Mümtazer TÜRKÖNE
Hakim ve savcıların dörtte birine yer değiştirten kapsamlı kararname, yargı erkinin yürütmenin uzantısı haline gelmesinin açık delili oldu. İktidarın çıkarına uygun soruşturma yürüten savcılar, karar veren hakimler taltif edilmiş; tersini yapanlar ise tenzil-i rütbeye maruz kalmış. Cumhuriyet Gazetesi’nin “Dokunan yandı; eğilen kazandı” manşeti, verdiği somut örneklerle bunu belgeliyor. Tersinden bakarak Sabah Gazetesi’nin bu kararnameyi güç gösterine dönüştüren başlığı da tereddüde mahal bırakmıyor. Yargı bağımsızlığı mı? Bu kararnamenin muhatabı savcı ve hakim nasıl bağımsız olsun?
Yargı bu durumdayken, maaşını kamu kaynaklarından alan ve kamu gücü kullanan yetkili ve etkili şahısların halini, silsile-i meratip halinde gözünüzün önüne getirin. Devlet kurumlarının, bu kurumların kadrolarının yetki ve ayrıcalıklarının nasıl partileştiğini hatta tek kişiye hizmet prensibine göre nasıl tevcih edildiğini varın siz hesaplayın.
O kadar haksızlık, açık zulüm, içerde ve dışarda o kadar hata, yanlış karar, yolsuzluk şaibesi; “Peki bu iktidar nasıl ayakta duruyor?” sorusunun cevabını da işte bu hesaptan çıkarmanız gerekiyor. İktidar tekeli güç, taltif ve zenginlik dağıtıyor; bu dağıtıma avucunu açanlar, görevi ve unvanı ne olursa olsun ‘iktidarın adamı’ rütbesini edinerek işe koyuluyor. Ortaya bir devr-i daim makinesi çıkıyor, iktidarın adamlarının enerjisi ve çabası ile devre tamamlanıyor ve iktidar, ayakta durmaya devam ediyor.
Machiavelli’nin, beş asrı aşan tespitini, bu devr-i daim makinesinin işleme prensibi olarak alabilirsiniz. Diyor ki, “Bir Avrupa devletini ele geçirmek kolaydır, ama orada kalmak ve yönetmek çok zordur; Türk imparatorluğunu ise ele geçirmek çok zordur, ama bir kere ele geçirdikten sonra yönetmesi çok kolaydır.” Türkiye’de devlet gücünü ele geçirmek çok zor, ama bir kere ele geçirdikten sonra yönetmesi çok kolay değil mi? Peki sebebi? Sebebi, her dönemde hazır bekleyen ‘iktidarın adamları’nın katkılarında bulabilirsiniz.
Yasaların çizdiği sınırlar içinde vicdanına göre karar vermek yerine, iktidardan gelen işarete veya durumdan vazife çıkarıp hoşa gideceğini düşündüğü istikamette karar veren savcı ve hakimler kimler? 28 Şubat’ta Genelkurmay’da bir albayın verdiği ‘irtica brifingi’ne erkenden gelip en ön sıraya oturan ve avuçları patlayana kadar ayakta alkışlayanlar değil mi? Bugün haksızlıklara ‘kararname korkusu’ ile sesini çıkaramayanlar ise arka sırada oturup, ön sıralar kalkınca mecburen ayakta alkışlayanlarla aynı kişiler.
İktidar seçkinleri, AK Parti’nin birlikte yola çıktığı üç şene öncesine kadar etkili olan kadrolar değil, ‘iktidarın adamı’ olarak devşirilmiş profesyoneller. Dün gazetemizdeki “Pelikan ekibinden ikinci hamle” haberini bu gözle okumayı deneyin. Bir ‘profesyonel’, geçmiş hataların günah keçisi gibi yüklendiği Davutoğlu’na ve tasfiye edilen ekibine: “İktidarla vedalaşın ve susun” tehdidinde bulunuyor. Gördüğünüz gibi mesele sadece iktidar ve kimin bu iktidarın ‘adamı’ olduğu tartışması.
Sorun şurada: ‘İktidarın adamları’nın bağlılığı, devr-i daim makinesinin işlemesine bağlı. Bir yerden çomak sokuluyor ve saadet zinciri kopuyor. 17/25 Aralık patladığında ‘olağanüstü durum’ ilan edip iktidarı ‘kanının son damlasına kadar’ savunan ‘organik ekip’ bugün tasfiye edilmiş ve yerini devşirme-profesyonellere kaptırmış vaziyette. Aynı dosya New York’ta patlarken, bu profesyoneller neyi nasıl savunacak? Elbette kendilerini garanti altına almak, ‘paçayı sıyırmak’ dışında çabaları olmayacak. Araba devrildiği zaman, iktidarı ilk suçlayanlar ve biriktirdikleri dosyaları teslim edenler, hatta yargıç kürsüsünde oturanlar onlar olacak.
Tecrübeli politikacı Baykal “İktidarda kırılmalar olacak” kehanetinde bulunurken, herhalde artık dönmeyen bu çarkları ve ‘iktidarın adamları’nı kastediyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025