Metin Gürcan
4 Eylül günü yani 24 Ağustos’ta başlayan ‘Fırat Kalkanı Operasyonu’ 1’nci ayını neredeyse doldurdu. Önce harekatta geçmiş 3 aşamayı hatırlamak gerekiyor.
1. Harekattan önce diplomatik ortamın şekillendirilmesi aşaması
Mayıs ayında Binali Yıldırım hükümetinin iş başına gelmesi ile Ankara, dış politikadaki ‘düşmanları azaltma ve dostları arttırma’ vizyonu kapsamında ‘Esat gitmeli’ tezinden ‘Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalı’ tezine sert bir U-dönüşü yaptı. Bu U-dönüşünden sonra Suriye’ye reelpolitik ve akılcı dış politika perspektifinden bakmaya başlayan Ankara, Washington ve Moskova olmak üzere Suriye’de çıkarı olan tüm aktörlere yönelik hızlı bir diplomatik atağa başladı. Ankara bu atakla Fırat Kalkanı Operasyonu için gerekli diplomatik ortamı başarı ile şekillendirdi. Bu sayede bu güne kadar Suriye’de İran ve Rusya’nın başarılı ile uyguladığı ‘sahada mikro-gerçeklikler yarat ve onları masada muhataba dayat’ stratejisini uygulamaya başladı. Yani, Ankara Fırat Kalkanı ile artık Suriye kuzeyinde Fırat Batısı için bir ‘eylem-söylem paketi’ şeklinde hem sahada bir şeyler yapabiliyor hem de buradan kazandığı özgüvenle muhatapları ile müzakere masasında güçlü konuşabiliyor.
2. Cerablus’un kontrol altına alınması aşaması
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından desteklenen Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) unsurlarının 12 saat gibi kısa bir sürede Cerablus’u alması ile bu aşama da başarı ile sonuçlandı. Özellikle bu aşamada Cerablus’un güneyinde Suriye’nin Demokratik Güçleri (SDG), veya makyajlı YPG, tarafından kontrol edilen Menbiç’e doğru genişleme esnasında ÖSO unsurları ile YPG arasında bir kaç köyde çatışma yaşansa da bu çatışmalar ABD’nin araya girmesi ile (belki de Ankara’nın da desteği ile) pek de büyümeden kontrol altına alındı.
3. Çobanbey’den (al-Rai) Cerablus’a kadarki sınır hattının IŞİD’den temizlenmesi
Eylül ayının ilk haftası içinde harekatın 14. gününde bu aşama başarı ile sona erdi. Türk Tank Taburu Görev Kuvveti tarafından desteklenen ÖSO unsurlarının bu aşamada al-Rai ile Cerablus arasında kalan sınır hattı temizlemesi ile 2014’ten bu yana IŞİD’in ana personel, para, silah ve lojistik akış merkezi olan bu bölge ele geçirilmiş ve IŞİD’in dış dünya ile irtibatı büyük oranda kesilmiş oldu. Al-Rai-Cerablus arasındaki sınır hattının ele geçirilmesi ile Fırat Kalkanı’nın doğu-batı hattındaki sınırları da belirlenmiş oldu. Öncelikle şu ana kadar IŞİD tarafından kullanılan al-Rai - Cerablus sınır hattının bu operasyonla ele geçirilmesinin başta ABD ve Rusya olmak üzere tüm aktörlerin çıkarlarına uygun düştüğünü ifade etmek gerekiyor. Yani aslında zaten ABD, Rusya, İran ve Esad yani herkes sınır hattının IŞİD’den temizlenmesi konusunda hem fikirdi. Ancak şu anda Fırat Kalkanı Operasyonunda kritik bir dönemece yani bir ‘KARAR NOKTASINA’ gelindi. Tarafların yaptığı açıklamalardan şimdiye kadar ‘birleşen çıkarların’ bu kritik karar noktasında artık ‘kesişen çıkarlara’ dönüşmeye başladığını gösteriyor. Şimdi herkesin sorduğu soru şu: al-Rai’den Cerablus’a kadar uzanan bu koridor daha güneye genişleyecek mi? Genişleyecekse al-Rai’den IŞİD kontrolündeki al-Bab’a doğru mu, yoksa Cerablus’tan YPG kontrolündeki Menbiç’e doğru mu genişleyecek?
