Neşe Düzel
“CHP, Türk partisi oldu. Daha da özet isterseniz, CHP, devletin partisi oldu. Daha da özet, CHP Genelkurmay’ın partisi oldu. 1997 ve 2007 darbelerinde, mitinglerde bu CHP, bu kitle yok muydu? Beş yılda hiç bir şey değişmedi.”
“Siyasal yapıyı demokratikleştiren makro hamleler yapan ama bireyle ilgili mikro demokrasileri önemsemeyen bir hareket AK Parti. Yakaladığı momentum ona öyle güç verdi ki, işin özgürlük kısmıyla uğraşmasak da olur, diyor.”
“CHP, bu cumhuriyetin hâlâ yeni tanımını yapmadı. Oysa bu cumhuriyet, topluma söz hakkı vermedi. 1930’larda Batı’daki totaliter rejimlerinin etkisinde kaldı. Toplumu tek millet, tek şef, tek ırk, tek dil anlayışıyla biçimlendirdi.”
***
NEDEN HASAN BÜLENT KAHRAMAN
Bir ülkede ekonomi iyi giderken, refah artarken, orada hayatın gevşemesi, insanların yumuşaması gerekir ama Türkiye tam tersini yaşıyor. Ülke çok krizli ve sert günlerden geçiyor. İnsanların gerginliği giderek artıyor. Çünkü en temel özgürlük, eşitlik sorunları çözülmüyor, çözülmedikçe de bu sorunlar büyüyor. Bu sorunları çözmesi gereken siyasi partiler ise bırakın sorun çözmeyi, kendileri bir sorun hâline geliyorlar. Ana muhalefet partisi CHP, Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm önereceğine, çözümlere katkıda bulunacağına, sorunlara katkıda bulunuyor ve kendisi bu ülke için bir sorun oluyor. Bu 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda CHP İstanbul İl Başkanı kalkıp askerlere Cumhuriyet’i koruyup kollamaları için darbe çağrısında bulunuyor. Türkiye’de toplumu ve siyasal yaşamı yakından izleyen, sol ve sağ siyaseti araştıran, Erdal İnönü’nün başkanlığındaki SHP’de bir dönem danışmanlık yapmış olan, sadece sosyal demokrasi üzerine değil, AK Parti, Türk sağı, Milli Görüş, milliyetçilik üzerine de kitaplar yazan Türkiye’nin önde gelen sosyal ve siyaset bilimcilerinden Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı Hasan Bülent Kahraman’la CHP’yi konuştuk. 1993’te yazdığı “Yeni Bir Sosyal Demokrasi” isimli kitabını, dediklerinin çıkması üzerine, 20 yıl sonra başına 100 sayfalık bir önsöz ekleyip “Türkiye’nin Yanlış Solu” adıyla önümüzdeki günlerde Agora Kitaplığı’ndan yeniden yayımlayacak olan Hasan Bülent Kahraman’a, CHP’nin çizgisini, politikalarını, tabanını, partinin ve kitlesinin nasıl bir Türkiye istediğini, iktidar mücadelesini, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun siyasi duruşunu sorduk.
***
NEŞE DÜZEL: CHP karışık mesajlar veriyor son günlerde. Önce İstanbul İl Başkanı’ndan başlayalım. Cumhuriyet Bayramı’nda askerlere, “Sizin koruyamadığınız Cumhuriyet’i biz koruyoruz” dedi. Ama sonra darbecilikle suçlanınca kendisinin askerlere değil, sivil bürokratlara seslendiğini söyledi. Her iki hâlde de Cumhuriyet’in korunmasını bürokratlardan bekleyen bir il başkanı var CHP’de. CHP hâlâ bu çizgiyi aşamadı mı?
HASAN BÜLENT KAHRAMAN: Aşamadı. Biz, Türkiye’de muhafazakârlık teorisini yeterince bilmiyoruz. Muhafazakârlığı, sadece muhafazakârlara ait bir şey zannediyoruz biz.
CHP, muhafazakâr mı?
