Mümtazer TÜRKÖNE
Giderek uzayan bir zincirin son halkası: Kaynak Holding'e kayyım ataması.
Her halkada "üç gün konuşulur, sonra unutulur" mantığının egemen olduğu belli. Elektrik süpürgelerinin torbası gibi, hukuksuzluk kapasitesi aşırı dolmuş durumda. Kurulacak hükümet kimin emrinde olacak?
"Nerde durur?", " Neye varacak bu iş?" diye soranlar çok. Ölçüsüzlük, hukuksuzluk, keyfîlik, haksızlık, zulüm nereye kadar uzanır? Özgürlüğünüzden, onurunuzdan, malınızdan ve en nihayet canınızdan hangi çizgiye çekildiğinizde emin olmaya başlarsınız?
Cevabı tek bir kişinin aklını, vicdanını, karakterini didik didik ederek bulamazsınız. Eğer bir yönetim otokrasi ise, yani uyacağı kuralları mutlak olarak kendisi belirliyorsa, onun kendi gücüne ve iktidarına çizeceği bir sınır yoktur. Otokrasilerde fren sistemi bulunmaz. Otokrat hiçbir zaman kendi gücünü sınırlamayı aklından geçirmez. Şartlar müsait olduğu, imkânlar elverdiği nispette hükümranlık alanını genişletir. Elindeki gücü paylaşmaz, çıkarına uygun görmediği zaman devretmez, sınırlanmasına razı olmaz. Ta ki mecbur olana kadar. Diktatörlük ancak kendi dışında bir engelle karşılaştığı zaman yavaşlar veya durur. Siyasetin doğası da budur, bu doğal şartlarda ahlakî ölçülerle bariyerler kuramazsınız, güç ancak güçle ve bu gücü var eden şartların değişmesi ile sınırlanır, adam edilir. Dışarıya bakıp, önce genel şartları, sonra önünüze çıkan fırsatları gözden geçirecek, elinizde kalanları kullanıp keyfîliğe ve hukuksuzluğa engel olacaksınız. Sandık, parlamento çoğunluğunu ve iktidarı belirliyor. Anayasamızda, kanunlarımızda katılımcı-çoğulcu demokrasiyi mümkün kılan bir yığın sivil-legal araç var. Bu araçları kullanıp otokrasinin ahtapot gibi her yere uzanmasına ve egemen olmasına dur diyeceksiniz. Kendi hakkınızı ve hukukunuzu koruyacaksınız.
Bu ülkenin tarihî, ekonomik, siyasî ve sosyal toprağı mütekâmil ve kendine yeten bir otokrasiyi yeşertmeye ve yaşatmaya elverişli değil. Firavunlar Nil'in kenarında toplanmış insanların kullandığı suyu tekellerine alarak tanrılık iddiasında bulundular. Doğalgazı, petrolü olmayan diktatörlüklerin yaşayabilmesi için Kuzey Kore gibi, çok özgün şartların bir araya gelmesi lâzım. Türkiye'de tarihî olarak çok güçlü ve sağlam bir devlet-toplum mutabakatı var. Demokrasi tecrübemiz de, geleneklerimiz de çok sağlam. Tersine otokrasiyi yaşatabilmek için fırtınalı denizde sörf yapma veya zaptedilmez bir boğanın üstünde kalma becerisi gerekiyor. Bütün sorunların anası olan Kürt sorununa demokrasi olmadan nasıl kalıcı bir çözüm bulabilirsiniz? Demokrasi aynı zamanda saygı duyduğu halk iradesinin, kederde ve tasada millet olarak tecelli etmesine imkân tanır. Tek kişinin iradesini, koca milletin yerine nasıl koyabilirsiniz. Keyfî bir yönetimle, çiğnediğiniz teşebbüs hürriyeti ve sermaye güvencesi ile küresel ekonomik çemberin içinde nasıl kalacaksınız? İpek-Koza Holding'in, sonrasında Kaynak Holding'in başına gelenler, Aydın Doğan'ın baskı altına alınması hukuk kurallarının teminatı altında ekonominin güven ihtiyacını karşılayan altın yumurtlayan tavuğun kesilmesi demek. Size güvenip kim üretir, kim yatırım yapar, kim istihdam yaratır?
Temel hak ve özgürlüklere, teşebbüs ve sermaye güvenliğine riayet etmeyen bir ülkenin uluslararası alanda itibarı ve caydırıcılığı kalır mı? Kendisinden istenen tavize "bana oy veren halk ne der?" cevabı veremeyen bir diktatörün, pazarlık masasında ne gücü olabilir?
Kurtuluş Tayiz "Diktatör mü, dünya lideri mi?" diye soruyor ve G-20'de Erdoğan ile görüşmek için kuyruğa girenlerle cevabı veriyor. Anayasal olarak dünyada parlamenter demokrasiler arasında yer alan bir ülkede icrayı temsil eden başbakanın ortalıkta görünmediği bir uluslararası toplantıda, size dünyaliderleri ne gözle bakmış olabilir?
Muktedirin gücünün sınırı anayasal olarak henüz, kısa bir süre sonra Abdullah Gül'ün, Bülent Arınç'ın yanına atılacak Davutoğlu'nun elinde. Fiilî güç ise hâlâ bizim, yani halkın elinde.Partilerin temsilî demokrasisi II. Dünya Savaşı öncesinde kaldı. Katılım kanalları geniş bir sosyal medya ağıyla hâlâ elimizin altında duruyor. Üstelik diktatör arayanların ne yangın çıkartacak gazı, petrolü ne de söndürecek suyu var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025