Metin Gürcan
Askeri literatürde kritik zaman ve mekanları tanımlamak için bir kavram vardır: ‘Karar noktası.’ O karar noktasına günün sonunda ne olacağı, karar noktasında çıkarları kesişen aktörlerin tercihlerini ve gelecekteki yönelimlerini etkileyecek yerel, bölgesel ve hatta küresel etkiler doğurur. İşte Rakka genelde Suriye’nin, özelde ise Suriye kuzeyinin neye evrileceği konusunda bir ‘karar noktası’ haline geldi.
Bu karar noktasının belli analiz düzeylerinde (katmanlarda) doğuracağı sonuçlar var. Bunların en önemlisi ABD ile Rusya arasında, yani sistem düzeyinde. Şimdi 28 Şubat’ta ABD Savunma Bakanlığı, Trump yönetimine bir IŞİD’le askeri mücadele ve Rakka planı sunacak. Ve marttan itibaren de ABD’nin Suriye kuzeyi ile ilgili tercihlerini öğreneceğiz. Kısaca mart-nisan döneminde Suriye kuzeyi ve Rakka çok sıcak olacak ve buraları çok konuşacağız.
Suriye Kuzeyinde sistem düzeyinde ABD-Rusya rekabeti
ABD ile Rusya arasında Suriye’nin belli nüfuz bölgelerine ayrılması konusunda bir fikir birliği varlığı var. Hemen söyleyeyim: Artık Rusya da ABD de Suriye’de en az 3-4 sene kalıcı. Yani bu iki küresel güç çatışmanın hâkim olduğu bir coğrafyada sınır komşumuz. Suriye güneybatısındaki Ürdün sınırı İsrail’in de emniyetini alacak şekilde ABD’nin, Suriye batısındaki Doğu Akdeniz’e açılan kıyı bölgeleri de Rusya’nın nüfuz alanı. Ancak bence ABD ile Rusya arasında hâlâ Suriye’nin kuzeyi konusunda bir uzlaşma yok. Rusya Suriye kuzeyinin tamamını kendi nüfuz bölgesi olarak görürken ABD’nin stratejik düşüncesinde Fırat nehri sınır. ABD’ye göre Fırat’ın doğusu ABD’nin, batısı ise Rusya’nın nüfuz bölgesi. Trump yönetiminin Obama döneminde şekillenen bu görüşü devam ettirme niyetinde olduğu görülüyor. İşte Suriye kuzeyinde çatışmanın, belirsizliğin ve kestirilemezliğin hâkim olduğu ABD-Rusya rekabetinde kimin kazanacağı Rakka’da belli olacak. ABD ve Rusya için Rakka ‘karar noktasını’ kontrol eden Suriye kuzeyinde (özellikle Fırat doğusunda) hâkimiyet kurar, Suriye kuzeyinde hâkim olan da Suriye’de ve hatta Türkiye-Irak-İran’da da söz sahibi olur gibi bakış var.
ABD ile Rusya’nın Suriye kuzeyindeki güç ve nüfuz mücadelesinin günün sonunda bir ‘çatışmaya’ mı yoksa uzlaşmaya mı evrileceği bence Ortadoğu’daki ABD-Rusya ilişkileri, hatta küresel düzeyde ABD ve Rusya ilişkilerinin de neye evrileceğini belirleyecek önemli dinamiklerden biri olacak. Bu iyi yönetebilirse aslında Ankara için büyük bir ‘fırsat’ ama yönetemezse de ‘çok büyük bir risk’ demek. Ne de olsa kasırgaya ne kadar yakınsanız o kadar risk alıyorsunuz. Bizse kasırganın en merkezindeyiz.
