Mümtazer TÜRKÖNE
Din görevlilerinin partizan vaazlarına, hutbelerine, sağda-solda ettikleri boylarını aşan lâflara, Diyanet’i merkeze alarak eleştiri getirenler haksızlık ediyor. CHP iktidara gelse ne olacak? Laikliğin dindarane versiyonu olan “camiye siyaset girmez” sözü aynı kürsülerde, minberlerde tekrarlanmayacak mı? “Din ayrı devlet ayrı” edebiyatı dirilmeyecek mi? “Tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan Beytü’lmale el uzatma, hırsızlık, yolsuzluk türü günahlar” üzerine hutbeler dinlemeyecek miyiz?
Diyanet bir devlet kurumu, üstlendiği işlevi, görevi icat eden Cumhuriyet değil; Osmanlı’dan Şeyhülislamlık, din görevlisi sınıfı çoğaltılarak tevarüs edilip, camilerin idari yönetimi Vakıflardan alınıp buraya devredildi. Bu kurumun mucidi Osmanlı da değildi; İslâm devletlerinin tamamında din eğitimi ve dini hiyerarşi devletin gözetim ve denetimine alındı. Adalet hizmeti kadılık kurumu üzerinden bu hiyerarşiye bağlandığı için devlet dini, hukuk alanında da kuşatmış oldu. Hanefi mezhebinin gerçek kurucusu olan Ebu Yusuf’un, Kadıu’l Kudat sıfatıyla ilmiye mesleğini devlet hiyerarşisine bağlaması, böylece din adamlığını resmi devlet görevi (Rüsum uleması) olarak teşkilatlandırması tesadüf değildir. Diyanet’in takip ettiği Hanefî mezhebine göre din, bütünüyle (hatta bir inanç sistemi olmaktan önce) devlet kurumudur; inananlardan önce devletin ihtiyaçlarına göre dinin, yani dini kuralların ve din adamlarının yetki ve görev alanı belirlenir. Bu kurumlaşma doğrudan “Devlet dini” modelidir. Açıklamak için vurgulayalım: Din hiçbir zaman siyaseti ve devleti belirleyemez, tersi doğrudur, devlet dini, akide boyutlarına kadar belirler. Fıkıh ve fetva kitaplarında “Ululemr ne ise öyle ola” kalıbı bu amaçla tekrarlanır.
Sünni tarihsel gelenek içinde “Devlet dini” formülü o kadar egemendir ki, “Tekke İslamı” formu da, tarikat şeyhleri meşayih meclisleri aracılığıyla örgütlenip devlete bağlanmıştır. Bu gelenek içinde sivil dinin yaşama şansı yoktur; aksine bir örnek de bulunmaz. Devletin çıkarlarına uymayan bütün inanç örgütlenmeleri ezilir ve yok edilir.
İslâm tarihinde “Devlet dini” formunu, devletin kendisiyle birlikte icat eden, uygulayan ve kurumsal ayaklarını oluşturan Muaviye’dir. İslâmiyet’i en son kabul edenlerden, bindiği trende hemen lokomotife yerleşen ve tam olarak Machiavelli’nin “siyasette amaca varmak için her şey mübahtır” formülünü ondan sekiz asır kadar önce en ileri düzeyde uygulayan bir siyaset adamı. “Siyaset adamı” tabiri onun için çok isabetlidir, zira Muaviye için din siyasi çıkarlar adına kolaylıkla eğip bükülecek, deforme edilecek ve aslından uzaklaştırılacak basit bir vasıtadır. Kader meselesi gibi siyasete en uzak itikad konularına bile Muaviye siyasi çıkarları ve iktidar hesapları açısından bakmış, insan özgürlüğünü tanımayan (dolayısıyla iktidara itaati dini vecibeye dönüştüren) Cebriye ekolünü desteklemiş, karşıt görüşlere yaşama hakkı tanımamıştır.
İslâmiyetin bidayetinde ortaya çıkan ve kanlı çatışmalara yol açan iktidar rekabetinde Hz. Ali ahlâkî değerleri, inancın üstünlüğünü ve adaleti temsil eden tarafken, Muaviye akla gelebilecek her aracı ve en çok da dinin kendisini siyasi çıkarları adına sınırsız ve fütursuz kullanan, sonuçta kazanan ve ilk devleti kuran kişi olmuş hatta kurduğu devleti öncekiler gibi saltanat usulüne bağlayan kalıcı geleneği oluşturmuştur.
20 yıllık AK Parti iktidarı dinî motifleri bolca kullanmasına rağmen Türkiye’ye bir şeriat düzeni getirmedi. Zira tıpkı bir anayasa gibi, şeriat düzeni ile kendini sınırlamaya yanaşmadı. AK Parti Müslümanlığının bugün tek ölçüsü var: İktidara destek vermek. Muhalif olanlar saf ahlâk abidesi olsalar, itikaf ve riyazetle vakit geçirseler bile bu sınıfa dahil olamıyorlar. İktidara destek vermeyen tarikat, cemaat ve sivil merkezlerin haline bakmanız yeterli.
Siyasal İslâm tabiri, AK Parti tecrübesinden sonra, İslâmiyet’i siyasetin daha doğrusu iktidarın aracı olarak kullanan ana akımı ifade ediyor. O kadar ki artık farklı meşrepler, cemaat içi kavgalar bile iktidar rekabetinden doğuyor. Bu durum “Devlet Dini” formuna bütünüyle uyuyor. Kısaca halâ Muaviye’nin hükmü altındayız.
Diyanet kurumu Muaviye’nin başlattığı geleneğin eseri, ve dini devletin emrinde ve güç sahiplerinin kontrolünde tutmak için var. 1924’te bunun için kurulmuştu, şimdi aynı işi yapıyor.
Kısaca sorun Diyanet’in kendisinde değil; İslâmiyet’i “Devlet Dini” olarak teşkilatlandıran devletin ta Muaviye’ye kadar uzanan kurucu mimarisinde.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
21.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
5.09.2025
2.09.2025
1.09.2025
30.08.2025