Neşe Düzel
“Bizde zaten parlamenter sistemin işleyişi de otoriter. Başkanlık sistemi bu mevcut otoriter yapıyı daha da pekiştirir ve tek adam yönetimini besler. Başkanlık sistemi, ancak güçlü bir ademimerkeziyetçilikle ve bağımsız-tarafsız yargıyla kabul edilebilir.”
“Milli Mücadele döneminde toplumda birlikteliği sağlamak için nasıl anayasada Kürtlere özerklik tanınmışsa ve herkese Türk denmeden birleştirici geniş bir millet tanımı yapılmışsa, gene aynısı yapılmalı. Bugün beraberliği ancak böyle sağlarız.”
“Anayasa’daki netameli konuların hepsinin arka planında Kürt meselesi yatıyor. Kürt meselesiyle ilgili korkular dile geliyor ve yeni anayasa yapılamıyor. Şimdiye dek 40 küsur madde yazıldı ve ancak onunda mutabakat sağlandı. Onlar da ekonomik konular.”
***
NEDEN FAZIL HÜSNÜ ERDEM
Bir yıl önce Meclis’te dört partinin katıldığı bir Anayasa Komisyonu kuruldu ve bu komisyon Türkiye’nin ilk sivil anayasasını hazırlamaya koyuldu. Ama CHP ve MHP sivillikte ve demokraside değil, vesayette ve devletçilikte yarıştıklarından anayasa yapma işi tıkandı. Türkiye toplumuna nefes aldıracak, insanları özgürleştirecek, farklı kimliklere hak ve hukuk getirecek, bütün vatandaşları eşitleyecek hiçbir konuda siyasi partilerimiz anlaşamadılar ve yeni anayasanın temel maddelerini yazamadılar. Bu ayıp yetmiyormuş gibi, bir de hükümet kalktı bu tekçi ve merkezci yapının üstüne başkanlık sisteminin getirilmesini istedi. Şimdi Anayasa Komisyonu’nda Türkiye’nin hükümet sistemi tartışılıyor. Anayasa’nın hiçbir temel maddesini değiştirmeden, Anayasa’ya sadece başkanlık maddesini eklersek nasıl bir sonuç alınır? AK Parti, sadece “başkanlık” maddesinin değiştiği bir anayasa taslağını referanduma götürebilir mi? Bu kaosta başkanlık sistemi yürürlüğe girerse ne olur? Kürtlerin yeni anayasadan beklentileri neydi? O beklentiler karşılanacak gibi gözüküyor mu? Anayasa hazırlıklarının önünü açabilmek için ne yapmak gerekiyor? Türkiye bu darbe anayasası ile daha ne kadar yürüyebilir? Yeni bir anayasa olmadan Kürt sorunu çözülebilir mi? Bu soruları 2007’de Ergun Özbudun’un başkanlığında AK Parti’ye anayasa taslağı hazırlayan grupta yer alan Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Anayasa Profesörü Fazıl Hüsnü Erdem’e sorduk. Erdem’den çok çarpıcı tesbitler ve öneriler aldık.
***
NEŞE DÜZEL: Anayasa hazırlıkları tıkanmış gibi gözüküyor. Sizce bu tıkanıklık aşılabilecek mi?
FAZIL HÜSNÜ ERDEM: Çok güç. Gerçi açlık grevlerinin sonlandırılmasıyla siyasi iklimde bir yumuşama oldu, Kürt meselesinin barışçıl çözümüne ilişkin umutlu bir hava oluştu ama bu yeterli değil. Çünkü anayasa bağlamında değişen bir şey yok.
Anayasa yapımı neden tıkandı?
Anayasa yapımı, toplumdaki güvensizlik, siyasi kamplaşma ve kutuplaşma yüzünden tıkandı. Parçalanmış, bölünmüş toplumlarda yeni anayasa yapmak çok zordur. Hele Türkiye gibi bölünmüşlüğün kurucu nitelikte olduğu bir ülkede yeni anayasa yapmak çok daha zordur. Çünkü bu ülkede kurucu ideolojinin yarattığı bir bölünmüşlük ve parçalanmışlık var.
