Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
28 Şubat darbesine de dokunuldu nihayet.
Ergenekon-Balyoz davalarının açıldığı ve dokunulmazlara dokunulduğu sıralarda bu sürecin çok önemli olduğunu savunduğumuz o tarihlerde bizlere karşı çıkanlar “12 Eylül’e, 28 Şubat’a da dokunulabilecek mi? Bunlara dokunamazlar, açılan davalar göstermelik, hiçbir şey çıkmaz” argümanına dayanıyorlardı. Anayasa’nın geçici 15. maddesinde yapılacak değişiklikle 12 Eylül darbecilerinin yargılanabilmesinin yolunu açan halk oylamasına da yine “yargılayamazlar, bunlar göstermelik” gerekçesiyle aynı çevreler karşı çıkmıştı.
Oysa her dokunma ötekini getiriyor, görüyoruz işte...
Ergenekon-Balyoz davaları sivil hükümete karşı emir-komuta zinciri içinde gerçekleşen bir kalkışma iddiası üstüneydi. Dolayısıyla bu kalkışma hazırlığı bir bütünün yalnızca bir parçasıydı ki bu bütün 28 Şubat darbesine dayanıyordu. Öyleyse asli faillere dokunulmadan Ergenekon ve Balyoz davalarına temel olan çeteleşmeler hem anlaşılamaz hem de davalar meşruiyet zeminine oturamazdı. Azmettiricilere uzanmak ve dokunmak hem kaçınılmazdı hem de bu yapılmadığı durumda Ergenekon-Balyoz davalarında yargılananlar açısından da vicdanlar tatmin olmayacaktı. Nitekim bu davalar sırasında yargılananlar içinde “Biz buradayız ötekiler nerede” sorusunu soranlar oldu.
28 Şubat darbesinin yargılanabilmesi ise 12 Eylül darbesinin yargı önüne getirilebilmesi için hukuki yolların açılabilmesine bağlıydı, çünkü bu darbe de yine emir-komuta içinde ve 12 Eylül Anayasası ve hukukunun (MGK ve İç Hizmetler Kanunu) şemsiyesi altında gerçekleşmişti.
Kısaca, önyargılı ve ideolojik kesin inançlı değilseniz 12 Eylül 2011 halk oylamasının tarihî önemini, çok ciddi bir eşik atlaması olduğunu, eş anlamıyla parlamenter demokrasinin, parlamenter demokrasiye kastedenlerden “hesap sorabilme kabiliyetinin” hem hukuki, hem siyasi hem de kamu-psikolojisi açısından önünü açan tarihî bir dönüm noktası olduğunu görmek zor değildir.
Parlamentonun rüştünü ispat etmesi
Militarist vesayet sisteminin parça parça sökümünü ifade eden bu çözülme süreci nihayet parlamenter demokrasinin “hesap sorabilme kabiliyeti” dediğim eş anlamıyla “rüştünü ispat” noktasına vardı. Bu nokta parlamenter demokrasinin varoluşunun esbabımucibesini, varlık nedenini hatırlamasını getirdi. Özcesi, AK Parti iktidarından önce her darbe veya askerî müdahale karşısında şapkalarını alıp giden parlamenterler bu kez “Biz niye varız” sorusunu akıllarına getirdiler.
Ve nihayet... TBMM’deki bütün partilerin de onayıyla Meclis 27 Mayıs da içinde olmak üzere bütün darbeler için Meclis Araştırma Komisyonu kurma kararı aldı. Bu karar da çok önemli bir karardı kanımca. Böylece “Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu” ve parlamentonun üstünde başka bir gücün vesayetinin olamayacağı klasiği pratik alanda ifadesini buldu, kuvveden fiile geçti.
Ne var ki, Meclis’in halkı temsil ettiğinin bilincine varması, rüştünü ispat etmesi aynı zamanda militarist vesayet rejiminin yalnızca sivil iktidarlara yönelik kalkışmalarının hesabını sormakla yetinmek değil ama bu militarist vesayet rejiminin aynı zamanda halka karşı işlediği zulmün, insanlık suçlarının da hesabını sormasıyla mümkün olacaktır. Başka deyişle darbelerle yüzleşerek temiz demokrasiye yönelmeye çalışan başka ülkelerde olduğu gibi bizde de darbecilerin öldürdüğü, yok ettiği kişilerin hesabını sormak için, gerçekten çalışacak bir Meclis araştırması veya “Hakikatleri araştırma” komisyonuna sıra gelmiştir. TBMM faili meçhulleri ortaya çıkarmak için şimdiye dek olduğu gibi göstermelik değil güçlü bir irade ortaya koymalıdır.
Nurettin Yedigöl’ün kayıp cesedi
17 bin ya da daha fazla faili meçhul cinayetten söz ediyoruz. Birçoğunun aileleri yıllardır kayıplarının peşinde. Cumartesi Anneleri bu acılı arayışın simgesi oldu. Bugün de bir başka kurbanın, Nurettin Yedigöl’ün ailesi ve arkadaşları cesedinin bulunması ve işkencecilerden hesap sorulması için Galatasaray’da olacaklar.
Nurettin Yedigöl bana ulaşan bilgiye göre, 8 Nisan 1981’de gözaltına alındıktan sonra Gayrettepe’de sorgulanıp işkencelerden geçirilir ve kafasına çivi çakılmış cesedi korku salmak amacıyla o sırada tutuklu olan Battal Uğun, Ümit Efe ve onlarca insana gösterilir. Buna rağmen ceset kayıptır ve ailesinin bütün çabalarına rağmen ne bulunmuş ne de bir bilgi verilmiştir.
Nurettin Yedigöl bu sayısız kurbanlardan yalnızca biri.
TBMM kendi varlık nedeni olan sivil demokrasiyle birlikte, sivillerin, temsil ettiği halkın acılarına da sahip çıkmalıdır. Türkiye salt siyaseten değil insan hakları ihlalleri açısından da darbeler ve darbecilerle yüzleşmelidir.
Sıra hakikatleri araştırma komisyonuna geldi.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012