Mustafa ARMAGAN
IŞİD’in Süleyman Şah Türbesi’ne saldıracağı endişesi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Özel’in Türk Mezarı’nı bekleyen birliğimize ‘Yanınızdayız’ mesajıyla yeni bir boyut kazandı.
Böylece Türkiye, cirmi küçük de olsa halen yurtdışındaki bu tek toprağımızı korumanın bizim için ne denli hayati bir mesele olduğunu dünyaya duyurmuş oldu. Ümit ve temennimiz hem Türk Mezarı’nın hem de orayı bekleyen Mehmetçiklerimizin bu belalı süreci kazasız belasız atlatmaları.
Farkında değiliz belki ama şu sıralar gündemimizi işgal eden Süleyman Şah Türbesi hassasiyeti bize bir şeyi daha ayan ediyor: Milli Mücadele’nin ruhunda aslında Osmanlı’yı ve Osmanlı saltanatının şanını kurtarmak yatıyordu. Sonradan sislense de bu ruh yaklaşık 1922 Kasım’ında İsmet Paşa’nın Lozan’a gidişine kadar ayaktaydı. Nitekim trende bir Müslüman Hindli gazeteci ‘Hilafet meselesinde tavrınız ne olacak?’ diye sorunca İsmet Paşa’nın cevabı ‘Halife için kanımızın son damlasına kadar savaşırız.’ olmuştu. Tabii sonra bu sözün üzerine fıçıyla soğuk su içildi ama olsun, bizim için o kopuş noktasında bu sözün söylenmiş olması önemlidir ve tarih muhasebemizde Lozan’ı oturtacağımız yeri tayinde çok önemli bir ipucu uzatmaktadır.
Düşünün, Sakarya muzafferiyetinden sonra, 20 Ekim 1921 gibi tarihte Fransızlarla bir İtilafname (hadi ‘geçici antlaşma’ diyelim; ah bu dil yaramız, kanaması bitmiyor!) imzalıyorsunuz. Suriye sınırının geçici olarak belirlendiği İtilafname’nin 9. maddesiyle Osmanlı hanedan ve devletinin kurucusu Osman Gazi’nin dedesinin Suriye topraklarındaki türbesine özel bir madde düzenleterek sahipleniyor ve Fransızlara bırakmıyorsunuz. Yalnız bu bile aslında Milli Mücadele’nin Ekim 1921 gibi bir tarihte hâlâ Osmanlılık ruhuna sarıldığını ispatlayan bir hadisedir.
Adım gibi eminim: Eğer iş Lozan’a kalsaydı Süleyman Şah Türbesi heyetimizin umurunda olmazdı. Nitekim Başbakan Rauf (Orbay) Bey, Lozan’daki başmüzakerecimiz İsmet Paşa’ya daha önceki antlaşmalarda her nasılsa unutulmuş ve bir şekilde Türk toprağı olarak kalmış bulunan Romanya’daki Adakale’yi kaptırmaması için baskı yapınca ‘Her yeri kurtardık da bir o mu kaldı?’ diye dalga geçerek tamamen Türklerin oturduğu bu adayı vermekte tereddüt göstermemişti.
Garibi şu ki, Süleyman Şah Türbesi’nin 9. maddeye kimin sayesinde sokulduğunu bile bilmiyoruz. O kahraman, Fransızlarla müzakereleri yürüten Yusuf Kemal (Tengirşenk) çıkarsa şaşmam. Zaten Lozan’a normal olarak Yusuf Kemal Bey’in gitmesi gerekirdi, çünkü o tarihte Dışişleri Bakanıydı. Ancak Gazi Mustafa Kemal onu istemedi (bir Süleyman Şah Türbesi daha koparabilirdi halbuki) ve İsmet Paşa’yı tercih etti. Karabekir Paşa ‘Neden İsmet?’ diye sorunca Gazi’nin cevabı çerçeveletilip asılacak güzellikte oldu: “Sen kafanla hareket edersin, İsmet öyle değil. Benim sözümden çıkmaz!”
Biraz da Süleyman Şah Türbesi’nden söz edelim.
Süleyman Şah Türbesi’nin bizim toprağımız olmasını sağlayan Ankara İtilafnamesi’nin 9. maddesi şöyledir:
“Sülale-i Osmaniye’nin müessisi (Osmanlı hanedanının kurucusu) Sultan Osman’ın büyük pederi Süleyman Şah’ın, Caber Kalesi’nde kâin (bulunan) ve Türk Mezarı namiyle maruf merkadi (mezarı), müştemilatıyla beraber Türkiye’nin malı olarak kalacak ve Türkiye orada muhafızlar ikame ve Türk bayrağı keşide edebilecektir (çekebilecektir).”
