Murat AKSOY
Geçen hafta önce Yılmaz Esmer'in 'Değerler Araştırması 2012', sonra da Açık Toplum Vakfı ve Boğaziçi Üniversite'nin ilki 2006'da yapılan 'Türkiye'de Muhafazakârlık: Aile, Cinsellik, Din' araştırması yayınlandı. İkinci araştırma, çalışmayı yürüten Boğaziçi Üniversitesi'nden Hakan Yılmaz tarafından bir grup basın mensubuna sunuldu.
Araştırmayı yürüten Yılmaz'ın rapora ilişkin olarak yaptığı ilk tespit; 'Araştırmanın en temel bulgusunun gerek siyasal, gerekse de özel hayata ilişkin muhafazakârlık tutumlarında uç noktalardan ortalara doğru bir toplaşma eğilimi ortaya çıkması olduğu' şeklindeydi. Yılmaz, ikinci olarak araştırmada öne çıkan bulgunun bireyselleşme olduğunu söyledi.
Gerek Yılmaz'ın yaptığı, gerekse Esmer'in yaptıkları araştırmalara baktığımızda her ikisinin en büyük ortak keseninin, toplumda (Esmer'in araştırmasında 20, Yılmaz'ın araştırmasında 6 yılda) muhafazakârlığın sanılanın aksine artmadığı ve aşırılılıklardan merkeze doğru yoğunlaşma olduğudur. Mesela Yılmaz'ın araştırmasında, kendini merkezde tanımlayanlar yüzde 39,5'den 49,9'a çıkarak 10,4 puanlık artış göstermiş.
ÖZGÜRLÜK ARAYIŞI
Açık Toplum Vakfı ve Boğaziçi Üniversite'nin ilki 2006'da yapılan 'Türkiye'de Muhafazakârlık: Aile, Cinsellik, Din' araştırmasındaki bazı değerleri analiz ettiğimizde Türkiye'de yaşanan değişimi de izleme imkanı yakalıyoruz.
Araştırmada 'muhafaza edilmesi gereken en önemli siyasal değer' olarak 'dayanışma, eşitlik, özgürlük' tercihleri arasında 'dayanışma'da azalma olurken 'özgürlük'te 5 puanlık artış olmuş. Bu artış muhafazakârlığın aynı zamanda 'bireyselleşme' arayışında olduğunu gösteriyor.
Aynı araştırmada dindarlık düzeyinde yıllar içinde bir azalma olduğu tespit edilmekte. 'Kendini dindar tanımlamayanlar'ın oranı 2006'da yüzde 7,5 iken 2012'de yüzde 8,6'ya çıkmış. 'Tamamen dindar olarak tanımlayanlar' ise yüzde 49'dan yüzde 48,3'e düşmüş.
Namaz ve oruç gibi temel ibadetlerin yerine getirilmesinde bir gevşeme meydana gelmiş. Mesela 'Ramazan ayı boyunca ve dini günlerde oruç tutanların' oranı yüzde 18,7'den 10,2'ye düşmüş. 'Ramazan boyunca oruç tutanların' oranı da; yüzde 60,4'ten yüzde 53,1'e düşmüş. 'Hiç tutmayanlar' ise yüzde 6,4'den 12,3'e yükselmiş.
Araştırmada öne çıkan bir sonuç ise toplumun haklarına daha çok sahip çıktığıdır. Mesela toplantı ve gösterişi yürüyüşü yapma hakkı konusunda 'Bu hak tamamen kısıtlanabilir' diyenler 2006'da yüzde 27 iken, 2012'de yüzde 14'e düşmüş.
Dernek ve sendika kurma hakkı konusunda 'Bu hak tamamen kısıtlanabilir' diyenler 2006'da yüzde 17, 2012'de yüzde 9'a düşmüş.
Medyanın özgürce yayın yapması ve sansür edilmemesi konusunda 'Bu hak tamamen kısıtlanabilir' diyenler 2006'da yüzde 20, 2012'de yüzde 16'ya düşmüş.
Bu sonuçların ortak okunması durumunda Türkiye'de muhafazakârlığın, hayatın her alanında modernleşmekte olduğunu gösteriyor. Tabii bu sürecin önemli bir parçası da değer olarak özgürlüğe sahip çıkılmasıdır. Ki, bu sekülerleşme arayışıdır. Bu doğal bir sonuçtur. Çünkü bu dönüşümün ana ekseni seküler bir uğraş olan siyasetten geçmektedir. Toplum seküler bir süreç içinden yeni bir muhafazakârlık inşa ediyor.
MUHAFAZAKÂRLIK KAMUSALLAŞIYOR
Bu iki sonucu birlikte okuduğumuzda Türkiye, Nilüfer Göle'nin yıllar önce ifade ettiği 'Batı dışı modernlik'in bir örneği olarak odağında muhafazakârlığın olduğu yeni bir modernleşme yaşıyor.
Geçen hafta AK Parti'nin 10 yıllık iktidar döneminde Türkiye'deki toplumsal değişimi konuştuğumuz siyaset bilimci Hasan Bülent Kahraman, içinde olduğumuz süreci 'muhafazakâr modernleşme' olarak tanımlamıştır. Yine Kahraman, 'Biz kabul etsek de, etmesek de; beğensek de, beğenmesek de Türkiye ertelenmiş ama yaşaması gereken bir toplumsal gerçeği yaşıyor. Bu dönemi 1920'lerde 1930'larda yaşamış ve atlatmış olabilirdik' dedikten sonra içinde olan sürecin adını; 'Amerikalaşma' olarak koymuştu. Amerikalaşmayı da; 'Modernlikle-muhafazakârlığın bir arada yaşayabildiğini, çelişmediğini gösteren en önemli örnek Amerika'dır. Amerika hem modern hem muhafazakâr hem de sekülerdir. Türkiye büyük bir hızla oraya doğru gitmektedir. Yani bu üç unsurun bir arada olduğu, birbiriyle çelişmediği bir toplumsal model' olarak tanımlamıştı.
Genel kanaat 10 yıllık AK Parti dönemi 'Türkiye'de muhafazakârlaşmanın arttığı' yönündedir. Oysa araştırmalar bunu doğrulamamaktadır. Artış gibi görünen muhafazakârlaşma değil, muhafazakâr görünürlüğün kamusal alanda artmasıdır. Kamusal alana çıkma sekülerleşmenin kendisidir. Bu açıdan sekülerleşme, normalleşmeye katkıdır.
Bu süreçte önemli olan, muhafazakârlığın artıp azalması değil, muhafazakârların siyaseten yerelden merkeze farklılıklarla bir arada yaşama kanallarını açık tutmasıdır.
Yani muhafazakârların demokratlaşmasıdır.
Tartışmanın esası budur.
http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/MuratAksoy/muhafazak%C3%A2rlik-hem-modern-hem-sekuler/34405
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018