Murat Sevinç
Biz neyiz?
Ben ve şu anda yazıyı okumakta olan sizler?
İnsanız. Bu sıfatı biz elde etmedik. İstemimiz dışında, bir kadının karnına düştüğümüz andan itibaren, artık insandık. Yeryüzünün her noktasında. Sınır ve vize mefhumları yok, insan türü için.
Biz kimiz? Ben ve şu anda yazıyı okumakta olan sizler? Yanıtın, resmi ve olmayan yönleri var.
Öncelikle yurttaşız. Bir devletin uyruğu konumundayız. Bizler, anamızın karnına hangi ülke sınırları dahilinde düşeceğimizi seçmedik. Ben İstanbul Fatih’te düşmüşüm. Suriye’de, Norveç’te, Senegal’de de düşebilirdim. Seçmediğim bir toprağa aitim. O toprağın sınırları içinde ‘diğerleriyle’ birlikte yaşamak için kabul edildiği söylenen hukuk kurallarına uymak zorundayım. Anayasa’da ‘Türk’ olarak adlandırılıyorum. Nüfus cüzdanımda ‘Türkiye Cumhuriyeti’ yazıyor. Seçmedim. Seçmediğimden ne şikâyetçi oldum ne böbürlendim.
Haklarım ve ödevlerim var. Ama önce haklarım. Anayasal-yasal haklarım. O haklar beni devlete karşı korumayı amaçlıyor. Eğer haklarım ihlal edilirse, uymak zorunda olduğum anayasaya göre ihlal edenlere karşı çıkma ‘hakkım’ var. Keza, bir diğerinin hakkını da savunmalıyım, çünkü herhangi birinin hakkının çiğnenmesi, genel anlamda benim hakkımın da yok sayılması anlamına geliyor. Yok sayılan hak, yok sayıldığı andan itibaren, benim için de yok.
Bizim cinsiyetimiz ne? Benim ve şu anda yazıyı okumakta olan sizlerin?
Erkeğim. Marifet değil. Olmak için bir çaba, emek harcamadım. Haliyle, gurur duyacağım vasıf olmamalı. Anamın karnına böyle düşmüşüm. Kadın ya da eşcinsel de olabilirdim. Seçmediğim, emek harcamadığım hiçbir şey için sevinmeyecek ve efkarlanmayacak ölçüde şuur sahibiyim. Doğumumdan itibaren tüm kişisel ve toplumsal ilişkilerimi, aynı zamanda bir ‘erkek’ olarak yaşadım. Bana o kimliğimle davranıldı ve benim o kimlikle davranmam gerektiği belletildi.
Bir cinsiyetin mensubu olarak, seçtiğim ve seçemediklerim, yıllar içinde bildiklerim ve bilmediklerimle ilintiliydi. Bana öğretilenler ve öğretilmeyenlerle. İçinde bulunduğum ve uzun süre seçme şansımın olmadığı bir toplumsallıkla. Okulla, aileyle, arkadaşlık ilişkileriyle… Görebildiklerim ve öğrenebildiklerim kadar, oldum. Benim görebildiklerim ve öğrenebildiklerimden daha fazlasıyla tanışanlar ve hiç tanışamayanlar ile aynı kalabalık içindeyim. Ben, ben oldum, onlar da başkası.
Nasıl bir ailede büyüdük? Ben ve şu anda yazıyı okumakta olan sizler?
Büyüdüğümüz aileleri seçmedik. Kimimizin bir ailesi de olmadı. Anamın karnına düştüğümde ailem belliydi. Seçmedim. Siz de seçmediniz. Yıllar içinde bir aileye ‘artık’ mensup olmamayı seçebilirdim, sizler gibi. Tercih ettim. Bir ailem olmasını istedim. İstemeyenler de var. Başlangıçta seçmediklerimizi, sonradan ‘seçimlik’ hale getirebiliriz kuşkusuz. İnanç gibi, örneğin.
Bizim inancımız ne? Var mı? Benim ve şu anda yazıyı okumakta olan sizlerin?
Din ve mezhebimi ben seçmedim. Belli bir yaşa geldiğimde, bana hangi dine ve mezhebe ait olduğum söylendi. O dinin ve mezhebin kuralları öğretildi. En doğrusunun o din ve mezhep olduğu. Muhtemelen çoğunuz bunu yaşadınız. Okuyup öğrendikçe, bir seçme şansımın olduğunu gördüm. İnanmayı tercih ettim. Bunun ne kadarı tercihti, ne kadarı iliklerime işleyen her ne varsa o, bilmiyorum. Seçtiğimizi düşündüğümüz niteliklerimiz ve sıfatlarımız da, eninde sonunda bize sunulanların toplamından ibaret. Seçmediğim inancımla ne gurur duydum, ne hayıflandım. Mensup olduğumuz inançlar ya da tercih ettiğimiz inançsızlık, gurur duyulacak ya da dertlenecek bir vasfımız olmadığı için. Ve, aslına bakılırsa, bizden başka hiç kimseyi ilgilendirmediği için.
Ne iş yapıyorum? Ben ve şu anda yazıyı okumakta olan sizler?