Evet, CHP muhafazakâr bir parti. Değişen koşulların kendisini etkilemesine izin vermiyor. Bugün CHP, kendisini değişen koşullara, 1965’te, 1970’te yaptığı kadar bile uyarlamıyor. Sadece kendi asr-ı saadetine, 1930’lu yıllara dönmek istiyor. Çünkü 1930’lu yılları altın çağ olarak düşünüyor ve o topluma dönemi tek doğru olarak empoze ediyor. Oysa 1990’ların başında Erdal İnönü- Deniz Baykal mücadelesi yaşanırken, bir tür reddi miras yapma noktasına gelinmişti.
Erdal İnönü, babası İsmet İnönü’nün siyasi mirasını ret mi edecekti?
Evet. SHP’de bu tartışmalar yapılıyordu. Aslında Baykal- İnönü tartışması da büyük ölçüde bu tartışmaydı. O dönemde SHP ikiye çatladı. Eğer SHP devam etseydi, gerçek bir sosyal demokrasiyi partinin başına getirmek isteyen kadro, kesin olarak Kemalist klasik CHP’ci kadroyu tasfiye edecekti. Böyle olacağı görüldüğü için bence 1993’te SHP kapatıldı. SHP, Murat Karayalçın’ın eliyle yeni kurulan CHP’nin kursağına atıldı.
SHP’nin devam etmesini Karayalçın mı engelledi?
O operasyonun içinde... Operasyon tehlikeli bir kelime... O oluşumun içinde Murat Karayalçın başrolü oynadı. Bakın, size şöyle bir tablo çizeyim ben. O dönemde Bahriye Üçok öldürülmüş. Uğur Mumcu öldürülmüş. Türkiye ayağa kalkmış. Ahmet Taner Kışlalı öldürülmüş. Faili meçhul cinayetler sürüyor. Turgut Özal ölmüş. Demirel cumhurbaşkanı oluyor. Tansu Çiller DYP’nin başına geçiyor. Eski polis müdürleri, eski generaller, Genelkurmay başkanları partiye el koymuşlar. Kürt meselesine müthiş bir şiddet hâkim olmuş. Faili meçhuller almış başını gidiyor. O sırada birden bire SHP ile CHP’nin birleşmesi ortaya çıkıyor. CHP, SHP’yi içine alıyor ve tarihten yok ediyor.
Niye? Bu ülkede en çok faili meçhul cinayet SHP-DYP koalisyon hükümeti döneminde işlendi. En kanlı Kürt politikası o dönemde uygulandı. Niye SHP tasfiye ediliyor?
O sırada SHP’nin içinde tartışmalar yapılıyordu. “Kemalizm’le sosyal demokrasi aynı şey değildir. Bize yeni bir sosyal demokrasi gerekir” deniyordu. İşte o sırada birden bire SHP ile CHP’nin birleşmesi ortaya çıktı. Gerçek bir sosyal demokrasi arayışı sona erdi ve bütün tartışmalar bitti. Dahası...
Dahası?..
Dahası, Uğur Mumcu’nun cenazesinin hemen ertesinde Deniz Baykal, o güne dek makyaj için kullandığı bütün sosyal demokrat yaklaşımları bile bir tarafa bıraktı. Zaten ondan sonra CHP artık, 1930’ların dünyasını tahayyül eden bir parti olarak ortaya çıktı ve bütün Türkiye’yi göğsünde altı ok rozeti bulunan Atatürk fotoğraflarıyla donattı. Deniz Baykal, partiyi istediği gibi biçimlendirdi. Kısacası CHP, 1993’ten itibaren halka karşı büsbütün bir pozisyon aldı. 1997’de 28 Şubat darbesinin en önemli destekçisi oldu. 2007’de 27 Nisan muhtırasına inanılmaz destek verdi. Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı seçtirmemek için yaratılan 367 oy meselesinde, Baykal bütün olayların arkasındaki isimdi. Kalktı Cumhuriyet mitinglerine gitti. CHP 20 yıldır işte böyle bir gelenek oluşturdu. Ve şimdi de bir il başkanı döndü askere, “Sizin koruyamadığınız Cumhuriyet’i biz koruyoruz” dedi. Cumhuriyet’in korunması ne demek?
