Mümtazer TÜRKÖNE
Bir de Ömer Faruk Gergerlioğlu var. Yaşadığımız son on yılın vicdanı olmuş iki isim. Biri, içinde yer aldığı ve temsilcisi olduğu kesimin dışına çıkıp, karanlığa ışık tutmak için elinden geleni yaptı, adeta kendini yaktı.
Zulmet karanlık demektir, ancak aydınlıkla dağılır. Birinin elinde ışık varsa, karanlıkta iş görenler kör olur. Yeni Asya’nın Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz hep elinde fenerle dolaştı, çevresine inşirah sağladı. Çok zor zamanda çok zor bir işi başardı. Benim gibi gadre uğrayanların yükünü hafifletti, bize nefes aldırdı.
Ömer Faruk Gergerlioğlu, tek başına mucize gibi bir adam. Böyle bir adama, ancak masallarda rastlarsınız. Nerede bir mağdur, mazlum varsa yanında. Koşturuyor, uğraşıyor, didiniyor, bütün dünyaya meydan okuyarak insan dediğimiz o eşref-i mahlûkatın hukukunu savunuyor. En temel insan hakları ve hukuk düzeni konusunda toplum, bilhassa haksızlığa uğrayanlar bu ülkeden umutlarını bütünüyle kesmedilerse, bunun sebebi tek başına Gergerlioğlu’dur.
Gelecek nesiller geriye dönüp baktıklarında bu iki ismi mutlaka hatırlamalı. Hatırlamaları için de merkezî bir yere heykelleri dikilmeli.
Beka sorununun kesin çaresi olarak Hukuk Devleti:
Yalpalayarak da olsa Türkiye yeni bir döneme giriyor. “Ateş çemberi” diye tarif edilen jeopolitik gelişmeler, şu meşhur “İç Cephe”yi hukukla tesviye etmeye bizi zorluyor.
“İç Kürt sorunu”, “Dış Kürt Sorunu” gibi Mehmet Uçum’un zorlama ayrımlarının ve “statü” (yani Kürt devleti) denen “emperyalist dayatmaları” boşa çıkarma çabalarının çok ama çok basit bir yolu ve çaresi var. Bu basitliği, herkesin basitçe anlayacağı basitlikte formüle edelim:
Diyelim ki yan yana iki devlet var: Biri Türk devleti, diğeri Kürt devleti. Birinde hukuk var, diğerinde yok. Soru: Hangisinin vatandaşı olmak istersiniz?
Eğer dışarda tehlikelerle dolu dünyaya karşı İç Cephe’yi sağlamlaştırmak istiyorsanız bu cephenin harcı hukukla karılacak. Keşke bu durumu fark eden Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları, hukuk politikalarından sorumlu adamlar olsaydı?
Ama yok!
Kâzım Güleçyüz de, Ömer Faruk Gergerlioğlu da tam olarak bu iş için ölçü kabul edilecek iki sağlam referans. Gergerlioğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Başkan Vekili olduğu bir Türkiye hayal edin. Çelik gibi sağlam bir İç Cephemiz olmaz mıydı? Türkiye’de bağımsız devlet kurma hevesinde tek bir tane Kürt kalır mıydı?
İnsana kanatlar takan böyle bir ütopyayı hayal ederken, sorunun ne olduğu da ortaya çıkıyor. Hukuk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin beka sorununun, güvenlik önceliklerinin vazgeçilmez ilacı. Peki neden hukuk yok? Hukuksuzluktan kim menfaat sağlıyor?
Cemaat:
Fethullah Gülen’in ölümü üzerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cemaat mensuplarına, “Yol yakınken dönün” demişti. Bu sözü kabaca açılmış bir “açık kapı” olarak okumak mümkün. Böyle bir kapıya sadece Cemaat mensuplarının değil, Türkiye’nin insan sermayesi için de, gelecekte büyüyecek mazarratı önlemek adına da ihtiyaç var. 15 üniversite, 2500 orta dereceli okul, dershaneler, yurtlar ve yurt dışına yayılmış eğitim ağı ile Gülen Cemaati muhafazakâr kesimin hala seçkin tabakasının önemli bir kısmını oluşturuyor. Devlet Cemaati “FETÖ” diyerek illegal ilan etti, ortadaki kesim “Fethullahçılar” veya “Gülen Cemaati” diyor, Cemaat kendisini hala “Hizmet Hareketi” olarak takdim ediyor.