Amatör köşe yazarıyım. İşimi seçtim. Sizler de bir iş yapıyorsunuz. İşleriniz ve meslekleriniz var. Seçtiğiniz ve bazen de seçemediğiniz. Her ikisi de sizleri bazen mutlu ediyor, bazen mutsuzluğa sürüklüyor. Çoğunuzun bir mesleği yok aslında. Benim gibi. Ülke sınırları dışına çıkınca hiçbir işe yaramayan insanlarız. Siyasetçiler gibi, bürokratlar gibi, köşe yazarları gibi, o pek havalı ve manasız bakışlı takım elbiseliler gibi. Eğer hekimseniz, marangozsanız, duvar ustasıysanız, elektrikçiyseniz, iş değişir tabii. O zaman dünyanın her yerinde değerlisiniz demektir.
Arkadaşım, eşim dostum var mı? Benim ve şu anda yazıyı okumakta olan sizlerin?
Var. Tümünü seçtim üstelik. Onlar da beni seçti. Başka hiçbir şey için söyleyemeyeceğim bir gerçeklik bu. Sizin de var tabii.
İdeolojim var mı? Benim ve şu anda yazıyı okumakta olan sizlerin?
Bir tavuk olmadığıma göre var kuşkusuz. Seçtiklerimiz ve seçemediklerimiz kadarız. Elimizde olan ve olmayanların toplamı. İdeolojimizi belirleyen de, o toplam işte. Öncelikle okuduklarımız, öğrendiklerimiz, tanık olduklarımız. Sınıfsal aidiyetimiz. Dahil olunan sınıf ve tabakalar, başlı başına bir bilgilenme ve bilinç kaynağı. Dahil olan bunu bilese de bilmese de. Ben az çok bilenlerdenim. Bu yüzdendir ki, kendi memleketimin sömürgenini değil, bir başka memleketin sömürülenini kendime yakın ve yandaş görüyorum. Müttefikim sömürülen İngiliz ya da Avusturya emekçisi, Türkiye’nin ihaleci sahtekar sermayedarı değil.
Peki kültür? Kültürel eğilimlerim, tercihlerim var mı? Benim ve şu anda yazıyı okumakta olan sizlerin?
Olmaz olur mu, elbette var. Fakat ne kadarı tercih, ne kadarı öğretildi; her halde en karmaşık konulardan biri bu. Güldüğüm ya da hüzünlendiğim bir şeye, bir diğerinin hiç gülmemesi ve hüzünlenmemesi! Ardından, birbirinin dilinden hiç anlamayanların, belli konularda aynı telden çalmaları ve örneğin aynı komplo teorilerine meyletmeleri… İçinden çıkmak kolay değil doğrusu.
Evet seçtiklerimiz ve seçmediklerimizin toplamıyız ve bir arada yaşıyoruz. Milyonlarca çok benzer ve hiç benzemez insan. Bir arada yaşamayı seçmedik. Buna mukabil seçtiklerimiz ve seçebileceklerimiz var. Bir de seçmek ‘zorunda’ kaldıklarımız!
Cinsiyetimizi, dinimizi, mezhebimizi, boyumuzu, posumuzu, ailelerimizi, büyüdüğümüz koşulları, etnik kökenimizi, anadilimizi seçmedik. Bunlar, ne hayıflanacak ne onur duyulacak niteliklerimiz.
Ayrımcılık; cinsiyeti, dini, mezhebi, boyun posu, aileyi, büyüdüğümüz koşulları, etnik kökeni, anadili vb. birer ‘üstünlük’ olarak algılamanın sonucu. Eşitsiz ilişkilerin çok önemli bir nedeni, söz konusu düşünce biçimi.
Bir adım ötesi; baskı, yok sayma ve faşizm. Farklı olanı yok etme eğilimi.
Seçmediklerimizin hesabı sorulamaz hiç birimizden. Oysa faşizm ve kendinden başka herkesi ve her şeyi yok etme potansiyeline sahip faşist itlik ise, tercih edilendir. Seçilen. Faşistlik bir tercih. İtlik bir tercih.
Eğer eşit yurttaşlık bir değerse, o değeri benimseyen her bir yurttaş, insan ve yurttaş olduğu için faşizme karşı çıkmalı. Faşist itlerin, Alevi kapısına attığı çarpıyı, anadilinde konuşan bir insana saldırısını, memleketi yaşanmaz hale getiren ahlaksız zorbalıklarını görmezden gelmemeli. Eğer bir yurttaş ve eğer tercihleri olan bir insansak.
Bir Alevi’nin kapısına atılan çarpı, bir Sünni’nin kapısına atılmıştır. Bir Ermeni’ye edilen küfür, bir Türk’e edilmiştir. Bir Kürdün anadiline saldırı, Türk’ün Türkçesine sövgüdür.
Faşizm, çoklukla seçmediklerimiz üzerinden ayrıştırır, tercihimiz olmayana saldırır. Faşist itlerle mücadelenin, demokrasilerde yurttaşın başlıca görevlerinden olduğu hatırda tutulmalı. Farklı olanla birlikte insanca yaşam mümkün, faşistlerle, değil.
Okuma önerisi: Dersim 1938 ile ilgili Zeynep Türkyılmaz’ın bu yazısını, mutlaka okumanızı öneririm.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
24.07.2025
7.07.2025
4.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025