Murat Sevinç
Hatırlarsınız, hastanede Kürtçe konuştuğu için saldırıya uğrayan yaşlıca bir erkek vardı. İşte o saldırıya ilişkin dosya kapatılmış. Sürpriz değil kuşkusuz. Yine hatırlarsınız, daha geçen hafta gencecik bir muavin Kürtçe konuştuğu için bıçaklandı ve yaşamını yitirdi. Başka vakalar da vardır, duymadığım, haberdar olmadığım…
Son zamanlarda, iktidarın uygulamalarına yönelik eleştirilerin anlamı kalmadığı gerekçesiyle, muhaliflerin tavrı ve belli aralıklarla ‘Kürt sorunu’ üzerine yazmayı tercih ediyorum. Kürt sorununun, en vahim koşullarda dahi farklı açılarıyla gündemde tutulması gerektiğini düşündüğüm için.
Bir de, AKP’yi AKP yapanın, muhalefet partileri ve bir kesim muhalif yurttaş olduğu yönündeki kanaatim nedeniyle. Bakın, muhatap olduğu insan kumaşını çok iyi bilen iktidar, tek hamleyle Sözcü okuru ile Akit okurunu nasıl sarmaş dolaş yapıverdi! Nüfusun kahir ekseriyetinin algı ve davranışları 12 yaşındaki bir ergen düzeyinde şu aralar!
Okuduğunuz satırlar bu konulara zaten hâkim olan kesimi ya da bilinçli ırkçıları ve şiddet yanlılarını hedeflemiyor. Derdim, ortalama bir hayat süren ve olup bitenden rahatsız, öyle ırkçı-faşist filan olmayan ancak bazen o sınırlara varan sözler sarf edebilenlere bir şeyler anlatabilmek. Bir kişinin dahi kafası karışsa yeter! Büyük hedefler koyup iri laflar etmenin âlemi yok.
‘Bilinçsizce ırkçılık yapan’ gibi ifadeler genellikle pek benimsenmez. Hele ki böyle sert zamanlarda. Daha keskin, daha köşeli düşünce ve cümleler aranıyor. Bir yanıyla anlaşılabilir belki, fakat kimseye faydası yok! Çünkü özellikle eğitim sistemi bizim gibi olan ülkelerde, yurttaş davranışlarının tümünde ‘şuur’ aramak, takdir edersiniz ki mümkün ve doğru değil. Türkiye’de çoğu yurttaş, ifadelerinin gerçek anlamını düşünmeden ya da bilmeden konuşur. Tercih ettiği sözcüklerin hangi kavrama karşılık geldiğini söylemeye kalktığınızda ise tepki gösterir.
Örneğin, geçen yıl ırkçılığın ne menem bir şey olduğunu anlatmaya çalıştığım sert ve kısa bir yazı kaleme almıştım Diken’de. Yazının başlığı, ‘Hiç düşündün mü, neden sen çocuk yaparken Kürtler çoğalır?’ idi. Kuşkusuz hem başlık, hem de metinde tercih ettiğim bazı sözcükler, bu tür ifadeleri günlük yaşamlarının ve dillerinin parçası haline getirenleri rahatsız etmek içindi. Nitekim yazı hedefine ulaştı ve rahatsız edebildi!
Yayınlanmasının ardından sağdan soldan işittiğim dedikodular, çeşitli sosyal medya ve e-posta gruplarına dahil olan tanışlarımın aktardıkları, hiç şaşırtmadı. İtiraf etmeliyim, tepki gösterenlerin sayısı azdı ve o az sayıdaki kızgın yurttaş, karşı argüman ileri sürdükleri ya da sürebildikleri için değil, durup dururken ırkçılık uyarısıyla karşılaştıkları için çileden çıkmışlardı.
Çünkü günlük yaşamlarında “Kürtler çok ürüyor” ya da “Kürtler Bodrum’a doluştu, her yere doldular”, tespitlerini yaparken, bunların ‘ırkçı’ söylemler olabileceği ihtimalini hiç düşünmemişlerdi. Yaşadıkları rahatsızlığı anlamak mümkün kuşkusuz. Zira söz konusu ‘zümre’ ırkçılığın, faşistliğin fena bir şey olduğunu biliyor. Fakat ırkçılık adı verilen ideolojinin (hastalık değil!) yalnızca Alman’a ya da İngiliz’e özgü olabileceğine inanmak istiyor!
Her tabakaya mensup ortalama Türkiye milliyetçisi, Batı’nın sağcısından, milliyetçisinden, ırkçısından nefret eder. Haklı olarak. Çünkü o batılı ırkçı, karşısındakini ‘kara kafalı’ sıfatıyla adlandırır. Kendi ülkesine ‘doluşan’ ve ‘üreyen’ yabancılardan, mesela Türklerden rahatsızdır. Ekonomik ve toplumsal sorunlarının kaynağının, o ‘doluşanlar’ olduğuna inanır ve herkesi buna ikna etmeye çalışır. Malumunuz, yurt dışında yaşayıp çalışan – özellikle – muhafazakâr Türkiye yurttaşı, yaşadığı batı ülkesinin solcusuna, demokratına oy verir, çünkü hakları o parti ve kurumlar tarafından korunur!
Fakat, yabancının milliyetçiliğinden, sağcılığından, ırkçılığından haklı olarak rahatsız olan Türkiye yurttaşı, kendi milliyetçiliğine ve zaman zaman ırkçı söylemine hayranlık duyar. Milliyetçiliğini (kuşkusuz her milliyetçi ırkçı filan değildir) ‘hak’ görür. Milliyetçiliğin bir etnik gruba ya da ulusa, ‘doğumla’ bahşedilen armağan olduğunu düşündüğü için muhtemelen!