Suriye Kuzeyinde giderek ABD ile Rusya arasına sıkışan Türkiye
Ben giderek başta Kürt meselesi olmak üzere sorunları kendi içinde çözme becerisi zayıflamış Türkiye’nin Suriye kuzeyinde ABD ile Rusya arasındaki bu rekabetin önemli bir ‘nesnesi’ haline geldiğini görüyor ve endişe ediyorum.[1]
Ankara, bir yandan Trump yönetiminin Suriye’ye çok hızlı geri dönmesi ile Washington’la Suriye konusunda tekrar kurulmaya başlayan üst düzeyde işbirliği nedeni ile memnun. Diğer yandan Moskova’nın Washington ile Ankara arasında Suriye kuzeyi konusunda artan diplomatik hareketlilikten pek de memnun olmayacağı kesin. Ancak Ankara’nın özellikle Fırat’ın batısında Rusya ile sahada işbirliğini geliştirme çabalarına da devam ettiğini not edelim. Sputnik haber ajansındaki bir habere göre Astana görüşmelerinin arabulucusu olan Rusya, Türkiye ve İran'ın Suriye'de ateşkesin izlenmesi ve uygulanmasının sağlanması için bu ülkede üçlü bir görev gücü oluşturma kararı alınmış durumda, bunun ilk adımı olarak da Fırat batısında Türkiye ile Rusya’nın ortak bir ‘Ateşkes İzleme Gücü’ kurabilir.[2]
Yani Ankara bir yandan Washington’la önümüzdeki günlerde detayları netleşecek ve Suriye’de IŞİD’i nakavt etmesi beklenen Rakka operasyonu hakkında görüşürken diğer yandan Fırat batısındaki kazanımlarını garantiye almak için Moskova ile diplomatik ilişkilerinde kazandığı seviyeyi koruma çabasında. ABD ile Rusya arasındaki Suriye kuzeyinin kimin nüfuz bölgesi olacağı konusunda bir uzlaşma olmadan Türkiye’nin Suriye kuzeyinde hem ABD’yi hem de Rusya’yı aynı anda idare etmesi zor görünüyor. Belki de tam da bu nedenle Ankara son günlerde Washington’la yaklaşınca Moskova’da ‘Kürt kartını’ daha görünür oynamaya başladı. Suriye’deki siyasi geçiş sürecini üzere Rusya tarafından 15 Şubat’ta Moskova’da organize edilen ‘Bölgesel Kürt Konferansının’ zamanlaması manidar. Ayrıca bu konferansa sadece Suriye’den değil de Türkiye, Irak ve İran’dan da Kürt temsilcilerin katılması Rusya’nın Ortadoğu’daki Kürt perspektifinin BÖLGESEL olduğunun bir işareti. Diğer yandan Rusya’nın PYD yetkilileri ile Suriye anayasa yapımı konusunda sürdürdüğü yakın temas da Suriye kuzeyindeki ABD-Türkiye yakınlaşmasına bir cevap niteliğinde.
Bakalım Türkiye Suriye kuzeyinde ABD ve Rusya’nın ‘kesişen çıkarlarını’ ne kadar süre daha yönetebilecek? Ama Ankara’nın günün sonunda Suriye kuzeyinde ABD ile işbirliğini mi yoksa Rusya ile işbirliğini mi seçeceği aslında Ankara’nın basit bir dış politika tercihi olmayacak, önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin çizeceği rotayı da belirleyen temel faktörlerden biri olacak.
ABD Rakka operasyonunda Türkiye’yi niçin bu kadar çok istiyor?
Bunun biri askeri diğeri demografik, sonuncusu da sembolik üç önemli nedeni var.
Askeri açıdan;
Rakka’nın aynen Musul gibi konvansiyonel bir cephe olacağı kesin. Yani IŞİD’in şu an Rakka’da bulunan 8-10 bin militanı aynen Musul ve Bab’ta yaptığı gibi Rakka’daki 200-220 bin sivilin arasına karışacak ve sivilleri içine saklanabilecekleri bir ‘insan arazisi(human terrain)’ olarak kullanacak. IŞID, Rakka’yı tüneller-anti tank füzel sistemleri (ATGMs)- zırhlı araçlarla intihar saldırıları- drone savaşları dörtlüsünün birleşiminden oluşan bir ölümcül bir savunma sistemi ile son nefesine kadar savunacakmış gibi görünüyor. İşte bu nedenle Rakka operasyonunda tank ve zırhlı araçlar ile topçu ve roket atışları ile sağlanacak ‘görmeyerek ateş desteği’ yaya piyade unsurlar için hava ve su gibi ihtiyaç. İşte ABD’nin bu zorlu operasyonun zırhlı desteğini ve görmeyerek ateş desteği kısmını sağlaması için Türkiye’ye çok ihtiyacı var. Aslında olası bir Rakka operasyonunda Türkiye’nin askeri desteği açısından 4 ihtimal karşımıza çıkıyor:
1. Türkiye’nin Rakka için sahada hiç askeri destek vermemesi:
ABD’yi kızdıracak ama Rusya’yı fazlasıyla mutlu edecek bu ihtimalde Türkiye Rakka’ya asker göndermez ama başta İncirlik olmak üzere Rakka’ya sağlanan lojistik desteğe yardımcı olması, ayrıca operasyon boyunca Fırat doğusundaki Kobane ve Cezire kantonlarına yönelik bir sınır ötesi harekat yapmayacağının taahhüdü gibi ‘dolaylı destek’ sağlar. Türkiye’nin Rakka’dan (ve dolayısı ile Suriye kuzeyinin yeniden inşasından) dışlandığını gösteren bu seçenekte Rakka’ya yönelik zırhlı birlik ve görmeyerek atış imkanını kimin sağlayacağı önem kazanıyor. Akla ilk gelen seçenek şu an Suriye ordusu. Ancak Suriye ordusunun Ocak ortasından beri Dayre zor’da zorluklar yaşadığını ve şehri ele geçirmede pek bir ilerleme kaydedemediğini not edelim. Zorda kalırlarsa ve anlaşabilirse ABD ve Rusya Rakka’ya doğrudan çatışmalara katılmayacak ve destekte kalacak zırhlı birlik ve topçu gönderebilirler.
