Neşe Düzel
“İmza olarak isimlerini değil, sicil numaralarını yazmışlar. Mahkeme sordu: Kim bunlar? Jandarma Komutanlığı’ndan cevap geldi: Bu numaralara kayıtlı personel yok. Sahte tutanak tutmuşlar.”
“Operasyonu, Siyah Panterler diye özel bir birlik yaptı. Ölümlerin asıl sorumlusu odur. Sabaha karşı beşte önce Bayrampaşa’ya geldi. Operasyon 14 saat sürdü. Bitirdikten sonra karşıya Ümraniye’ye geçti.”
“TSK’nın Sahra Talimnamesi 31’de, cezaevleriyle ilgili hükümler var. Siyasi tutukluları düşman gibi görüyor. ‘Bunlar, düşüncelerinden arındırılmalılar’ diyor. İnfaz yasası ve F tipi bu talimnameye dayanıyor.”
***
NEDEN GÜÇLÜ SEVİMLİ
Türkiye’de devletin, askeriyle, yargısıyla, bürokratıyla, hükümetiyle, siyasetçisiyle ve medyasıyla, vatandaşına hep birlikte neler yapabileceğinin en karanlık hikâyelerinden biri, Hayata Dönüş adı altında cezaevlerine yapılan operasyon olmalı. Siyasi mahkûmları F tipi cezaevlerine nakletmek için tam on bir yıl önce 2000 yılının aralık ayında Türkiye’nin dört bir yanındaki 20 cezaevine sabaha karşı beşte aynı anda yapılan bu operasyon çok pis bir olay olarak Türkiye’yi yönetenlerin tarihine geçecek. Hapishanelerde devletin korumasında olması geren insanlar, Jandarma tarafından yakılarak ve kurşunlanarak öldürülürken, dönemin hükümeti, siyasi muhalefeti ve büyük medyası buna alkış tutuyordu. Aradan on bir yıl geçti, bu sistem hâlâ utanmazca işliyor. Mesela Bayrampaşa Cezaevi’nde operasyonu yapan askerler hakkında ancak on yıl sonra dava açılabiliyor, ama bu davada da sadece erler yargılanıyor, asker, sivil bürokrat, siyasetçi kimliğindeki gerçek sorumlular ise yargı önüne çıkarılmıyor. Meclis bu ülkede sanki böyle bir katliam yaşanmamış gibi bu konuyla ilgilenmiyor, bir araştırma komisyonu bile kurmuyor. Vatandaşın hakkı söz konusu olduğunda, siyasetçilerimizin, asker ve yargı vesayetine pek de ses çıkarmadıkları ortaya çıkıyor. Kısacası bu ülkede pek çok katliam yapıldı, bunlardan biri de, adına alay edercesine “Hayata Dönüş” denen cezaevleri operasyonu oldu. Bu operasyonla ilgili açılan davaları başından beri takip eden ve kendisi de bir savcı oğlu olan Avukat Güçlü Sevimli’yle neler yaşandığını ve siyasi tutukluların kaldıkları F tiplerinde bugün neler yaşanmakta olduğunu konuştuk. Çağdaş Hukukçular Derneği yöneticilerinden olan Güçlü Sevimli, Hayata Dönüş Operasyonu-Koğuştan Hücrelere isimli bir de kitap yazdı.
***
NEŞE DÜZEL: On bir yıl önce bugünlerde, 19-22 aralıkta, çeşitli hapishanelerde “Hayata Dönüş” operasyonu düzenlendi. Kaç kişi öldü o operasyonda?
GÜÇLÜ SEVİMLİ: Operasyon, 20 ayrı cezaevine aynı gün aynı saatte yapıldı. En çok ölüm İstanbul’da Bayrampaşa ve Ümraniye cezaevlerinde yaşandı. Sadece siyasi tutukluların kaldıkları koğuşlara yapılan bu operasyonlarda toplam 30 kişi öldü. Bunlardan 28’i tutuklu ve hükümlüydü. Diğer ikisi de operasyona katılan askerlerdi.
Hangi davadan yargılanıyorlardı?
Çoğu DHKP-C tutuklularıydı.
Ölenler nasıl öldü?
Ölen 28 tutukludan sadece biri, Çanakkale Cezaevi’nden Fidan Kayşen isimli bir kadın tutuklu, kendini yakarak öldü. Geri kalanlar ise operasyonu yapan Jandarma birliklerinin açtığı ateş sonucunda öldüler.