Ne demek?
İl başkanı bunu ister bürokrasiye ister halka söylesin, bu askerî ve darbeci bir söylemdir. Askerî darbelerin hepsi Cumhuriyet’i korumak ve kollamak için yapılmıştır. Cumhuriyet’i korumak, askerî darbelerin gerekçesidir.
Bu il başkanı gibi düşünenler çok mu CHP’de?
Tabii ki çok. CHP’nin tabanı bu zaten. CHP’ye oy veren yüzde 20’lik kitlenin sosyolojik tahlilini yaparsak... Bunlar ileri yaş grubunda, ileri gelir seviyesinde olan ileri eğitimli insanlar. CHP, toplumun tamamen kentli ve daha yaşlı grupları tarafından desteklenen bir parti. CHP artık nostaljik bir hareket oldu ve kendi folklorunu yaratmaya başladı. Atatürk resimli bayraklar, kalpak, 1930’ların sloganları, Cumhuriyet treni, Cumhuriyet balosu, garda smokinli adamlar, gece elbiseli kadınlar... Bu bir folklor! Cumhuriyet hareketi, tamamen nostaljik ve folklorik bir hadise olarak cereyan ediyor artık. Bugün Türkiye’nin meselesi Cumhuriyet değil!
Ama toplumun yüzde 20’lik kesiminin meselesi Cumhuriyet. Bu çelişkiyi nasıl açıklamak gerekir?
Doksan senelik bir kültürü konuşuyoruz burada. Bu cumhuriyet, otoriter bir modernleşme metodunu benimsedi ve topluma söz hakkı vermedi. Üstelik 1930’larda Batı dünyasındaki totaliter rejimlerinin de etkisi altında kaldı ve toplumu “tek millet, tek şef, tek ırk, tek dil” anlayışıyla biçimlendirdi. Cumhuriyet metodolojisi zaten daima siyasetten korktu. Halka söz hakkı verilirse, Hasoların ve Memoların gelip bambaşka bir Türkiye inşa edeceğini düşündü. Toplumu, aydınlar ve elitler aracılığıyla dönüştürmeye çalıştı. Bu cumhuriyet anlayışı ve zihniyeti hep sürdü. CHP, Cumhuriyet’in yeni bir tanımını hiç yapmadı. CHP sadece 1970’lerde çok kısa bir dönem halkla özdeşleşti. 1993’ten sonra ise büsbütün halka karşı bir pozisyon aldı.
Başkan Kılıçdaroğlu ise şimdi, “Darbecilerin aramızda yeri yok” diyerek il başkanını kınadı. Kılıçdaroğlu’nun siyasi duruşu ne bu konularda?
Kararsızlık! Kılıçdaroğlu nasıl bir politika savunması ve üretmesi gerektiğini bilmiyor. Oysa CHP’nin güçlü politika üreten çağdaş bir parti olması gerekir. Aksi takdirde Türkiye apolitik bir topluma doğru gidiyor çünkü.
Herkes Türkiye kutuplaşıyor derken, Türkiye tek kutuplu bir toplum mu oluyor sizce?
Evet. AK Parti yüzde 50 oy alıyor. Gizli AK Parti olan MHP de yüzde 20 oy alıyor. Yani toplumun yüzde 70’i tek bir partinin etrafında toplanıyor. O parti istediği kadar politik bir parti olsun, yüzde 70’i tek partiyi tutan bir toplumun politik olduğu söylenemez artık. Çünkü o toplum, ne yaparsanız yapın politika üretmiyor demektir. Bu toplumun güçlü bir muhalefet partisine bu yüzden büyük ihtiyacı var. Bu muhalefetin soldan gelmesi de çok önemli. Ama Kılıçdaroğlu, nasıl bir sol politikayla ortaya çıkacağını bilmiyor. Sağ muhafazakâr bir parti olan CHP’ye karşı AK Parti, “popülist temelli bir sol hareket” olarak varlığını sürdürüyor.