Anayasanın kendisi mi toplumu bölüyor burada?
Evet. Toplumu, mevcut anayasanın ideolojik arka planı olan Kemalist ideoloji böldü. Bu resmî ideoloji, homojen bir toplum yaratmaya çalışırken, aksine parçalanmış bir toplum yarattı. Öyle ki, farklı toplumsal ve kültürel kesimler kendilerini devlete karşı koruyabilmek için cemaatleştiler. Kürtler, Sünni dindarlar, Aleviler, sosyalistler cemaatler oluşturdular. Ama ilginçtir onlar da devletin kullandığı dili kullandılar. Bütün farklılıkların özgür ve eşit olarak birlikte yaşamasını benimsemediler. Birbirlerine hiç güvenmediler ve birbirlerinden kopuk yaşadılar. Oysa yeni bir anayasa yapabilmenin asgari koşulu, toplumdaki bu güvensizlik ve korku hâlinin giderilmesidir. Çünkü yeni anayasa yapmak demek, toplumsal mutabakatı sağlamak demektir. Diyalog kanallarının kapalı olduğu bir yapıda anayasa yapmak mümkün değildir.
Anayasa hazırlıklarının önünü açmak için ne yapmak gerekiyor?
En başa dönmek gerekiyor. Anayasanın yapılabilmesi için güven arttırıcı tedbirler almak ve yol temizliğini yapmak gerekiyor. Zaten 2011 ekiminde yeni anayasa yapım süreci başlatıldığında önce siyasi iklimin yumuşatılması ve toplumdaki güvensizlik ortamının aşılması öngörülmüştü. “Yeni anayasa için önce yol temizliği yapılsın ve güven artıcı önlemler alınsın” denmişti. Böylece tarihteki ilk sivil anayasanın yapılabilmesinin zemini sağlanacaktı. İfade, örgütlenme ve basın özgürlüklerinin önündeki engelleri kaldırma yönünde sembolik adımlar atılacaktı. Ülkede demokratik ve özgürlükçü bir iklim yaratılacaktı. Mesela hükümet bir iyi niyet göstergesi olarak cemevlerine ibadethane statüsü tanıyan bir yasal düzenleme yapmış olsaydı...
Sonuç ne olurdu?
Alevilerin güvenini kazanırdı. Alevi kesimin anayasa sürecine inanmasını ve destek vermesini sağlamak için bu yapılmalıydı. Ama bunların hiçbiri yapılmadı. Aksine iktidar partisi üslubunu daha da sertleştirdi ve toplumda zaten var olan güvensizliği daha da arttırdı, toplumu daha da ayrıştırdı ve kutuplaştırdı. Ayrıca KCK operasyonlarına hız verildi, binlerce insan tutuklandı ve Kürt toplumunda, legal Kürt siyasetinin tasfiye edildiğine dair bir algı oluştu. Anadilde savunma hakkı engellendi. Yargı marifetiyle Kürt kimliği, “bilinmeyen bir dil, anlaşılmayan bir dil” denerek aşağılandı. Uludere’de 34 Kürt vatandaş katledildi ve aradan on ay geçti, hâlâ Kürtlerden bir özür bile esirgendi. Basına baskılar arttı. Açlık grevleri yaşandı. CHP’nin Cumhuriyet mitingi gereksiz yere engellendi. Bütün bunlar iktidara güvensizliği arttırdı, toplumu sertleştirdi. Böyle bir iklimde yeni anayasa için toplumsal mutabakatı sağlamak mümkün olabilir mi?
Olamaz mı?
Mümkün olmadığını zaten Cemil Çiçek başta söyledi. “Yumrukların sıkıldığı yerde anayasa yapılmaz” dedi ve sonuç aynen öyle oldu. Muhalefet partileri de üstlerine düşeni hiç yapmadılar ama anayasanın yapılamamasının birinci derecede sorumlusu iktidar partisidir. Çünkü yetki onun elinde ve ortamı yumuşatmadı. Mesela tutuklu milletvekillerinin yasama sürecine katılmalarının sembolik bir değeri vardı. Cumhurbaşkanı’nın uyarılarına rağmen bunu bile yapmadı.
