Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Gerçek muhalefet sokağın dolayımsız muhalefetidir.
2012 1 Mayıs’ı, farklı inanç, siyaset ve ideolojileri “sokağın ideolojisinde” birleştiren yönüyle son derece önemli bir gelişmenin habercisidir bana göre. Bundan böyle yazılarımda bu konuyu yeri geldikçe açmaya çalışacağım.
Tezim şu: 2012 1 Mayıs’ı, 1977 1 Mayıs’ının tamamlanışıdır.
1977 1 Mayıs’ı solun damgasını taşıyordu, ama bu aşırı damga basma yanlışına karşın 1 Mayıs alanı emeğin ve sokağın yükselmekte olan düzen karşıtı demokratik muhalefet ruhunu yansıtıyordu. 1976-77’leri hatırlayın, toplumun her kesimi ayaktaydı. Sloganların gerisindeki talep “adalet, eşitlik, özgürlük” talebiydi. Bu talepleri özgürlükçü radikal bir demokrasi hedefinde birleştirmeye çalışmak yerine bu yükselişi sol olarak devrim beklentileri içinde sekter politikalarla harcadık. Ne var ki, vesayetçi düzenin sahipleri düzene karşı bu tehdit edici yükselişi soldan daha iyi görüyorlardı ve 12 Eylül darbesi hazırlıklarına başlamışlardı bile.
1 Mayıs 1977 katliamı toplumsal muhalefetin yükselişinin önünü kesmek ve aynı zamanda 12 Eylül’ün koşullarını hazırlamak isteyen derin devletin işidir. Kanlı 1 Mayıs, belgeleriyle, tanıklıklarıyla ve hatta o tarihte yargının kararıyla da açıktır ki dolaylı bile değil derin devletin doğrudan haince operasyonudur. Çoktandır ortaya çıkmış olan bu gerçeğin tersini düşünmek abesle iştigaldir.
Sokağın ideolojisi ne sağdır, ne sol, inananı da inanmayanı da ortak toplumsal muhalefet hedeflerinde birleştiren pratik ideolojidir. Müslüman bir ülkede sokağın ideolojisine eğer İslamî muhalefetin sesi katılmış değilse o muhalefet zaten sokağı temsil edemezdi veya eksik temsil olurdu bu. Şimdiye dek hep böyle olmuş ve sokağa esas itibariyle sol damga basmıştı. Ama bu durum aynı zamanda solu sakatlamış, kendi içine kapatmış ve giderek tecrit etmişti.
Müslümanlar “anti-komünizm”, sosyalistler ise dine yapıştırdıkları “gericilik” yaftalarıyla birbirilerine karşı yürümüş ve yürütülmüşlerdi şimdiye dek.
Oradan buraya nasıl gelindiğinin hikâyesi önemli ama uzundur, bir başka yazıda gireriz bu konuya ama şimdi altı çizilmesi gereken şey 2012 1 Mayıs’ında atılan sloganların gerisindeki yükselen toplumsal muhalefetin niteliğidir.
Siyasal-toplumun yükselişi...
Siyasal-toplum kavramını, sivil-toplum değil, sivil-toplumdan filizlenip, devletle sınırlarını çekerek belirgin bir siyasal kimlik kazanma olgunluğuna varan topluluklar anlamında kullanıyorum. Devlet hiçbir zaman ayakları havada soyut bir şey değildir, tarihsel ve somuttur. Türk devletinden söz ediyoruz. Ve devlet birebir örtüşmese bile her zaman belli bir sınıfın çıkarlarının ideolojik ve maddi ifadesidir. Dolayısıyla AK Parti’nin devletleşmesiyle birlikte –ki son örneğini “özelleştirme” paravanı arkasında gizlenmiş tiyatroların postmodern biçimde devletleştirilmek istenmesi manevrasında gördük–, bu partinin dayandığı tabanda, Müslüman kesimler içinde ortaya çıkan muhalefet hareketi beklenen ama ne zaman uç vereceği bilinmeyendi. Şimdi uç veriyor.
AK Parti, İslami duyarlıklı çevrelerin içinden gelen tarihsel siyasal muhalefetti ama demokrasinin radikal dönüşümler istediği noktada enerjisini yitirmişti (Kürt sorunu, Kıbrıs ve AB). Ben de tam bu noktada AK Parti’nin değişimini ele alacağım yazı dizime gelmiş ama başka güncel sorunların sıcaklığı nedeniyle ertelemiştim. Şimdi artık gelecek yazılarımda bu konuya daha zengin bir sosyolojik malzemeyle dönebileceğim.
1 Mayıs’a dönersek; bu 1 Mayıs’a damga basan “Antikapitalist Müslüman Gençler” oldu. Bu slogana ve gelişmeye geniş açıdan bakmak gerek. Arap Devrimleri veya Baharı’nın esintileri kendini duyuruyor. Daha geniş planda bakıldığında ise İslam dünyasını saran tarihsel değişim rüzgârlarını doğuran Doğu-Batı geriliminin etkileri var.
Geleceğe umutlu bakmak için nedenler artıyor, Türkiye’de devrimsi değişim dinamikleri siyasal-toplumunu güçlendirerek ilerleyecek gibi görünüyor.
Yazıyı burada keseyim, deprem nedeniyle habire sallanıp duruyoruz, bakarsınız teknik bir arıza olur yazımı gönderemem.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012