Ama AK Parti kendini muhafazakâr diye tanımlıyor. Muhafazakâr değil mi?
Türkiye’de muhafazakârlık kültürel ve dinsel temelli bir şeydir. Toplumun İslam’la ilişkisini kopartmadığınız, onu ifade etmesine imkân verdiğiniz zaman, toplumdaki dindar insanlar aynı zamanda muhafazakâr kabul ediliyorlar. Yoksa bu kadar yukarı doğru hareket eden bir toplumun kendisi “gerçek muhafazakârlığı” kabul etmiyor. AK Parti popülist temelli bir sol hareket olarak halktan yüzde 50 oy alıyor. Ders kitaplarının öğrencilere bedava verilmesinden kadınlara maaş bağlanmasına kadar pek çok yeni dağıtım politikası üretiyor. Yoksullara sınıf atlatıyor, onları zenginleştirmeye, eşitlemeye çalışıyor. Göçer kitlelerin gelecek umudunu canlı tutuyor. Ülkeyi kalkındırmaya ve modernleştirmeye çabalıyor.
Solun en önemli yanı bireyi ve toplumu özgürleştirmek değil midir? Özgürlük boyutu olmayan bir hareket sol olabilir mi?
AK Parti’nin en zayıf yanı özgürlük zaten. Türkiye’de yakaladığı bu momentum ona öyle büyük güç kazandırıyor ki, “işin özgürlük kısmıyla uğraşmasak da olur” deniyor. Türkiye’de siyasal yapıyı demokratikleştirecek çok önemli makro hamleler yapmasına rağmen, bireyi ilgilendiren mikro demokrasileri önemsemeyen bir hareket bu.
CHP’ye dönersek... Kılıçdaroğlu, bir yandan darbecilere karşı çıkıyor ama bir yandan da Ergenekon’la arasına mesafe koyamıyor. Neden böyle bir çelişki var?
Kılıçdaroğlu, CHP’nin başına hazırlanarak gelmiş biri değil. Adı birdenbire ortaya çıktı ve partiye birden bire başkan oldu. Zaten CHP’yi yenileyecek bir insanın o dönemde oraya gelmesi istenmezdi. Çünkü AK parti tarafından yapılan değişiklikleri engelleyemediği için Baykal’ın gitmesi istendi. Yerine de Kılıçdaroğlu geldi. Nitekim o da gelir gelmez kendisini Ergenekon davasıyla bütünleştirdi. İlhan Cihaner’den Sinan Aygün’e pek çok ismi milletvekili olarak partiye taşıdı. Ve bu arada “yeni CHP” diye bir laf icat edildi. Yeni demekle yeni olunmuyor işte!
Son açlık grevleriyle ilgili olarak bir CHP heyeti hapishanelere gidip grevdeki mahkûmlarla görüştü. CHP’de böyle duyarlı bir kesim de mi var?
Evet var. Kabul edelim ki bu parti sol diye bir kavramla özdeşleşti geçmişinde. Bu damar devam ediyor ama şu da unutulmamalı. İçinde yaşadığı toplumun sosyolojisini anlamayan, toplumunu tanımayan bir hareket sol olamaz. CHP, AK Parti gerçeğini anlamıyor. AK Parti’nin Cumhuriyet karşıtı bir hareket olduğunu zannediyor.
AK Parti’ye yüzde 50 oy veren kitlenin kim olduğunu düşünüyor CHP?
Türkiye’nin uluslararası bir operasyonla toplum olarak AK Parti’nin eline bırakıldığını ve AK Parti’nin Cumhuriyet karşıtı bir parti olarak toplumu değiştirdiğini tasavvur ediyor.
CHP açlık grevi için hapishanelere gidiyor ama insanların uğruna ölmeyi göze aldığı Kürt meselesinde kesin bir tavır ve politika sahibi gözükmüyor. CHP’nin Kürt politikası belli mi?