Anayasa yapımının tıkanmasında, Meclis’teki Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışma prensiplerinin de rolü yok mu? O prensipler kaldırılmadan tıkanma aşılabilir mi?
Komisyon, yeni anayasanın maddeleri yazılırken oybirliğiyle karar verilmesi esasını kabul etti. Daha işin başında yeni bir anayasa yapmama iradesinin bir tezahürü oldu bu. Mesela yeni anayasada vatandaşlık tanımı ne olacak? Türk mü denecek, Türkiye vatandaşlığı mı denecek? Bu konuda oybirliğinin sağlanması, MHP’nin ve BDP’nin anlaşabilmesi mümkün mü? Mevcut anayasada böyle pek çok netameli konu var. Mesela ifade özgürlüğü, vatandaşlık tanımı, eğitim hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, siyasi partilere ilişkin düzenlemeler, ceza hukukunun genel ilkeleri... Bütün bu konularda sorun çıktı.
Niye sorun bu konularda çıktı?
Aslında bu netameli konuların hepsinin de arka planında Kürt meselesi yatıyor. Kürt meselesine ilişkin hâkim korkular dile getiriliyor ve yeni anayasa yapılamıyor. Hâlbuki yeni anayasa yapmanın en önemli gerekçesi Kürt meselesinin çözümünün önünü açmaktı. Çünkü bugünkü anayasayı değiştirmeden Kürt meselesini çözmek mümkün değil. Ama bugüne dek sadece 40 küsur madde yazıldı ve ancak on küsuru üzerinde mutabakata varıldı. Onlar da netameli olmayan sosyal ve ekonomik haklara ilişkin konular oldu.
Başbakan, başkanlık sistemini istiyor. Anayasa değiştirilmeden başkanlık sistemi getirilebilir mi?
Hayır getirilemez. Ama Başbakan, başkanlık sistemi olmazsa yarı başkanlık sistemine de razı olacağını ifade ediyor. MHP ile birlikte mevcut anayasada bir değişiklik yaparak yarı başkanlığa geçilebileceğine inanmış olabilir Başbakan.
Böylesine sertleşmiş ve kutuplaşmış bir toplumda başkanlık sistemi yürürlüğe girerse ne olur?
Çok yanlış olur. Bizde zaten parlamenter sistemin işleyişi otoriter. Başkanlık sistemi bu mevcut otoriter yapıyı daha da pekiştirir. Tek adam yönetimini besler. Çünkü bizim siyasi sistemimizde bir problem var. Yoksa başkanlık sistemi tek başına tek adam yönetimi getirmez. Başkanlık sistemi güçlü bir ademimerkeziyetçilikle birlikte düşünüldüğünde ve yargı gerçekten bağımsız ve tarafsız olduğunda, ifade, örgütlenme ve basın özgürlükleri de güvence altına alındığında başkanlık sistemi kabul edilebilir Ama bizde başkanlık sistemine geçiş tartışmasının nedeni çoğulculuk ya da özgürlükçülük değil ki!
Peki, gerekçe ne?
Gerekçeyi AK Parti’nin kendisi söylüyor zaten. “Biz federalizme kaymadan, mevcut idari yapıyı koruyarak başkanlık sistemine geçmek istiyoruz” diyor. Bunun anlamı, merkezi daha da güçlendirmektir. Hâlbuki başkanlık sistemi tam tersidir. Bu sistemde çok güçlü bir yürütme öngörüldüğü için, bu güçlü yürütmeyi dengelemek amacıyla güçlü bir ademimerkeziyetçilik de güçlü yürütmeyle birlikte kabul ediliyor.
Başkanlık sistemi, yerel yönetimler güçlendirilerek sağlanamaz mı? İlla federalizme mi geçmek gerekir?