2. Türkiye’nin Rakka operasyonuna ‘düşük profil’ katılması
Bu ihtimalde Türkiye’nin operasyona 250-300 civarında bir Özel Kuvvet unsuru ile katılması söz konusu olabilir. Bu seçenek gerçekleşirse Türkiye’nin Rakka’da olup bitenleri yakından izlemek istediğini ABD’nin de buna izin verdiğini gösterir. Yine bu seçenek gerçekleşirse Türkiye’nin Rakka ele geçirildikten sonra Rakka’nın tutulması ve inşasında rol alabileceğini varsayabiliriz.
3. Türkiye’nin Rakka operasyonuna ‘Yüksek Profil’ katılması
Bu ihtimalde Türkiye’nin Rakka operasyonuna Özel Kuvvetler yanında 1-2 zırhlı, 1-2 mekanize piyade tugayı ile 2-3 topçu ve 1-2 Çok Namlulu Roket Atar Taburu ile (yani toplamda 3-4 bin asker) katılması söz konusu olur. Bence ABD’nin ‘A’ planı olan bu seçenekte Türkiye’nin sahada PKK bağlantılı-YPG ile ‘BİRLEŞİK’ bir operasyona razı geldiğini gösterir. Suriye kuzeyinde bir Türkiye-PYD normalleşmesini zorunlu kılan bu seçenek ayrıca Türkiye’nin Rakka’nın ele geçirildikten sonra elde tutulması ve yeniden inşasında söz sahibi olmak istediğini anlamına gelir.
4. Türkiye’nin Rakka operasyonuna ‘çok yüksek profil’ katılması
Özel Kuvvetler, zırhlı ve topçu birliklerine ilaveten Türkiye’nin Rakka operasyonuna katılmak için 4-5 Komando taburunu da göndermesini (Böylece toplamda 7-8 bin askerle katılımı) içeren bu ihtimalde aslında operasyonu yapan Türkiye oluyor. Türkiye’nin YPG’nin operasyondan dışlanması karşılığında doğan piyade açığını Suriye’nin Demokratik Güçlerinin (SDG) Arap unsurları ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) unsurlarına ilaveten kendi komandoları ile kapatacağına ABD’yi ikna ettiği anlamına gelir. Bence ABD’nin ‘B’ planı tam da bu. Yani ABD ‘Madem Rakka’da YPG’yi istemiyorsun, biz de ÖSO’ya güvenmiyoruz. O zaman sen de Komandolarınla piyade açığını kapat’ diyor. Bu ihtimal gerçekleşirse Türkiye de kendisini çok ama çok terletecek bu fedakarlık karşılığında Rakka ve Suriye kuzeyinin geleceği konusunda azami söz sahibi olmaya çalışacaktır.
Ama burada şu son notu da düşelim. Bence Rakka operasyonu aynen Musul gibi aylar hatta 1-2 yıl sürebilecek bir operasyon olacak. Ve hem sahadaki ekonomik ve sosyal maliyetleri hem de masadaki diplomatik maliyetleri çok ağır olabilecek sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle zannımca Ankara’nın Rakka kararı basit bir dış politika tercihinden daha fazlası anlamına gelebilir. Özellikle Rakka ve Suriye kuzeyi konusunda Ankara’nın günün sonunda Rusya ile mi yoksa ABD ile mi hareket edeceği Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda yüzünü döneceği dünyayı ve stratejik kimliğini belirleyecek en temel parametrelerden olacak. Diğer yandan Mart’ta ve Nisan’da sık sık Rakka’nın adını duyacak ve yukarıdaki ihtimallere ilişkin bol bol haber ve yorum okuyacağız. Bu nedenle Rakka’nın artık Türkiye’nin kritik referandum sürecine de yapıştığını söylemek mümkün. Yani Ankara’nın Rakka tercihi, olası bir PYD normalleşmesinin olup olmayacağı ve günün sonunda Suriye kuzeyinde ABD ile mi yoksa Rusya ile mi İŞ TUTACAĞI iç siyaseti de derinden etkileyecek.