Değil. CHP, 1990’larda SHP’nin hazırladığı Kürt Raporu’nun bile gerisinde duruyor. CHP’nin bugün açlık grevindeki insanları ziyaret etmesi, onun Kürt meselesinde bir politika üretmesi anlamına gelmiyor. Aslında CHP siyasi parti olamıyor. CHP şu anda gitgide bir dernek hâline gelen bir siyasi parti. Toplumun büyük kesimiyle alakası olmayan, çok homojen, antidemokratik, vurdumduymaz ve folklorik bir parti CHP. Kılıçdaroğlu Kâğıthane’den milletvekili oluyor ama Kâğıthane Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamıyor. Cumhuriyet Bayramı’nı gidip Bağdat Caddesi’nde kutluyor Kılıçdaroğlu. CHP işte bu çelişki üzerinde düşünmüyor.
Niye Kâğıthane Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamıyor?
Türkiye toplumunun Cumhuriyet diye olumlu ya da olumsuz bir problemi yok da ondan kutlamıyor.
CHP’liler 29 Ekim yürüyüşü sırasında polisin saldırısıyla karşılaştılar. CHP neden Ulus yürüyüşüne katıldı?
Türkiye’de cumhuriyet rejiminin arkasında, kendisini sürekli revize ve restore eden bir darbeler geleneği var. Cumhuriyet’in 1920’lerdeki ideolojisi, peş peşe yapılan darbelerle defalarca revize edildi, korundu ve canlı tutuldu bu ülkede. Dolayısıyla yakın geçmişte Cumhuriyet mitinglerine katılanlarla bu 29 ekimdeki yürüyüşe katılanlar sosyolojik olarak birbirinden farklı insanlar değil ki. Bunlar, sosyolojik olarak aynı tabanlı hareketler.
Ulus’ta yürüyen CHP’liler tam olarak nasıl bir Türkiye istiyorlar?
1930’lardaki gibi modern bir Türkiye istiyorlar. Modernleşmeden de şunu anlıyorlar. İslam’ın, İslami sembollerin ve başörtüsünün katiyen kamusal ve toplumsal alanda görünmesini istemiyorlar. Memurların Cuma’ya gitmediği, orucun, namazın, hacca gitmenin gizli tutulduğu, İslam’ın görünmez bir biçimde özel hayatta icra ve idrak edildiği 30’lardaki gibi çok katı bir laiklik anlayışının hâkim olduğu bir Türkiye istiyorlar. “O tarz hayatı sürdürenler ortalığa çıkmasınlar” demenin demokratik ve insani bir yanı yok ama, Kemalizm’in laiklik anlayışı budur. Zaten Kemalizm’in bu laiklikten başka bir tartışması da yok. Kemalizm’in bir kalkınma projesi falan yok. Onun sadece biçimsel bir Batılılaşma projesi var.
CHP’liler Cumhuriyet Bayramı’nda Çankaya’ya da çıkmadılar. Hâlâ başörtü takıntısı sürüyor mu CHP’de?
Sürüyor tabii. Çankaya’daki görüntüye büyük tepki içindeler.
Bugün CHP’de birbirinin taban tabana zıt fikirleri savunan insanları da birarada görüyoruz ama. CHP’nin siyasi pozisyonu tam olarak ne şu anda?
İç tartışmadan sonra partinin bir görüş üretmesi gerekir. CHP’nin böyle bir sentezi, görüşü yok. CHP’nin görüş oluşturmak gibi bir arayışı bile yok.
CHP, açlık grevlerini nasıl durdurmayı düşünüyor?
Bunu düşünmüyor. Zaten böyle bir partinin bu konuda çözüm üretmesine imkân yok. Çünkü Kürt sorunu, Alevi meselesi, bireysel hak ve özgürlükler gibi konular, CHP’nin kitlesi için temel sorunlar değil. CHP’nin kitlesi, devlet ne diyorsa aşağı yukarı onu söyleyen kesimdir. Bunlar için ne Kürtlerin anadilde eğitim talebi, ne açlık grevinin içeriği, ne cemevinin resmen tanınması önemlidir.
