(Yusuf)nın evinde her yıl Kurban bayramının üçüncü günü bir araya geleceğiz.
Hem seni anacağız hem de kardeşler olarak hasret gidereceğiz.
Güle Güle Anneciğim...
Sana evlatların olarak minnettarız.
Gözün arkanda kalmasın.
Huzur içinde uyu toprağın bol olsun.
İnsanda oluşan ölüm korkusunu doğum yeniyor.
Yeter ki ölüm sıralı gelsin yaşlılar gençleri değil, gençler yaşlıları toprağa versin.
Hayat dediğimiz de tezatlarıyla yaşanan ve ölümle sonuçlanan bir oyunun adı değil mi?
Anneciğim seni çok çok özleyeceğim.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İSRAİL İRAN SAVAŞI “YAPAY ZEK” SİLAHI…
18.06.2025 - THOMAS MANN 150 YAŞINDA…
16.06.2025 - “ALTIN KAÇAKÇISI VEKİLLER…”
9.06.2025 - DEMOKRATİKLEŞME YOK İSE,ÇOK ZOR…
2.06.2025 - ERDOĞAN “İMAMOĞLU”NUN SAVUNMASINI OKUDU MU?
26.05.2025 - “YAPAY ZEKÂYI” NASIL BİLİRSİNİZ?
19.05.2025 - “ANAN GURBAN SEN MİSİN?”
16.05.2025 - TOPLUMSAL CANAVARLAŞMA VE KADIN CİNAYETLERİ!...
12.05.2025 - DEŞİFRE…
5.05.2025 - YOZGAT MİTİNGİ MİLAT MI OLACAK?
28.04.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
ÖMER OSMAN ÇALIŞKAN
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet, ruhu şad olsun. Duyguları güzel ifade etmişsiniz. Kaleminize, yüreğinize sağlık..