Ama o operasyonda yanarak ölen insanlar oldu. Bunlar nasıl yandı?
Bu insanlar kendilerini yakmadılar, bu insanlar operasyonu yapanlar tarafından yakıldılar. Dediğim gibi, Hayata Dönüş operasyonunda ölenlerden sadece biri kendini yakarak hayatını kaybetti. Bakın... Cezaevlerinde ölüm orucunu sürdüren tutuklular, operasyondan bir gün önce 18 aralıkta şunu söylediler. “Eğer operasyon yapılırsa, biz bu operasyonu protesto için kendimizi yakacağız” dediler. Nitekim, Bayrampaşa, Ümraniye, Çanakkale, Bursa ve Uşak cezaevlerinde ölüm orucunda olan toplam yedi tutuklu operasyon başlayınca kendilerini yaktılar. Ancak ölenlerden Fidan Kayşen dışında hiçbiri kendini yakma sonucunda ölmedi. Hepsi de askerlerin açtığı ateşle öldü. Mesela Bayrampaşa’da altı kadın yanarak öldü. Bunlar da kendilerini yakarak değil, yakılarak öldüler.
Kim yaktı onları?
Jandarmanın operasyonu sırasında bombalar ve bazı kimyasal maddeler kullanıldı. Bu operasyonda yangın makineleri de kullanıldı. Çok sayıda gaz bombası atıldı. Bu bombalar koğuşlarda yangın çıkardı. İşte bu altı kadın tutuklu sıkıştıkları koğuştan çıkamadılar ve orada yanarak öldüler. Bayrampaşa’daki C-1 koğuşuydu bu. Bu kadınlar ölüm orucunda olan ve operasyon olursa kendilerini yakacaklarını açıklayan tutuklular değillerdi. O kadınlar 20 yaşlarındaydılar ve kömür oldular. Aileleri teşhis edemedi ve hepsine DNA testi yapıldı. Hatta iki cesedin kimliğini DNA testi bile belirleyemedi. Çünkü onlardan geriye kömürden bir top kalmıştı. Aileler rastgele aldılar cenazeleri.
Gaz bombalarının yangın çıkaracağı bilinir mi?
Bilinir tabii. Koğuş gibi dar bir alana gaz bombalarını yoğun bir şekilde attığınızda orada yangın çıkar. Zaten bu Adli Tıp raporunda da var. Operasyon sırasında, özellikle Bayrampaşa ve Ümraniye cezaevlerinde, delinen çatılardan ve tavanlardan aşağıya, koğuşlara çok sayıda gaz bombaları atıldı. Oysa bu bombaların kapalı mekânda kullanılması yasak. Bunlar ancak dış mekânda kullanılabiliyor. Çünkü bu göz yaşartıcı gaz bombaları kapalı mekâna atıldığında, oradaki insanları hem boğarak öldürüyor hem de o mekânlarda yangın çıkarıyor. Tavanları delip koğuşlara bu bombalardan binlerce atmışlar.
Mahkûmların operasyonu yapan askerlere ateş ettiği söylendi. Mahkûmlara ait silahlar bulundu mu?
Bayrampaşa ve Ümraniye cezaevindeki operasyondan sonra basına bazı silahlar gösterildi. Ancak yargılamalar sırasında bunların tutuklulara ait olduğunu ispatlayan hiçbir şey ortaya çıkmadı. Ölenler dâhil tüm tutuklulardan el swabı alındı, hiçbirinde silahın elde bıraktığı barut izi çıkmadı. Zaten Adli Tıp raporu da şunu yazdı. “Jandarmanın bulunduğu taraftan tutuklulara çok sayıda atış tespit edilmişken, tutukluların bulunduğu taraftan askerlerin bulunduğu tarafa hiçbir atış tespit edilemedi” dedi. Jandarmaya atılmış tek bir mermi yok.
Kimyasal maddeler de kullanıldı dediniz. Hangi kimyasal silahlar bunlar? Neye dayanarak bunu söylüyorsunuz?