CHP’nin tabanı için ne önemlidir?
Kendi nostaljisiyle ve folkloruyla yaşayan ve AK Parti’nin geliştirdiği İslam modelini reddeden bu insanlar, askerin işbaşında olmasına taraftardır. 1997’deki darbe girişiminin arkasında, 2007’deki e-muhtıranın arkasında bu CHP ve bu kitle yok muydu? Cumhuriyet mitinglerinde bu kitle yürümedi mi? Beş yılda CHP’nin tabanında ne değişti? Hiçbir şey değişmedi. Aslında Türkiye’nin tarihindeki en büyük siyasal hareket Özal zannedilir ama...
Özal değil midir?
Değildir. Türkiye’nin tarihindeki en büyük siyasal hareket AK Parti’dir. Özal bile ideoloji karşıtıydı. “Ben partimde dört ideolojiyi birleştirdim. İdeolojiler öldü. Gelin hepiniz modernleşelim, ekonomiyi büyütelim. Bu hepimize yeter” diyordu. Bakın... AK Parti iktidara 2002’de gelmedi. AK Parti bu ülkede iktidara 1994’te geldi. Çünkü siyaset dediğiniz şey genel ve tepedeki siyaset değildir. Gerçek siyaset, yerel siyasettir. 94’ten beri bu ülkede nasıl bir dönüşüm mekanizması işliyor, CHP bunu bugüne dek oturup düşünmedi.
Sizce nasıl bir dönüşüm mekanizması işliyor?
15 senede 7,5 milyon insan geldi İstanbul’a. Bu insanlar, Nişantaşı’na, Ulus’a, Bebek’e, Etiler’e gelip oturmadılar. Şehrin etrafında adını bilmediğimiz sayısız uydu kent var. Bu insanlar oralara yerleştirildiler. Onlara aş ve iş verildi. Belediyeler hizmet götürdü. Belediyeler bu insanlara kimlik verdi, aidiyet duygusu ve gelecek düşüncesi kazandırdı. Bunlar yapılmasaydı...
Ne olurdu?
Bu ülkede Kürt meselesi hâlâ bu kadar kontrol altında olur muydu? Göçen kitleler yerel yönetim politikalarıyla mas edildiler. Bunların yoksulluklarına sınıf atlatıldı. TOKİ’ler kanalıyla içinde beyaz eşyası bulunan binalara yerleştirildiler. İşte siyaset budur! AK Parti bu ülkenin gelmiş geçmiş en siyasal hareketidir. Bu insanlara siyaset yaptırıyor AK Parti.
Nasıl siyaset yaptırıyor?
Din üzerinden yaptırıyor. Kimliği üzerinden yaptırıyor. Dünyadaki siyaset de 1989’dan beri kimlik etrafında dönmüyor mu? Türkiye’de dünyadan kopuk bir şey yaşanmıyor. Üstelik AK Parti kadın üzerinden devam eden bir hareket. Bütün mitinglere gittim. Mitinglerde kadın mı çok, erkek mi çok? AK Parti bir kadın hareketi. Daha doğrusu, başlıca itici gücü kadın. Kadına verdiği mali destekle, kadın toplumun ve kocanın gözünde bir kimlik kazandı.
Bütün bunları yapan AK Parti, niye demokratikleşmede frene bastı ve yasakçılığa saplandı? Otoriterliği onu destekleyen kitle mi talep ediyor?
Türkiye’deki demokratik kültür ve özgürlük kavrayışı bu kadar. Modernleşmede maddi olarak yaptığımız atılımı yeter kabul ediyoruz biz. Ekonomik kalkınmayı, refah artışını, cep telefonlarını ve tablet bilgisayarları elde ettikten sonra diğer haklarla ve özgürlüklerle ilgilenmiyoruz. Kalkınma yetiyor bize! Çünkü bu toplum maddi modernleşmesini hâlâ yeni tamamlıyor. Bu yüzden de insanların ana meselesi özgürleşme değil, gelir oluyor. Yılda kişi başına üç dört bin dolarlık gelir seviyesinden on bin dolara çıkmak her şeyden önemli görülüyor.
