Mümtazer TÜRKÖNE
İkisi de kimsenin aklından geçmiyor. “Türkiye terörist” demek, bu ülkeye düşmanlık etmek dışında bir anlama gelmez. “AK Parti İslâmcı” lafı ise, -ortada askerî vesayet endişesi olmadığına göre-, üstüne alınacak olanlar için büyük bir iltifat. Ali Bulaç da ben de AK Parti'nin İslâmcı olmadığı konusunda hemfikiriz. Tam da bir takiyye konusu. İşinize yaradığı zaman İslâmcılara göz kırpacaksınız, güç arayışında yüke dönüştüğü zaman da anayasal-yasal düzene sığınıp bu ideolojik yükü sırtınızdan atacaksınız. Yıllardır tecrübe ettiğimiz ikiyüzlülüğün üzerini örten “İslâmcılık” yaftası iktidar sahiplerinin bütün meşruiyet problemlerini çözebilir, ancak İslâmcılığı çok ağır bir töhmet altına sokar. Başlıktaki ibarenin sahibi olan Ergun Yıldırım gibi aklı başında bir sosyal bilimcinin bile iktidarın cilveleri ve mecburiyetleri ile İslâmcılık arasındaki uçurumu doldurmak için eleştiride bulunanları, durumun gerçekten de çok kötü olduğunu gösteriyor.
Fikir, toprağını, suyunu, havasını en ideal bileşimde bulmalı ki gelişebilmeli. Kötü fikir iyi fikri kovuyor. Siyasî çıkarların, hesapların, ego çatışmalarının gölgesinde bir konuyu tartışmak, hakikate değil suçlamalara ve şahsiyyata hizmet ediyor. Polemik ile tartışma arasındaki farkı bilmeyenler eskilerin kullandığı bu “şahsiyyat” kelimesine dikkat etmeli. Eleştiri fikri geçip fikrin sahibinin kişiliğine odaklandığı zaman buna “polemik” yani “şahsiyyat” diyoruz. İktidar medyasının son zamanlarda sadece şahsiyyatla meşgul olması ve bütün bu herzelerin de “Erdoğan'ı kim daha çok seviyor” tabasbusuna dönüşmesi durumu açıklıyor. Karşımızda duran bu sevimsiz tablo neyin sonucu? Hâlâ umut kesilmemiş bir otokrasinin değil mi? Medyadaki bu mahalle kavgası düzeyi kimin eseri o zaman? Kimse İslâmcılığın arkasına saklanmasın, İslâmcılık fikirler ve hakikatler dünyasında yenildiği için değil diktatörlük arayışının çerezi haline geldiği için tükendi.
Yiğit düştüğü yerden kalkar. İslâmcılığı iktidar rüşvetleri, devlet ayrıcalıkları tüketti. İslâmcılığın vazgeçilmez vaitlerinden hiçbiri kuvveden fiile yükselemedi. Laik anayasal düzenin, AK Parti iktidarında bir İslâmcılık problemi hiç olmadı. Parti rekabetinin yeni bir iktidar oluşturması, “kazanım” denilen her şeyin birkaç günde yok olması demek. Türkiye değişmedi ve dönüşmedi; sadece İslâmcılığın aşırı tüketilmesi devletin eksik kalan meşruiyetini tamamladı.
Er veya geç, şahsiyyatın demagojisini besleyen iktidar düzeneği sona erecek. Devlet rantı ile beslenen medya gücü tükenince “en iyi ısırma” becerisinin bir ederi kalır mı? “Kötü fikir” para etmeyince, ortalık eninde sonunda temizlenecek.
Çıkartacağımız derslerin başında, İslâmcılıkla devlet arasındaki ifsad edici ilişki geliyor. Devletin din üzerindeki tekeli üzerine İslâmcılık inşa edenler, sonunda sadece her tarafı oynayan bir otokrasiye vücut verdiler. İslâmcılığı biriktirdiği bütün tezleri ile çürütüp, devlete teslim edenler, kendileri adına değil yakından bildiğimiz o derinlikli devlet adına sivil topluma savaş açtılar. “Paralel” mugalatasının kolaycılığına teslim olanlar, sivil İslâm'a karşı yürüttükleri savaşı İslâmcılık adına değil “kahhar ve kerim devlet”in hizmetinde yürüttüklerini iş işten geçtikten sonra mutlaka anlayacaklar. Erdoğan'ın Gülen Cemaati'ne açtığı, peşi sıra emrindekilerin seferber olduğu savaş, sadece Müslümanlara değil devlet adına devletin yeni sahibi eliyle doğrudan sivil topluma yönelikti. Mısır'da İhvan'ın Türkiye'deki karşılığı sahi neydi? Millî Görüş geleneği mi? Daha önemlisi sivillik neydi? Taha Özhan gibi ne yaptığını bilen isimlerin dört elle sarıldığı Schmittci “siyasal”ın, tam da “sivil”in karşıtı olduğunu bir gün gelecek İslâmcıların geri kalanı da anlayacak.
Kısaca Türkiye terörist değil, bizim sevgili ülkemiz; AK Parti de İslâmcı değil, lideri tarafından yoldan çıkartılmış bir kitle partisi
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025