Mithat SANCAR
Türkiye’nin en derin sorun alanlarından biri yargıdır. Yargı, sadece derin değil, aynı zamanda sürekli bir sorun alanıdır. Ülkede siyasi atmosfer değişebilir, yargının kurumsal düzenlenişi değişebilir, yargı dünyasının bileşimi değişebilir, ama yargıya egemen olan zihniyet kalıpları kolay kolay değişmez. Bu zihniyet kalıplarının başında ise, devtleçilik gelir.
Devleti toplumsal ve siyasal hayatın merkezine yerleştiren, ona bir nevi kutsallık atfeden bu anlayış, Türkiye’de güçlü köklere ve yaygın etkiye sahiptir. Devlet eliyle tepeden gerçekleşen modernleşme sürecinin doğrudan ürünü olan bu anlayış, Cumhuriyet idelojisinin temelini oluşturmuştur. Zamanla siyasal kültüre yerleşen ve toplumun geniş kesimlerine nüfuz eden bu anlayışı, Alman devletçiliğiyle kıyaslamak mümkün.
Dünyada tepeden modernleşmenin tipik örneği olarak kabul edilen Almanya’da, 18. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren serpilen zihniyete göre, devlet milli kimliğin harcı, milli varlığı sürdürmenin nihai güvencesidir. Yürütme organı ve bürokrasi aygıtı, devletin örgütlenmesinde odakta yer alır. Diğer kurumlar da, bu yapıyı korumakla yükümlüdür.
Alman devletçiliğinin ürettiği en önemli sonuçlardan biri, siyasal hayatın dost-düşman ayrımına göre kurulması olmuştur. Bu atmosferde siyasi karşıtlık, muhalefet ve rekabet çerçevesinde değil, düşmanlık algısına göre şekillenir. Devlet aygıtının başlıca görevi de, düşman olarak belirlenen toplumsal kesimlerin ve siyasi oluşumların bastırılması ve tasfiyesidir.
Benzer şema Türkiye için de geçerlidir. Vesayet sistemi, bu örgütlenme ve yönetim anlayışının bir yansımasıydı. Türk devletçiliği, belki de en yetkin ifadesini bu sistemde bulmuştu.
Vesayet sistemi büyük ölçüde çözüldü, ama onun temelinde yatan zihniyet kalıplarının tedavülden kalktığını söylemek mümkün değil. AKP, vesayet sistemiyle çatışarak iktidarını kurdu, ama o sistemin siyaset ve yönetim anlayışını tasfiye etmek yerine, kritik bütün konularda devam ettirdi. Merkeze yerleştikçe merkezin bu anlayışını daha hızlı ve daha fazla temellük etmiştir.
Yargı, Türk devletçiliğinin işleyişinde hayati bir role sahiptir. Devleti koruma ve kollama, bu işlevin yalın özüdür. Bu zihniyet egemen kaldıkça, devleti yöneten kadroların veya devlet eliyle uygulanmak istenen siyasal ve toplumsal projelerin farklılaşması, bu işlevde esaslı bir değişiklik yaratmaz. Yargı da, devlete hakim olmak isteyenlerin, düşman olarak gördükleri kesimleri bastırmak ve tasfiye etmek için en çok kullanmak istedikleri ve kullandıkları araç olmaya devam eder. Vesayet zamanında bu böyleydi, cemaatin bariz hakimiyetinde geçen son birkaç yılda da böyleydi, AKP’nin hakimiyetini tesis etmeye başladığı yeni dönemde de böyledir.
Ali İsmail Korkmaz’ın vahşice öldürülmesi davasında mahkemenin verdiği kararı da; babasıyla birlikte acımasızca katledilen Uğur Kaymaz davasında sanıkların beraatini onaylan Yargıtay kararını da; Roboski katliamındaki soruşturmanın kapatılması sürecini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Bu olaylarda ve benzer daha birçok örnekte yargının, vicdan sahibi herkesi isyan ettirmesi gereken kararları kolayca verebilmesi, büyük ölçüde Türk devletçiliği dediğimiz zihniyetin ve onu yeniden ve yeniden üreten uygulamaların devamı nedeniyledir.
Latin Amerika toplumlarında adaletsizliği ve keyfiliği anlatmak için kullanılan bir deyiş vardır: “Dostlara adil davranılır, düşmana kanun uygulanır.”
Lakin dünya deneyimleri açıkça gösteriyor ki, bu anlayışa dayanan bir sitem, dışlanan ve haksılığa maruz kalan toplumsal kesimlerde derin bir öfke yaratır; siyasal kutuplaşmayı sürekli canlı tutar, toplumsal barışı tehdit eder. Öte yandan Türkiye’de son yıllardaki tecrübelerin açıkça gösterdiği gibi, sistemin nimetlerinden yararlanma fırsatı yakaladığı için onu sürdürenler, gün gelir onun kurbanı olurlar…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014