Hayır. Önemli olan ademimerkeziyetçi yapıdır. Bu, Almanya’daki gibi federal devlet de olabilir, şimdi İtalya’nın ve İspanya’nın uyguladığı özerk yapılar da olabilir. Amaç, yürütmede yoğunlaşmış iktidarı parçalamak ve dengelemektir. Devlet iktidarının tek elde toplanmasını önlemektir. Türkiye ise zaten yeterince çoğulcu ve özgürlükçü değil. Türkiye’nin bugünkü sistemi devam ederse ve üstüne bir de başkanlık sistemi gelirse bu ülkede daha da tek adamlık olur. Başkanlık ve yarı başkanlık sistemi, Türkiye’de varolan otoriter yapıyı daha da pekiştirir.
Ama bu arada yerel yönetimleri güçlendiren yeni bir yasa çıkarıldı. Başkanlık sistemi için gerekli olan demokratik altyapıyı sağlamıyor mu bu yapılan değişiklik?
Bu yeni yasa, yerel yönetimleri, başkanlık sisteminin altyapısını oluşturacak düzeyde güçlendirmedi. Merkezin yerel yönetimler üzerindeki vesayeti hâlâ sürüyor. Büyükşehir belediye başkanlarının yetkisi, il genel meclislerinin gücü arttırıldı ama bunların harcamaları valinin başkanlığında oluşturulan Yatırımları İzleme ve Koordinasyon Kurulu vasıtasıyla denetlenecek. Oysa başkanlık sistemine geçebilmek için yerel yönetimleri çok daha fazla güçlendirmek gerekiyor. Yoksa bu şartlarda başkanlık sistemine geçildiğinde, iktidar daha da tek elde yoğunlaşır. Özgürlükçülük ve çoğulculuk bu ülkede daha da zedelenir.
Başkanlık sistemini isteyen Başbakan, yerel yönetimleri neden yeterince güçlendirmiyor?
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi Kürt meselesinin çözümü için de şart ama... Mevcut anayasa çerçevesinde yerel yönetimlerle ilgili çok fazla değişiklik yapabilmek mümkün değil. Çünkü Aanayasa, idari vesayeti öngörüyor. Anayasa’daki “idare bir bütündür” lafı bugün idari vesayet için kullanılıyor. Böylece yerel yönetimlerin merkezî otoriteden bağımsız hareket etmeleri, kararlar almaları engelleniyor. Ayrıca biliyorsunuz, önceki Cumhurbaşkanı Sezer, yerel yönetimleri güçlendiren Kamu Yönetimi Reformu tasarısını Anayasa’nın üniter devlet ilkesine aykırı buldu ve veto etti. Hükümet, bu konuda getirilecek bir kanunun Anayasa Mahkemesi’nden geri döneceği kaygısını taşıyor olabilir. Ama şu da bir gerçek ki, diğer partilerle kıyaslandığında yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusuna BDP’den sonra en yakın AK Parti duruyor Mesela valilerin seçimle gelmesini istemek de olumlu bir adımdır ama yetersizdir.
Peki, Kürtlerin yeni anayasadan beklentileri neydi?
Kürtler eşit ve özgür bir vatandaşlık tanımının getirilmesini istiyordu. Kürtler bu konuda, “anayasada Türk ve Kürt kelimeleri olmasın. Anayasa renksiz, kör bir anayasa olsun” noktasına geldiler. AK Parti de bunu kabul ediyor. Nitekim Anayasa Komisyonu’na Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı tanımını önerdi. Çünkü Kürt sorununun önünü açacak olan en önemli konu vatandaşlık tanımıdır. Mevcut anayasada 56 kez Türk sözcüğü geçiyor. Anayasa’nın bundan arındırılması gerekiyor ama CHP ve MHP buna evet demiyor. Mesela anadilde eğitimi de içeren kültürel kimlik haklarının anayasal güvencesi meselesi var bir de. Bu güvence, Aleviler ve gayrımüslimler için de çok önemli. Zaten dinsel ve etnik çatışma yaşayan toplumların hepsi yaptıkları anayasalarda kültürel kimlik haklarını güvence altına alıyorlar bugün.
Kültürel kimlik hakları nedir?