Peki, CHP, demokrasiyi savunmadan, AKP’ye karşı demokrasinin bayraktarlığını yapmadan iktidar mücadelesi verebilir mi?
İktidar mücadelesi için sadece demokrasiyi savunmak da yetmez artık. CHP, yeni bir ekonomiyi, yeni bir modernleşme modelini, yeni bir kimlik politikasını, yeni laikliği, yeni bir devleti ve yeni bir toplumu da savunacak. Bu konuda inandırıcı olacak ve yavaş yavaş oy alarak iktidara gelecek. Unutmayalım ki, toplumun yüzde 70’lik kesiminin kimlik meselesi bugün AK Parti tarafından çözülüyor. AK Parti, İslam ve Müslümanlık üzerinden o insanların kimlik meselelerini çözüyor.
İslami çevreleri iyi bilen ilahiyatçı yazar Hidayet Şefkatli Tuksal, AKP’nin kendi tabanını, dindar kesimleri özgürleştirdiğini söylüyor.
Ben de aynı şeyi söylüyorum. AK Parti henüz Kürtleri, Alevileri, Çerkesleri özgürleştirmiyor. Kürtlerin, Müslümanlık üzerinden toplumsal entegrasyonunu sağlamaya çalışıyor. Dolayısıyla ekonomik temelli bir modernleşmeyi harekete geçiriyor.
CHP’ye dönersek... CHP, bir Türk partisi mi?
Bunda şüphe var mı? 90’larda SHP’nin kapatılmasını önemli sebeplerinden biri buydu. SHP, Alevi ve Kürtlerin kendilerine sığınak olarak gördükleri bir partiydi. 91 seçimlerinde Sırrı Sakık’ı, Leyla Zana’yı parlamentoya SHP taşıdı. Ama o SHP ortadan kaldırıldı. CHP ise bir Türk partisi oldu. Deniz Baykal, İstanbul il başkanı seçildiğinde ne dedi? “İlk defa Kürt ve Alevi olmayan biri il başkanı seçiliyor” dedi. Bu laf kendiliğinden söylenmedi. CHP, Türk partisi oldu. İşin daha da özetini istiyorsanız, CHP devletin partisi oldu. Daha da özetini istiyorsanız, CHP, Genelkurmay’ın partisi oldu.
CHP daha önce devletin partisi değil miydi?
1973’te değildi. 12 Mart’a karşı direndi. 1977’de kontrgerilla Ecevit’e suikast yaptı.
Artık devlet, CHP’nin devleti değil ama CHP hâlâ devletin partisi gibi davranmaya çalışıyor. Bu çelişkinin farkında değiller mi?
Değiller. Genelkurmay’ıyla, Anayasa Mahkemesi’yle, yargı sistemiyle artık bir cumhuriyet tamamlandı, kapandı. Bir başka cumhuriyet dönemi başladı. Bunu kabul etmek lazım. CHP bunu anlamıyor. Ama şu da var. AK Parti asker-sivil ilişkilerinde önemli işler yaptı, Genelkurmay’ın iradesini geriletti ama, askerî vesayeti besleyen hâlâ onlarca yasa maddesi var. Sadece YÖK mevzuatında devleti, askeriyeyi savunan bir sürü madde var. Ama AK Parti, kültürünün ve idrakinin el verdiği kadarını değiştiriyor. AK Parti’nin bu ülkede değişimi gerektiği gibi yapabilmesi için liberallerle koalisyonunu devam ettirmesi gerekiyor. AK Parti’nin liberallerin desteğine, enjeksiyonuna ihtiyacı var.
CHP tam anlamıyla demokrasiyi savunsa bugün Türkiye’de politika nasıl şekillenirdi?
O zaman Türkiye bambaşka bir yer olurdu. Ülkede bir muhalefet olurdu ve AK Parti de bugünkünden çok daha farklı bir tutum sergilerdi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012