ABD ‘demografik’ nedenlerle de Türkiye’yi Rakka’da istiyor
ABD’nin Türkiye’yi Rakka’ya ısrarla dahil etmeye çalışılmasının ikinci nedeni ise demografik. 200-230 bin nüfuslu Rakka ‘nın neredeyse tamamına yakını Sünni Arap. Yine az da olsa Hristiyan azınlıklar olsa da Rakka içinde ve civarında yerleşik Kürt nüfus yok denecek kadar az. Rakka’da ABD’nin kalplerini ve beyinlerini kazanmak zorunda olduğu Sünni Arap aşiretlerin en önemli kaygısı ‘A’ planı gerçekleşir ve YPG operasyonda yer alırsa YPG’nin IŞID sonrası dönemde Rakka’da kalıp kalmayacağı. İşte ABD Rakka’daki bu Arap aşiretlerin ikna edilmesinde Türkiye’nin desteğine şiddetle ihtiyaç duyuyor.
ABD ‘Sembolik’ nedenlerle de Türkiye’yi Rakka’da istiyor
ABD’nin Rakka’da Türkiye’ye ihtiyaç duymasının son nedeni ise sembolik. 8. Yüzyılda Abbasi hilafetine başkentlik yapmış Rakka’ya yönelik operasyon Ortadoğu’daki ‘Sünni bilinçaltı’açısından çok önemli. Bu nedenle bu operasyonda sahada Sünni unsurların bulunması operasyonun bölgesel ve hatta küresel Sünni bilinçaltındaki meşruiyeti açısından çok önemli.
Şu an ABD ile Türkiye arasında Rakka operasyonu konusunda iki önemli sürtünme konusu bulunuyor.
Munbiç
Bunlardan ilki Fırat’ın hemen batısında ve Cerablus’un güneyindeki YPG kontrolündeki Munbiç. Ankara ABD’ye ‘Rakka’ya yardım ederim ama önce samimiyetinin göstergesi olarak bana Munbiç’i ver’ derken Washington ise ‘Önce bir Rakka’ya başlayalım. Rakka’daki commitment’ını ve sahadaki başarını göreyim. Sonra Munbiç’i konuşuruz’ diyor.
Operasyonun başlangıç noktası
Ankara ile Washington arasında diğer önemli sorun ise Rakka operasyonunun nereden başlayacağı.
ABD Fırat batısındaki Kobane kantonun zarar görmemesi için lojistik açıdan çok zor olmasına rağmen 180 km mesafedeki Al-Bab’tan Rakka’ya ilerlenmesinden yana. Ancak Türkiye’nin istediği Rakka’nın 80 km. kuzeyindeki Tel Abyad’dan bir cephe açmak.
Ancak bu cephe açılırsa bu Kobane kantonunun Türk tankları altında ezilmesi ve de facto olarak da Türkiye’nin Kobane’yi kontrol altına alması anlamına geliyor.
İşte Rakka operasyonu bu karmaşık ilişkiler ağı içerisinde şekilleniyor. Bu nedenle Rakka operasyonunun sevk ve idaresi Musul operasyonundan bile daha karmaşık olacak. Son olarak Ankara ve Washington’un Rakka konusundaki müzakerelerini Moskova, Şam ve Tahran dışında başka bir ‘başkentten’ de dikkatle takip edildiğini not edelim. Neresi mi? Tabi ki Rakka. Ha unutmadan: IŞİD’in Rakka’da ABD’ye karşı göstereceği direnç Türkiye’de ‘IŞİD’in ABD’nin derin aklının akıllı tasarımı’ olduğu konusundaki tezleri de iyi test etme imkanı verecek. Takipteyiz. Ama keşke Rakka’yı Türkiye’den değil de mesela Stokholm’den veya Montreal’dan takip edebilseydim. Çünkü bizimkisi ‘endişeli’ bir takip. Çünkü hepimiz kasırgaya yaklaşan geminin içindeyiz.
[1] Bu yazıda yazarın daha önce Al Monitor sitesinde yazdığı bazı yazılardan alıntılar mevcuttur.
[2] Lütfen bakınız: https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201702171027261448-sputnik-rusya-turkiye-iran-astana-belge-ulasti/ (erişim Şubat 19, 2017)
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2021
9.09.2021
11.08.2021
5.04.2021
2.01.2021
16.03.2020
23.11.2019
31.08.2017
12.08.2017