Mithat SANCAR
Charlie Hebdo’ya yapılan kanlı baskın ve on iki insanın acımasızca katledilmesi üzerine düşünürken, sıkça olduğu gibi yine gerçeklik ile hakikat arasındaki ilişkiye takıldım. Nedir buradaki gerçeklik, nedir bu gerçekliğin ötesine uzanan hakikat? Bu sorunun bende kestirme bir cevabı yok. Kendinden emin değerlendirmelerin sağanak gibi aktığı bir ortamda, aptalca ıslanmaktan sakınmak için, bir saçağın altına girmek iyidir. Garantisi elbette yok, ama sakince bir tefekkür sanki daha mümkün hale gelir o vakit. Böyle durumlarda en güvenilir saçaklar, edebiyat ve sinemadır benim için. Burada aklıma ilk gelenler ise, bir yazar ve iki film oldu.
Yazarın adı Juan Carlos Onetti. Memleketi Uruguay. 1909’da Montevideo’da doğmuş, 1994’te Madrid’de ölmüş. 1970’lerde bir patlama yaşayan Latin Amerika edebiyatının biraz gölgede kalmış, bizde değilse de dünya edebiyat çevrelerinde “büyüklüğü” sonradan anlaşılmış yazarlarından. İlk romanı olan “El Pozo”yu 1939’da yazmış. Türkçeye “Kuyu” diye çevirebileceğimiz, Latin Amerika edebiyatının ilk modern romanı olarak nitelenen bu kısa kitap, kırkıncı doğum gününün arifesindeki bir adamın kendi iç kuyusuna bakarak yaptığı hesaplaşmayı anlatır. Romanın bir yerinde okuduğum şu pasaj, “gerçeklik” ile “hakikat” arasındaki farkı, yalın ama çarpıcı bir biçimde anlatıyor bana göre:
“Denir ki, yalan söylemenin çeşitli türleri vardır; fakat bunlardan en iğrenç olanı, gerçeği, bütün gerçeği söylemek ve bunu yaparken olayların ruhunu gizlemektir. Zira olayların içi her zaman boştur; olaylar, içlerine doldurulan duyguların biçimini alan kaplardan başka bir şey değildirler.”
Charlie Hebdo katliamını, olayları art arda sıralayarak anlamak çok zor. Gerçi olayları göz ardı ederek hakikati yakalamak mümkün değil, fakat sadece olaylar üzerinde durmak da hakikati gizleme gibi bir işlev görebilir. Saldırının hangi örgüt tarafından nasıl planlanıp icra edildiği, güvenlik zaaflarının bulunup bulunmadığı, varsa bunların sebepleri gibi konular “gerçeği” ortaya çıkarmak açısından şüphesiz önemlidir. Ancak bu gerçeklik ne olursa olsun, zihinleri asıl meşgul eden mesele, İslam ile hiddet ve şiddet arasındaki bağlantıdır.
11 Eylül 2001’den bu yana, bu bağlantının kaynakları konusunda iki ana tez ve tutum giderek daha fazla hakim hale geldi. Bir yanda, El Kaide’den IŞİD’e çeşitli islamcı örgütlerin “kötülüğün” sınırlarını sürekli genişleten, kendi çıtasını her seferinde daha da yükselten vahşetleri; diğer yanda Batı diye tanımlanan gücün politikalarının başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde yarattığı yıkımlar. İslam fikir ve siyaset dünyasında, kötülüğün asli, hatta yegane kaynağının Batı medeniyetinin ve kültürünün özü/doğası olduğu fikri açık veya örtülü ciddi bir ağırlık kazanırken; Batı’da da kötülüğün temellerinin bizatihi İslam’ın özünde yattığına dair algı alttan alta yaygınlaşmakta. Bu özcü anlayışlar, karşı tarafı dönüşmesi/değişmesi imkansız bir kötü olarak görenlerin her iki kesimde de hızla çoğalmasına yol açıyor. Karşısında kötülüğü özünde taşıyan bir düşmanın bulunduğu inancı, öz sorgulamayı, iç hesaplaşmayı çok fazla zorlaştırıyor.
Oysa yıkım ile öz yıkım arasındaki sınırların silinmekte olduğu bu kısır döngüden çıkışın en güvenilir yolu yüzleşme ve hesaplaşma şartlarının ve savunucularının her kesimde güçlenmesidir.
Bu hesaplaşmanın nasıl olabileceğine dair iki etkileyici örnek olarak gördüğüm iki sinema başyapıtını hatırlatarak bitireyim. Her iki film, dünyanın Yugoslavya’dan Somali’ye ve de Türkiye’ye iç savaşlar ve katliamlarla sarsıldığı 1990’ların ilk yarısının ürünü. Biri Mathieu Kassovitz’in yönettiği Protesto (La Haine); diğeri Michael Haneke’nin yönettiği Tesadüfi Bir Kronolojinin 71 Parçası (71 Fragmente einer Chronologie des Zufalls)…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014