Melih ALTINOK
Hafta içinde 10 yaşındaki yeğenim Minel kucağında kocaman kırmızı bir saatle ziyaretime geldi. Ama “hediyeleri” bununla sınırlı kalmayacaktı. Ertesi gün akşamüstü gezmesinden döndüğünde de bu kez kucağında saatin ancak dörtte biri büyüklüğünde bir kedi vardı.
Henüz bir aylık bir tekir işte, nasıl bir şey olduğunu anlatmaya lüzum var mı? Elbette beklenen teklif gecikmedi ve Minel projesini bir çırpıda patlatıverdi:
“Dayı bu kedi senin olsa ya…”
Al başına “belayı ya…”
O an anladım ki en zor soruları çocuklar soruyormuş. Minel gitti ben hâlâ sorusuyla cebelleşiyorum. Hatta öyle ki, dostlarımdan yardım alıyorum. Gidişata bakılırsa da bu iş “psikologda” bitecek!
“Ne var canım altı üstü basit bir tercih yapacaksın” diyorsanız, tebrik ederim ya da daha iyisi tekiri size vereyim; hiçbir şey olmamış sayalım, unutalım her şeyi. Zira yüküm hakikaten ağır.
Son dönemde hayatımın gidişatını etkileyecek olan Ankara’yı terk kararını verirken bile bu denli zorlanmamıştım. Bir gece dostlarımla sohbet derken kararımı vermiş ertesi sabah da kitaplarımı ve kıyafetlerimi arabaya yükleyip başka bir eşya almadan İstanbul’a yollanmıştım. Eskişehir’i de böyle maziye gömmüştüm. Aslına bakarsınız hemen hemen her şeyi de; hatta kölesi olduğunu şunun şurasında 5-6 yıl önce fark ettiğim “ideolojimi” de…
Ama şimdi öyle mi? Bir kedi yüzünden varoluşumu sorguluyorum.
Çünkü onunla yaşamak istiyorum ama bunun bedellerini düşündükçe âdeta içim daralıyor. O göz kamaştırıcı güzelliğini, içimi gıdıklayan sevimliliğini, şüphe etmediğim huzurunu bir anda unutuyorum.
Sorular çetin… Eşya, ev gibi cansız varlıklarla beni mekâna bağlayacak ilişkim konusunda netim, zerre kadar önemsemiyorum. Ama hayatımda kendim dışında bir “canlıya” yer açabilir miyim? Onun sorumluluğunu da yüklenecek kadar cesur muyum? Kafama esince her şeyi geride bırakıp yola koyabileceğimi bilmemin verdiği konforu terk edebilir miyim? Ona yemek ve su vermek için, en güzel zamanları bölüp eve dönmeyi nasıl öğreneceğim? Ah ulen kedi!
Şükür, kız kardeşim olduğunu birisi hatırlatınca düşündüğüm en iyi arkadaşım Gül hep olduğu gibi devreyi tamamlayıp ışığı yakmakta gecikmedi:
“Kediyle ‘geleceği’ düşünüyorsun ama şimdiyi yaşıyorsun; beraber bir gün geçirdiniz bile. Bak demek ki 'beraber' oluyormuş. Yarını yaşarken de şu andan farklı olmayacak. Senin yerinde olsam ne olacağına dair senaryoları düşünerek şimdinin gerçeğini zehir etmezdim.”
Ne sağlam paradoks ama değil mi? Özgür yaşamak için gelecek kaygısına hapsolmak ve geleceği göze alanları “anın kölesi” gibi görmek.
Kim özgür kim köle şimdi? Bir kediyle yaşamayı istediği halde onu gelecekteki özgürlüğüne tehdit olarak görüp yalnızlığı seçen benim gibiler mi? Yoksa şimdi istediğini yapmaya cesaret edip gelecekteki “bağlılığı” göze alabilenler mi? Sartre’ın kölesi olduğumuzu söylediği özgürlük, gelecekte “bağımlı” olmaktan korkup, şimdi arzuladığımız şeylerle olmayı seçememek mi?
Peki, hakikaten böyle bir hayat mümkün mü? Anı yaşarken geleceği düşünmeden istediğini yaparak kendini özgür hissedebilir mi insan? Marx çözemeyeceğimiz problemleri önümüze koymayacağımızı söylüyor. Yapabiliriz belki, değil mi? Madem Sartre’ı andık, ona bakalım isterseniz. İkisinin de asli sorunsallarından olduğu halde, ömür boyu beraber olmayı başardılar Simone de Beauvoir’le. Gerçi hayli ilginç bir “alternatifti” yaşamları ama öldükten sonra bile yan yana mezarları. Zaten herkesin “özgürlük formülü” de kendine.
Haklısınız, belki her şey hayat yerine kendimizle yaşamamız yüzünden; hep içimizdeyiz. Kendimizce uyarlayabileceğimiz formülün basit hatları neden şöyle olmasın örneğin; “Şu an istediğini yap, geleceğe gelecekte bak” deyip neden işin içinden çıkmayalım? Şairin dediği gibi, felsefesi “daha sonra” yapılamaz mı? Tıpkı İstanbul’a gidişin felsefesini, Ankara’yı terk ettikten sonra ıssız otobanda yol boyunca, “giderken” yaptığım gibi.
Sydney Pollack’ın Aut of Africa (Benim Afrikam) isimli filminde anlatılan bir hikâyede de duymuştum. Bir ömrü göçebelikle, yüksüz, yürüyerek geçiren Maasailer, hapsedilirlerse ölüyorlarmış mesela. Çünkü an öylesine “mutlakmış” ki onlar için, “bizler” gibi gelecek tahayyülüne sahip olmadıkları için esareti ilerde kurtulunabilecek geçici bir durum olarak değil, gayri yaşamları olarak hissediyorlarmış.
Evet, “sadede gel kediye ne olacak, tekir nerde?” dediğinizi duyuyorum. Ama sabırsız olmayın lütfen. Zira Konfüçyüs’den uyarlarsak, hiçbir şey yalnızlığın karanlık odasında bir tekir kediyi aramak kadar zor olamaz. Hele o karanlık odada kedi de yoksa! Kaldı ki tekire de fikrini soran olmadı. Muhtemelen onun benimle yaşamak gibi bir gelecek “planı” da yoktur; şu an benimle beraberdir, o kadar.

Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019