Bu hakların başında dil hakkı geliyor. Kürtler, Kürtçenin hem eğitimde hem de kamusal makamlarla ilişkilerde kullanılmasının yasal güvenceye alınmasını ve mevcut anayasanın 42. maddesinin son fıkrasındaki “anadilde eğitim yasağı”nın kaldırılmasını istiyorlar. Kürtler üçüncü talep olarak da yerel yönetimlerin güçlendirilmesini istiyorlar. Bugün için, İspanya gibi bölgeli bir devlet modeline geçmek, idari ve siyasi özerkliği içeren bir yerel yönetim reformunu güvenceye alacak bir anayasal düzenleme yapmak mümkün olmayabilir ama en azından anayasanın idari vesayeti öngörmemesi sağlanabilir.
Kürtlerin yeni anayasadan beklentileri karşılanacak gibi gözüküyor mu?
Gözükmüyor. Zaten bugüne dek anayasa yazım sürecinde yapılanlara bakıldığında, mutabakata varılmayan bütün maddeler Kürt meselesiyle ilgili. İfade özgürlüğü, vatandaşlık konusu, siyasi partiler konusu, ceza hukuku güvenceleri, eğitim hakkı, bütün bunlarda tıkanma yaşanmasının sebebi Kürt meselesi.
Kürtlerin beklentilerinin hiçbiri karşılanmadan sadece başkanlık değişikliğiyle anayasa değişikliği gündeme gelirse Kürtlerin tepkisi ne olur?
Kürtler açısından hiçbir şeyi değiştirmeyip anayasada sadece hükümet sistemini değiştirmek en kötü formüldür. Mevcut anayasayla devam etmek daha iyidir. Çünkü sadece kendinizi ilgilendiren bir konuya ilişkin bir değişiklik yapmak toplumda gerginliğe neden olur. Umarım AK Parti bunu yapmaz.
Türkiye bu darbe anayasası ile daha ne kadar yürüyebilir?
Yürümemesi gerekiyor. Türkiye toplumunun kendi özgür iradesiyle hiç anayasa yapamamış olması ayıbı artık bitmeli. Sırf bunun için bile bir anayasa yapılmalı. Ayrıca 1982 Anayasasının zihniyetiyle de yüzleşilmeli. Çünkü yeni anayasanın yapılmasını bu zihniyet engelliyor. Otoriter, devletçi, merkeziyetçi, vesayetçi, özgürlük karşıtı olan bu zihniyet siyasi partilerin hepsinde var. Hepsinde kendi içinde vesayetçilik ve lider sultası var. Hepsi de kendi varoluşunu ötekinin yokluğu üzerine inşa ediyor ve ötekiyle özgürlük ve eşitlik temelinde bir birliktelik kurmuyor.
Yeni anayasayla ilgili en fazla gürültü nerede çıkacak?
Vatandaşlığın tanımında, anayasada Kemalizm’e atıf olup olmayacağında, laiklikte, zorunlu din dersleri konusunda ve hükümet sisteminde çıkacak en fazla sorun. Nitekim hükümet sistemi konusunda şu anda sorun çıkıyor. Aslında bugün biz şunu hatırlamalıyız. Cumhuriyet’in kuruluşunda, dışlayıcı ve ötekileştirici tavırdan özenle kaçınıldı. Geniş bir millet tanımı yapılırken bütün toplumu kapsayıcı ve kuşatıcı bir dil kullanıldı. Çünkü o sırada Türkiye, tarihî bir dönemeçten geçiyordu ve birliğini, devamlılığını sağlayabilmek için bunu yapmak zorundaydı. Nitekim 1919-1924 arasında taktiksel de olsa bu yapıldı. Türkiye şimdi gene tarihî bir dönemeçte.
Türkiye şimdi ne yapmalı?
Türkiye etnik çatışmanın eşiğine geldi. Toplumsal bir kırılma yaşanıyor. Bunu aşabilmek için, Cumhuriyet’in başındaki duyarlılığı göstermek gerek. Ama bu sefer taktiksel olarak değil, samimi olarak davranmak toplumda varolan bütün farklılıkları kapsayan bir dil kullanmak gerek. Bunun için anayasada vatandaşlık ya hiç tanımlanmamalı, ya da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, Türkiyelilik gibi kavramlar kullanılmalı.