Fırat Kalkanı ile Ankara’nın stratejik amacı ne?
Ankara’nın bu operasyonla güttüğü stratejik amacı siyasi düzeyde ve sahadaki amaçlar olarak ikiye ayırmak mümkün.
Ankara siyasi düzeyde, başta Suriye kuzeyinde, yapabilirse tüm Suriye’de Sünni silahlı muhalefeti tek çatı altında toplanma çabası içinde. Siyasi/diplomatik boyutta Washington ve Moskova’yı Suriye muhalefetinin önemli bir kısmının Suriye'nin geleceğinde denklem dışı bırakılmaması gerektiği konusunda ikna etmiş görünen Ankara, şimdi bu operasyonla sahada askeri anlamda Suriye muhalefetini tek bir amaç, tek komutanlık ve tek bir askeri yapı altında örgütleme imkanı elde ettiğini düşünüyor. Ankara öncelikle Suriye kuzeyindeki, müteakiben Halep ve İdlip’te muhaliflerin birleşmesi ile muhaliflerin sahada (özellikle Suriye kuzeyinde) bir güç dengesi yaratmasını, müzakere masasına bir taraf olarak oturmasını amaçlıyor. Ancak tabi ki şu anda Cerablus’u ele geçiren Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’nun geçmiş sicili nedeniyle sahadaki performansı hakkında soru işaretleri çok fazla.
Ankara Fırat Kalkanı ile sahadaki amacı riskli olanı: İlk 3 aşamadaki başarıdan faydalanarak güneybatıya doğru ilerleyip al-Bab’ı ele geçirmeye çalışmak. Ankara bu amaca yönelirse artık operasyonun adını ‘Fırat Kalkanı’ndan ‘Fırat Hançeri’ne değiştirmemiz gerekecek çünkü bu hançer Halep kuzey batısına hakim konumdaki al-Bab üzerinden hem Kobani kantonunun Afrin’le birleşme hayalini hem de IŞİD’in Türkiye’deki bağlantılarını tamamen kesecek.
Hatta Ankara operasyon iyi gider de ABD’yi ikna edebilirse Fırat doğusuna da göz kesiyor. Raqqa’ya yönelik bir operasyona rol alma konusunda Ankara’nın çok istekli olduğunu görüyoruz. Ancak son bir haftada Tel Abyad’da dalgalanan ABD bayraklarını ve Washington’dan gelen açıklamaları ABD’nin buna pek de sıcak bakmadığı şeklinde yorumlamak ve ‘Fırat Doğusuna bulaşma, Rakka Operasyonunu sadece SDG ile düşünüyorum’ mesajı olarak okumak mümkün.
Ankara için en iyi senaryo
Ankara için en iyi senaryo üç aşamalı.
Ankara ilk aşamada al-Rai’den Mare’nin doğu ve güney doğusundaki Dabiq (Dabiq’in IŞİD için sembolik önemini unutmayın)- Tel Malid-Tel Shair hattına inip öncelikle YPG'nin al-Bab'a ilerlemesi önlemek istiyor. Ankara bunu başarabilirse, yani YPG’nin önünü kesebilirse sahada IŞİD’den al-Bab’ı almak için Washington’un elinde ÖSO’dan başka seçenek kalmayacak.
Ankara ikinci aşamada Washington’a şu teklifle gitmek istiyor ‘Al-Bab’a ÖSO gider ancak önce bize Menbiç’i ver.’ Kısaca Ankara, öncelikle ÖSO’yü al-Bab taaruzu için alternatifsiz bir güç haline getirmek, sonra da Menbiç karşılığında al-Bab taaruzu için Washington’la pazarlık yapmak niyetinde dersek pek de abartılı olmaz. Şimdi soru: acaba Washington al-Bab’ın ÖSO tarafından alınması için Menbiç’i yani YPG’nin Fırat Batısındaki kazanımlarını feda eder mi?
