Mensur Akgün
Saymadım ama geçtiğimiz yıl bu köşede en az 100 yazı yazmışımdır diyebilirim. 2019’un ilk yazısında önceki yılın kısa bir özetini yapıp gündemde yine Suriye’nin olacağını, ABD ile Rusya arasında kurulan hassas dengenin süreceğini, Türkiye’nin elindeki kozları etkin bir şekilde kullanacağını düşündüğümü belirtmişim. Daha sonraki yazılarımda da bu konulara yer vermişim.
Geçtiğimiz yıl diğer yıllardan farklı olarak kavramsal tartışmalara, kitap eleştirilerine, filmlere ve dünya siyasetindeki eğilimlere de çokça değinmişim. Yeniden okuyunca bu tür yazılarımı daha çok sevdiğimi, onlarda kendimden daha çok şey bulduğumu fark ettim. Keşke hep bu konularda yazabilsem. Keşke konuşacak, yazacak hiç sorunumuz olmasa, hep başkalarının sorunlarından bahsetsem, bahsedebilsem.
* * *
Ama ne yazık ki bu yılın ilk yazısına da 2019’un ilk yazısına olduğu gibi sorunlarla, umudumun özellikle içimizde yaşadıklarımızı en kısa sürede aşmamız olduğuyla, bize hiçbir şekilde yakışmayan hukukun üstünlüğü tartışmalarından kurtulmamız gerektiğiyle , AİHM içtihatlarına ve diğer sözleşme yükümlülüklerine uymamız dileğiyle başlamak zorundayım.
Çünkü 2019’da yapılan tüm reformlara ve Adalet Bakanı Gül’ün bariz çabalarına rağmen, bu konularda ciddi bir ilerleme kaydedemedik. Adalet sistemimiz hala sorunlu. Kavala, Sözcü gibi sembol davalarda alınan kararlar tartışmalı. Türkiye üyesi olduğu, yargı yetkisini tanıdığı AİHM kararlarını kabullenmekte direniyor. Bunlar sadece bizi, yargımıza duyduğumuz güveni değil Türkiye’nin pazarlık gücünü de etkiliyor.
Ancak 2020’ye girerken geçtiğimiz yıla oranla ABD ile ilişkilerin daha az kırılgan hale geldiğini, İdlip’te yaşanan sorunlara rağmen Rusya-Türkiye bağlantısının hala sağlam olduğunu, Çin’e karşı itidalli tutumumuzun sürdüğünü, AB ile yeni bir açılımın insan hakları alanında atılacak adımlarla, uygulamaya konacak birkaç yasayla mümkün göründüğünü not etmem gerek.
Diğer yandan Suriye krizinin bitmediğini, İdlip’e yönelik saldırıların Türkiye üstündeki göç baskısını arttırdığını da hatırlatmakta yarar var. Kurduğumuz tampon bölgeler uzun erimli tehdidi bir miktar hafifletse de henüz ortadan kaldırmış değil. Kürt sorunu bölge jeopolitiği üstünde söz sahibi olmak isteyen hemen her ülkenin iştihanı kabartıyor. Herkes kendine bir vekil bulmaya çalışıyor.
2019 yılında Kıbrıs, Ermenistan gibi kronik sorunlarımızın çözümünde de ilerleme kaydedilmedi. Kıbrıs sorunu türevleriyle birlikte daha kronik, daha karmaşık hale geldi. Türkiye’nin ve KKTC’nin çözümü teşvik edici, statükoyu sarsıcı adımları henüz beklenen etkiyi göstermedi. Fakat Libya ile imzalanan mutabakat muhtırası bence yılın en önemli ve en başarılı diplomatik atılımlarından biriydi.
Ermenistan konusu ise ABD ile olan ilişkilere eklemlenince tezahürü zamansız soykırım açıklamaları şeklinde oldu. Ayrıca ABD çeşitli gerekçelerle Türkiye’ye karşı yaptırımlar uygulamaya başladı. İsrail, Mısır ve tabii ki Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ile olan ilişkilerimizde de değişiklik olmadı. Kahire ve Tel Aviv’de büyükelçimiz yok, diğerleriyle de diplomatik ve siyasi ilişkiler büyük ölçüde kopuk.
Dünya da karışık. Birleşik Krallık’ın AB’den çıkacağı belli ama ne şekilde çıkacağı belli değil. Çıkış biçimi AB’yi de, kendini de, bizi de sarsabilir. ABD’de siyasi sismik sarsıntılar yaşanıyor, azil süreci işliyor. Çin deseniz her geçen gün daha fazla ABD’nin hasmı haline geliyor, azınlıklarına karşı daha da sert “önlemler” alıyor. Silahsızlanma antlaşmaları bitiriliyor, nükleer savaş riski giderek artıyor.
Trump kural tanımazlığın sınırlarında siyaset yapıyor. Önüne gelene yaptırım uyguluyor, akına gelen yere bir biçimde müdahale ediyor. İslam dünyası bölünmüş halde, biri diğerinin kuyusunu kazmakla meşgul. Dünyanın hemen her yerinde liberal demokrasi gerilemede, kurumları krizde. NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmese de kendinden beklenen dayanışmayı gösterebilme yeteneğini ve refleksini kaybetmiş vaziyette.
* * *
Yine de beklentim Türkiye’nin hiç olmazsa taraf olduğu sorunların bazılarının çözümü yolunda adımlar atması, hasımlarının sayısını azaltmak için yeni diplomatik inisiyatifler geliştirmesi, özellikle de mağlubiyet riski yüksek Libya’ya doğrudan ve aktif taraf olmaktan kaçınması, ABD ve AB ile olan ilişkilerini rasyonel şekilde yönetmesi, Rusya’yı kendi çıkarlarına uygun yönlendirmesi, kanal konusunun jeopolitik sonuçlarını da dikkate alması yönünde.
Beklentilerim gerçekleşir mi bilmiyorum. Türkiye zor dönemlerinden birini yaşıyor. Kararlar her zaman en rasyonel şekilde alınmıyor. Ayrıca sorunlarımızın çoğunun çözümü de sadece bize bağlı değil. Ama bazılarında tek başına hareket etmek, mesela hukukun üstünlüğünü sağlamak, insan hakları konusundaki eleştirileri ortadan kaldırmak, farklı alanlardaki pazarlık pozisyonlarımızı böylece güçlendirmek, dünya dengelerini ve gerçeklerini daha da çok dikkate almak mümkün. Mutlu, sağlıklı, huzurlu ve barış içinde yaşayacağımız bir yıl temennisiyle…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024