Türkiye yeni bir anayasa hazırlayamazsa bir çıkmaza mı gidiyor?
Her şeyi anayasaya bağlamak doğru değil. Bir anayasa romantizmine kaçılmamalı. Anayasa sihirli bir değnek gibi görülmemeli. Ama şu da var. Herkese Türk denir maddesi değiştirilmezse Kürt sorunu çözülemez. Kürt sorunu çözülmeden de ülke huzura kavuşamaz. Anayasa değiştirilmezse daha pek çok sorun da çözülemez. Askerî vesayet rejimi hâlâ Anayasa’da olduğu gibi duruyor. Milli Güvenlik Kurulu, askerî yargı yerli yerinde duruyor. Merkezî otoritenin yerel otorite üzerindeki vesayetini öngören madde Anayasa’da duruyor. Mevcut anayasada vesayetler zinciri var ve bunların hepsi hâlâ duruyor. Yarın bu anayasayla eski askerî bürokratik vesayet düzenini, tekrar kurabilmek mümkündür.
Türkiye’ye nasıl bir anayasa gerekiyor?
Asgaride yapılması gereken şudur. En azından ucu açık dinamik bir anayasa yapılır. Netameli konular bir tarafa bırakılır. Mutabakat tartışmalı olmayan konular üzerinden sağlanır. Bu bir geçiş dönemi anayasası olur. Kalıcı anayasa ise daha sonra hazırlanır. Çünkü Türkiye’de bugün kalıcı anayasayı hazırlamak mümkün değil. Dolayısıyla tedrici ve aşamalı bir anayasa yapma süreci uygulanır. Bu arada reformlar yapılır ve toplumda güven sağlanır. Dünyada pek çok ülke bu yönteme başvurdu.
Peki, Türkiye geçici anayasayı hazırlamaya hazır mı?
Çoğulculuğu, özgürlükçülüğü güvence altına alan, bütün farklılıkların özgür ve eşit birlikte yaşamasını güvenceye alan yepyeni bir sivil, demokratik anayasayı bu çatışmacı ortamda, bu siyasi partilerle yapabilmek mümkün değil. Ama CHP, BDP ve AK Parti biraraya gelip bir geçiş dönemi anayasası yapabilirler. Mesela Kürtler açısından düşünüldüğünde... Suriye’de bile olumlu adımlar atılırken, Türkiye gibi daha özgürlükçü ve daha demokratik bir ülkenin Irak’ın ve Suriye’nin gerisinde kalması kabul edilemez bir durumdur. Milli Mücadele döneminde bile birliği ve bütünlüğü sağlamak adına geniş bir millet tanımı yapıldı. Bugün de aynı şeyi yapmalıyız.
Tam olarak ne yapmalıyız?
Mesela 1921 Anayasasında vilayet düzeyinde bir özerklik kabul edilmiş. Bu anayasa zaten 23 maddelikti ve yarıdan fazla madde yerel özerkliğe ayrılmıştı. Gerçi bu idari özerklik hayata geçirilmedi ama vilayetlerin özerk olduğu ifade edildi. Toplumun ancak “geniş bir millet tanımıyla” birarada, bütünlük içinde tutulabileceği o dönemde görüldü. Ayrıca Kürtlere özerklik tanınarak Kürtlerin kendi kendilerini yönetmelerinin önü açıldı. Vilayetlerin halk tarafından seçilen meclislerle yönetilmesini öngördü. Ama sonra, 1924 Anayasasıyla birlikte anlayış değişti.
Anlayış ne oldu?
Kürtlerin varlığı reddedildi, vatandaşlık Türklükle tanımlandı. Yani toplumun homojenliği esas alındı. Milli Mücadele döneminde nasıl birlikteliği sağlayabilmek adına Kürtlere özerklik tanınmışsa ve daha geniş bir millet tanımı yapılmışsa, gene aynısı yapılmalı. Türkiye’de bugün de birlik ve beraberliği ancak böyle sağlayabiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012