Ankara için en kötü senaryo
Ankara için en kötü senaryo ÖSO’nun al-Bab bölgesinde hem YPG hem de IŞİD, Menbiç’te ise YPG unsurları ile aynı anda silahlı çatışmaya girmesi. Bu senaryoda hem Menbiç’te hem de al-Bab’ta aynı anda başlayan çatışmalarla Türkiye tarafından desteklenen ÖSO unsurları Suriye kuzeyinde iki cepheli bir savaşın ortasında kalabilir. ÖSO unsurlarının sahada düşük performans göstermesi durumunda da Türk ordusu yavaş yavaş bu çatışmaların içine çekilebilir. Şayet böyle bir durumda Ankara’yı Washington ve Moskova yalnız bırakırsa Ankara ÖSO’yu askeri olarak destelemekle geri çekilmek arasında sıkışıp kalabilir.
İşte bu felaket senaryosu ile karşılaşmamak için Ankara’nın iki aydan beri devam ettirdiği diplomasi atağı ve ÖSO’nun sahada göstereceği askeri performans önem kazanıyor. Acaba Washington’un PYD ile kurduğu ilişki sadece IŞİD’la mücadeleye endeksli, kısa dönemli, salt askeri bir çıkar ilişkisi mi yoksa ABD’nin Suriyeli Kürtlere vaat ettiği ‘Cezire’den doğu Akdeniz’e uzanan bir Kürt koridoru’ şeklinde bir gizli bir ajandası var mı? Acaba ABD-PYD ilişkisini reelpolitik mi şekillendiriyor yoksa ABD’nin ‘otonom Kürt koridoru’ konusunda vermiş olabileceği vaadi mi? Acaba sahadaki muharebe gücü konusunda sicili bozuk olan ÖSO bu sefer nasıl bir performans sergileyecek? İşte Fırat Kalkanı’nın seyrini bu sorular belirleyecek.
Suriye’ye yaya unsurlar girer mi?
Şimdi size naçizane bir ipucu vereyim. Fırat Kalkanı’nın neye evrileceğini anlamak için sahaya bakın derim. Karar noktası tam da burada? Şu anda sınır hattında 3 komando taburu bekliyor. Yani Ankara için Fırat Kalkanı’na katılmak üzere Suriye kuzeyine komando sokması çok kolay bir karar. Acaba Türkiye bu operasyonda yer almak üzere Suriye kuzeyine komando (veya yaya piyade unsur) sokar mı? Sokarsa Cerablus’a mı yoksa Bab’a yönelmek üzere Çobanbey’e mi sokar?
Şayet Ankara Cerablus’a komando unsurları sevk ederse bu bölgede aynen Irak’taki Kanimasi veya Başika sabit askeri üs bölgelerinde olduğu gibi Cerablus’ta da sabit bir (veya bir kaç) askeri üs bölgesi kurmak için bu birlikleri sokuyor demektir. Komandolar bu sabit üslerin güvenliğini sağlarlar. Bu senaryoda sorun yok.
Ancak komandolar şayet Çobaneyli’den Suriye’ye giriyor ve Bab’a doğru yöneliyorlarsa o zaman hemen o zaman ÖSO’nun sahadaki fiziki varlığına ve performansına bakın derim. Şayet ortada ÖSO yoksa, yani buharlaştıysa o zaman bizim komandolar operasyonun ASLİ kara unsuru haline gelmiş demektir. Suriye’de Rusya’nın ve İran’ın konvansiyonel (nizami) birliklerinin bile IŞİD’le ASLİ kara unsuru olarak kafa kafa gelmediğini (yani savaşmadığını) size hatırlatayım. Bizim komandolar IŞİD’le sıcak teması girdiği anda bilin ki TSK Esad güçleri dışında IŞİD’le kafa kafaya gelen ilk konvansiyonel modern dünya ordusu olmuştur derim. Ne yazık ki bu tecrübe bizim için çok zorlu geçerken başta Washington ve Moskova olmak üzere diğer dünya başkentleri gelişmeleri ekranlardan sinema filmi tadında ve heyecanla seyrediyor olur.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2021
9.09.2021
11.08.2021
5.04.2021
2.01.2021
16.03.2020
23.11.2019
31.08.2017
12.08.2017