Muhafız birliği ve türbedar...
1921 sonlarında Osmanlı hanedanına sahip çıkan TBMM hükümeti o tarihte 600 metrekarelik bu türbenin yanına bir de muhafız birliği binası yaptırmış, ayrıca bir türbedar görevlendirmiştir. İşin bir başka ilginç yanı şu ki, Türkiye Cumhuriyeti’nde tekkeler ve zaviyeler kapatılırken, türbedarlıklar da lağvedilirken bu sınır dışındaki türbemize bir türbedar tayin edilmiştir. Her ay, bir başçavuş ile bir manga erimizin nöbet değişimi sırasında o da Akçakale’ye gelmekte ve ihtiyaçlarını temin ettikten sonra yine birliğimizle beraber türbesinin başına dönmektedir.
Yalnız 1921 Anlaşması’na göre Caber Kalesi, Halep vilayetine bağlı olup Rakka-Bais yolu üzerinde, Rakka’nın 50 km batısında, Hz. Ali ile Muaviye arasında 657 yılında cereyan eden savaştan hatırladığımız Sıffin’in karşısında, Halep’in de 110 km doğusundaydı. Lakin ilk Arapça kaynaklarda ismi Davsar diye geçer (halk Davsara dermiş). Evliya Çelebi’ye bakılırsa Cafer Kuşeyri yaptırmış kaleyi. Cafer’e Caber dedikleri için ismi Türkler arasında değişmiş. Evliya’ya göre “Kale dibinde ziyaretgâh-ı Süleyman Şah vardır”.
Kimilerine göre ise Caber ismi, buralara yolu düşen Türk boyu Çabarlardan gelmektedir.
Aşıkpaşazade gibi ilk Osmanlı tarihçilerinden şu hikaye yayılır: Kayı boyundan Kaya Alp’in oğlu olan Süleyman Şah Anadolu’ya gelir ve atlarıyla Fırat’ı geçerken Caber Kalesi civarında boğulup ölür ve buraya gömülür.
TarihÎ kökenini bilmiyoruz
Bu doğru mu peki? Tarihî bilgilerimiz doğru olmadığını söylüyor. Zira Osman Gazi’nin dedesinin bilinen ismi Gündüz Alp. Süleyman Şah diye bir dedesi yok. Belki diyor bazı tarihçiler, Halep civarında şehit düşen ilk Anadolu Fatihi Kutalmışoğlu Süleyman ile bir karıştırma olmuş olabilir ve Osmanlılar Ertuğrul Gazi’nin bir süre bu bölgede kalmış olmasından dolayı ikisini hafızalarında birleştirerek böyle bir ‘dede’ inşa etmiş olabilirler.
Bugün net olarak söylenebilecek şey, bu türbede Osman Gazi’nin dedesinin yatmadığı. Ancak efsanelerle karışmış vaziyetteki bu dönemde neden böyle bir Türk Mezarı inancının ve neden tam da orada doğduğu da ayrı bir merak konusu. Ateş olmayan yerden duman tütmez ama ateşin tarihî kökeni nedir? Bunu maalesef bilemiyoruz.
Ancak türbe 1973’e kadar Sultan 2. Abdülhamid sayesinde gelmiş (sonrasında bugünkü yerine taşınmış). Ertuğrul Gazi, Hayme Ana gibi ecdadına ait türbeleri restore ettiren Sultan’ın mahir eli Caber Kalesi’ne de uzanmış ve muhtemelen ve resmi tarihçisi Muallim Naci’nin Ertuğrul Gazi hakkındaki nefis şiiriyle ortak hafızaya kazınmış ve bu sayede 1921’de Fransızlarla yapılan görüşmede akla gelebilmiştir. Muallim Naci 1894 yılında şöyle anlatmış Süleyman Şah Türbesi’ni:
Zikre şayandır Fırat’ın her yeri
Ben ki bir Türküm unutmam Caber’i
Türk olan nimetşinas olmak gerek
Var yeri gitsem Mezar-ı Türk’e dek.
Bugün ateş çemberinden geçmekte olan ve gitmek ile gitmemek arasında gidip geldiğimiz Süleyman Şah Türbesi’ni görseydi kim bilir neler yazardı üstad?
NOT: Kurban bayramınızı tebrik ederim.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017