İşte bu yüzden, ırkçı söylemi hiç de farkında olmadan kullanan insanlar, zaman zaman tepki gösterseler de dinlemeye açık. Deneyimle sabittir! Bilinçli ve bilinçsiz ayrımını bu nedenle yapıyorum. Kişisel olarak, dinlemeyi talep eden herkesle iletişim kurmaktan yanayım ve bu nedenle internette sıklıkla tanık olduğum ‘vay faşist’ furyalarını zırva, tehlikeli buluyorum.
Faşistler elbette mevcut ve müzakere değil, mücadele edilmesi gereken insanlar. Fakat faşist ve faşizm, her çatık kaşlıya faşist diyen birinci sınıf sosyal bilimler öğrencisi pervasızlığında bu denli düşünmeden kullanıldığında, artık bir şey anlatmak ve konuşmak imkansız hale geliyor.
Türkiye ortalama ahalisinin, devletin kuruluş aşamasında benimsenmiş ‘Sunni-Türk’ yurttaş ideolojisiyle donatılmış bir eğitimden geçtiği sır değil. Kabul edelim, hiç kimse ‘düşünmesin’, hatta düşünme yetisi olduğunu dahi ‘fark etmesin’ istenir memleket tornasında. Sünni-Türk idealinin de büyük ölçüde başarıldığını kabul etmek gerekir. Hal böyleyken, iktidarın ‘din’ yetmediğinde ‘milliyetçiliğe’ başvurması ve toplumsal desteği bu şekilde sağlaması anlaşılabilir.
Bu konuların her birine, çeşitli tarihsel ve güncel örneklerle sonraki yazılarda değinmeye çalışacağım.
Başlık, tahmin edilebileceği gibi ‘anadil’ konusuyla ilgili. Bir hak olan ‘anadil’ ile.
Sevr’e karşı verilen Kurtuluş Savaşı’nda Türkler ile (muhtelif gerekçelerle) ittifak yapan ve 1923 sonuna dek ‘kurucuların’ iltifatına mazhar olan Kürtler, 1924 Anayasası ile işlerin değiştiğini anlıyor. İsyanlar, yasaklar da asıl olarak bu tarihten sonra başlar. Dil konusundaki en büyük engel, Şeyh Said isyanı patlak verince Eylül 1925’te kabul edilen Şark Islahat Planı’nın 14’üncü maddesiydi. Düzenleme, belli yörelerde Türkçe’den başka dil kullananlara yönelik cezalar içeriyordu. 1928’de de malum, ‘Vatandaş, Türkçe konuş’ kampanyası başladı. Konuya dair Ayşe Hür’ün yıllar önce Radikal’de yayınladığı hayli bilgilendirici bir yazıyı buraya bırakıyorum.
Cumhuriyet rejimi, ulus devlet modelini; idari yapıda üniterlik, yurttaşlıkta Sünni-Türklük, ekonomide batı kapitalizmiyle uyumlu bir milli burjuvazi yaratmak üzerine kurmayı hedefledi. Bu çerçeve dışına çıkan her kimse – bu bir din, bir mezhep, bir etnisite, bir ideoloji olabilir – baskılayıp gerekirse yok etme yolunu tercih etti. Ya da, mecbur hissetti!
İyi hoş da, yıl oldu 2019. Bir asırda her şey değişti, bazı şeyler hariç!
Muhterem okur,
‘Temel hak ve özgürlükler’ denilen alandaki her ilke, asırlar boyu verilen siyasi mücadelelerin, savaşların sonunda elde edilebildi. Bir insan/topluluk talebinin, hukuk konusu olup ilke düzeyinde kabul edilmesi, çoğu zaman (her zaman olmayabilir!) ‘ortalamayı’ temsil eden yurttaşın az çok ‘kabullenmesiyle’, ‘rıza göstermesiyle’ mümkün. Önce siyasal ve toplumsal mücadele verilir, ardından o mücadelenin sonuçları anayasa ve yasa metinlerine nakşedilir. Bu mücadelede ‘egemen sınıf’ taraflardan en güçlüsü ve belirleyicisi olmakla birlikte, tek başına değildir.
Sizler kendinizi bir başınıza, çaresiz ve son derece güçsüz hissediyor olabilirsiniz. Okuduğunuz satırların yazarı gibi. Elinizden hiç bir şey gelmiyor olabilir. Ancak emin olun, karşı çıkmak, kabullenmemek, bir başkasının hakkına tecavüz edilmesini hiç olmazsa rahatsız edici bulmak, bunu çevrenizle paylaşmak dahi, önemli bir ilerleme olacak.
Bu yazının naçizane önerisi, her şeyi adınca anmak, doğru dillendirmek olsun:
Bir insanın annesinin dilinde konuşmasına, annesinin dilini kullanmak istemesine karşı çıkmak… Bir insanın, benim sahip olduğum bir hak ve özgürlüğe sahip olmasına tahammül edememek…
Ahlaksızlıktır.
Ahlaksızlık, makbul bir insan niteliği değildir.
Çok önemli bir okuma önerisi: Değerli meslektaşlarım Ertuğrul Uzun ve Kasım Akbaş, çok büyük bir sevap işleyerek, ‘hukuki pozitivizm nedir, ne değildir’ üzerine nefis bir yazı kaleme aldı. Özellikle bütün hukukçular ve hukuk öğrencileri, işlerini güçlerini bırakıp lütfen bu yazıyı okusun. Lütfen.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
24.07.2025
7.07.2025
4.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025