AK Parti’nin kuruluşundan itibaren iktidarda koalisyon ortağı gibi yer alan, Erdoğan’ın “ne istediler de vermedik” sözüyle bu ilişkiyi itiraf ettiği Cemaatin, yakın ve orta vadede kendisine uygulanan illegal statüden sıyrılması mümkün değil. Şayet bir CHP iktidarı gelirse kendi kadrolarına yer açmak adına Cemaati daha uzun süre bu statüde tutacak.
Benimki bir öngörü. Yurt dışında Fethullah Gülen’in mirası üzerinden örgütsel yapıyı sürdürmeye çalışanlar gizli-saklı masonik bir yapıya evrilecek ve sonuçta yabancı devletlerin gizli servislerinin operasyon aparatı olarak marjinalleşecekler. Türkiye’de FETÖ Borsası’nın hisse senetlerini değerli kılmak için gereksiz yere uzatılan baskılar bu marjinalleşmeye katkı sağlayacak.
Cemaatin bakiyesi önünde iki yol var. Bireyselleşmek veya legal örgütlü yapılar içinde başka bir kimya ve hiyerarşi ile yeniden örgütlenmek.
Genel Af:
Açılım Süreci mecburen bir genel af gündemi oluşturuyor. Bu genel aftan Cemaat mensupları da muhtemelen faydalanacaklar. Yurt dışına kaçanlar geri dönecek, KHK ile mağdur olanların sıkıntıları hafifletilecek. Türkiye genel bir uzlaşma ve barış atmosferine kavuşacak.
Dışişleri Bakanı’nın “yol yakınken dönün” çağrısı, böyle bir fırsatı barındırıyor olmalı.
Zaten başka türlü İç Cephe tahkim edilemez.
Böyle bir uzlaşma ortamının iktidar kanadının endişelerini, korkularını da gidermesi lâzım. Hukuksuzluğun, iktidarda kalmayı bir hayat-memat meselesi olarak gören tutkuların arkasında, “Sonra bizi çiğ çiğ yerler?” korkusu var. İspanya’da, Arjantin’de faşist döneme, geçmişe sünger çekerek son veren uzlaşmalar gibi bir “concordia”ya ihtiyacımız var.
Geçmişe sünger çekerken, mağduriyetleri giderirken elbette hukuk iş görecek, ama geçmişin hesabını görürken geçiş sancılarını hafifletecek siyasî çözümler gerekiyor.
“Taziye” Ceza Kanunun değil geleneğin parçası:
Türkiye barış ve uzlaşmanın egemen olacağı yeni bir döneme girerken, haklarında Osmanlı’daki örfî cezalara göre “siyaset” uygulanan Cemaat mensuplarının da özgürce bireysel tercihlerini hayata geçirecekleri bir ortama ihtiyaçları var.
Yeni Asya Cemaati’nin önemli ve saygın isimlerinden Kâzım Güleçyüz, bu konuda rehberlik yapacak sembol isimlerden biri.
“Taziye”, ceza kanunun değil kültürümüzün ve geleneklerimizin bir parçası. Taziye ölene yapılmaz, ölenin yakınlarına yapılır. Güleçyüz’ün yaptığı, mevtanın üzerine toprak atmak ve geleceğin inşası için bir taşı yerli yerine yerleştirmekten ibaret.
Eminim, geleceğin mimarlarından ve herkesin hayırla yadettiği isimlerinden biri de o olacak.
Evet, Kâzım Güleçyüz ve Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun heykellerini nereye dikelim?
Ben, Gezi Parkı’nda o fiskiyeli geniş havuzun olduğu meydanı öneriyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025