Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Paranoya sözcüğü hem kendinden ve herkesten aşırı kuşkuyu hem de kendine aşırı güveni bir madalyonun iki yüzü gibi birlikte ifade eden bir sözcük, bunun yerine Türkçe tek bir sözcük, bulayım dedim ama bulamadım.
Bizdeki milliyetçiliğin niteliğini en iyi açıklayan tanım “devlet milliyetçiliği” tanımıdır.Güçlü devlet paranoyası bu milliyetçiliğin ruh halidir. Şiddetin asli kaynağı da burasıdır.Zira Kemalist milliyetçilik ötekine karşı üstünlük duygusunu tatmin edecek güçlü kültürel ögeler bulamadığı için devlet kurma hasletini yüceltti. Ve bu kültürel köksüzlük kaçınılmaz olarak kültürel değil etnik/ırkçı bir ideolojik temel yaratarak kendi gücüne tapmaya vardı.
Sürekli iç-dış düşman masallarıyla büyüdük, emperyalizme karşı yedi düvelle savaş teranesi aslında korkuyu bastırmak için karanlıkta ıslık çalma anlamına geliyordu. Ama giderek, kuşaklar boyu ezberletilen bu efsane gerçeğin yerini aldı ve yedi düvele karşı savaşarak yaratıldığı söylenen son büyük Türk devletini koruma-kollama içgüdüsü her şeyi belirler oldu.
Devletin temel koruyucu gücü olarak görünen asker ve onun vesayetçiliği geriletildiğinde bu kez devleti “kendisinden kuşkunun” sarmış olduğunu gördük; sanki bir dış düşman ülkemizi işgal edecekmiş de bu ülkeyi kimin koruyacağı belirsiz hale gelmiş gibi vehmin sonucu olarak kendinde devleti koruma misyonu gören devlet kurumlarının kavgası patladı. MİT- Emniyet- Yargı kapışmasının derindeki anlamı bu. Başka deyişle vesayet sisteminin dayanağının askerden ibaret olmadığı ortaya çıktı, vesayetçilik bireylerden kurumlara dek siyaseti saran milliyetçi bir zihniyetti.
Artık gerçeği görelim.
Kemalist devlet milliyetçiliğini açığa çıkmaya zorlayan faktör Kürt sorunu ve Kürt hareketidir. Bu harekete eleştirilerimiz elbette var, fakat hareketin tüm yanlışlarına karşın nesnel olarak oynadığı değişimci rolü artık görelim. İsterse bu hareketi tümden Kürt milliyetçisi bir hareket olarak niteleyelim, öyle olsu, bu dediğimi değiştirmez ve hatta güçlendirir bile. Kemalist devletin asli kurucu unsuru kabul edilegelen Türk milliyetçiliği karşısında bir başka milli tepki, milliyetçilik, bir başka irade “ben de varım” dediği noktada “güçlü devletin” tırnaklarını göstermemesi mümkün değildi. Özellikle 1990’lı yıllardan günümüze gösterdi de.
Bir gerçeğin üstünden atlanıyor; soralım, eğer güvenlik politikaları esas alınarak, asker PKK’yi askerî operasyonlarla bitirmiş olsaydı acaba askerî vesayet yine de geriletilebilir miydi? Ergenekon davaları yine de açılabilir miydi? Generallerin yakasına yapışılabilir miydi? Hiç sanmıyorum, hatta bu soruyu sormak bile abes olur kanımca. Hiç kuşku yok, eğer o momentte iktidarda, askerî vesayetle boğuşmayı göze almış AK Parti olmasaydı yine bu dediklerim olamazdı. İşte bu nedenle sıklıkla yineliyorum, bana göre tarihsel kırılma noktası bu iki değişimci dinamiğin karşı karşıya gelmesi ve bu iki kutbu yakınlaştıracak, Kürt hareketi içinde, iyi Kürt- kötü Kürt tuzağına düşmeden farklılıkları da kucaklayan demokratik ve yenilikçi sol bir muhalefet dinamizminin ortaya çıkamaması oldu. İslami çevreleri de içine alan böylesi eklemleyici bir dinamiğe dünden daha çok ihtiyaç var bu gün. Çünkü:
KCK operasyonları amacına varamadı.
KCK operasyonunun ilk dalgasına iktidara yakın medya da karşıydı, çünkü bu tutuklamalar, Kürtleri kışkırtmak için Ergenekon sızıntılarının marifeti olarak yorumlanıyordu. Bu yorumlarda haklılık payı da olabilir ama sonrası farklı gelişti. İkinci büyük dalgadan sonra kamuoyu şu fikre ikna edilmek istendi: “Karşı çıkmayıp bekleyin, KCK operasyonlarıyla PKK dize getirilip masaya oturtulacak.” Bu teze oldukça geniş bir çevre ikna oldu da.
Böylece bu yılın Newruz ayına geldik. Ortalık savaş alanına döndü, bir BDP yöneticisi, Hacı Zengin öldü, Ahmet Türk polis tarafından yumruklandı, pek çok tutuklama oldu. Neden?
Çünkü devlet, KCK operasyonlarının sonuçlarını görebilmek açısından Newruz’u “güç sınaması için” bir fırsat saydı. Newruz günü yasağının sırıtan göstermelik bir gerekçeye dayandırılması bunu gösteriyordu. Sonuç ne oldu peki? KCK operasyonlarına destek için ikna olmamız istenen tez çöktü. Özellikle Diyarbakır’da yüzbinlerce Kürt, neredeyse tutuklamalarla yönetici kadrosu sıfırlanan BDP’liler barikatları yıkıp alanları doldurdular. Yani diz çökmediler.
Şimdi kritik bir karar arifesine gelindi: Devlet, soğukkanlı bakarak güvenlik konseptine dayalı KCK operasyonları ters tepti deyip müzakerelere dönmeyi mi esas alacak, yoksa operasyonlar yetmedi daha fazlası gerek mi diyecek?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012