Ümraniye ve Bayrampaşa’da vücutları yanıp da hayatta kalan çok sayıda tutuklu var. Bunlarda ilginç olan şu, vücutları yanmış ama giysilerine hiç bir şey olmamış. Öyle ki, kıyafetlerinde is bile yok. Ama o kıyafetlerin içindeki bedenleri yanmış. Bu insanların operasyondan sonra çekilmiş fotoğrafları da var.
Mümkün mü bu? Böyle bir silah var mı?
Evet var. Biz bunun beyaz fosfor olduğunu düşünüyoruz. Beyaz fosforu İsrail Filistin’de çok kullandı. Giysiler yanmıyor, vücut yanıyor. Mesela Hacer Arıkan. Yüzü, boynu, elleri, vücudu yandı... Hacer Hanım’ın burnu bile yok, suratı yok. Ama onun da elbisesi tertemizdi. Zaten operasyondan hemen sonra Bayrampaşa’daki bazı kadın tutuklular şöyle ifadeler veriyorlar: “Yukarıdan bir tüp sarkıttılar. Bu tüpten yarı sıvı yarı gaz gibi bir şey fışkırttılar. Bu fışkırtıldığı anda bir anda havada bir alev topuna dönüştü ve üzerimize geldi” diyorlar. Beyaz fosforun bilimsel olarak kimyasal özelliğinizi araştırdığınızda bu ortaya çıkıyor.
Ne çıkıyor?
“Beyaz fosfor havayla temasa geçtiği anda alev topu halini alır” deniyor. Nitekim Ümraniye Cezaevi’nde Yıldız Ercan isimli bir kadın gardiyan operasyondan bir yıl sonra istifa ediyor ve istifa dilekçesinde, “Bu operasyon bir katliamdı. Ben o sırada cezaevindeydim. Tutuklular katledildiler” diyor. Biz, mahkemede onun istifa mektubunu talep ettik. Bu mektup cezaevinden geldi.
Savunma avukatı olarak kendisiyle görüşmediniz mi?
Davada tanıklık etmesi için çok aradık ama bulamadık ki. Korktuğu için yurtdışına kaçtığı söyleniyor.Ekmek ve Adalet isimli bir sosyalist dergiye röportaj verdi ve kayboldu. Ümraniye Cezaevi’ndeki operasyonla ilgili olarak, “İnsan boyunda tüp gibi şeyler getirdiler ve bunları büyük vinçlerle çatıya taşıdılar” diyor. Tutuklular da gardiyanla benzer bir şey söylüyorlar. “Tavandan tüp gibi bir şey sarkıttılar” diyorlar.
Hayata dönüş ismini verdikleri bu operasyonun kararını kim verdi?
Bunun kararı, hükümetin ve askerlerin katılımıyla Milli Güvenlik Kurulu’nda alındı. O sırada DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti iktidardaydı. Başbakan Bülent Ecevit’ti. Başbakan yardımcıları da Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli’ydi. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, İçişleri Bakanı da Saadettin Tantan’dı. Bu iki bakan birlikte çalıştılar.
Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’ydu... Jandarma Genel Komutanı kimdi?
Aytaç Yalman’dı. İstanbul Jandarma Bölge Komutanı da Engin Hoş’tu. Hayata Dönüş operasyonu aslında bir mutabakat operasyonudur. Muhalefet partileri de bu operasyonu desteklediler. Siyasi tutuklu ve hükümlülerin kaldıkları cezaevlerindeki koğuşlara müdahale etmeyi ve bu siyasi tutuklu ve hükümlüleri F tipi infaz sistemine geçirmeyi devlet hep düşünüyordu.
Operasyonu kim düzenledi?
Silahlı Kuvvetler’in yaptığı bir askerî operasyon bu. Polis bu operasyonlarda geri planda kaldı. 20 ayrı cezaevinde yapılan operasyonlarda Elazığ, Halkalı gibi yerlerden getirilen Jandarma Komando taburları görev aldı. Ayrıca Ümraniye ve Bayrampaşa cezaevlerindeki operasyonlara Ankara’dan özel bir birlik de getirildi. Bütün bu birliklerin sevk ve idaresini İstanbul İl Jandarma Bölge Komutanı Engin Hoş yaptı. Yani, bu operasyonda, cezaevlerinin kendi Jandarma bölükleri kullanılmadı. Biliyorsunuz Türkiye’de cezaevlerinin dış güvenliğini orada görevli bir Jandarma bölüğü sağlıyor.
Bayrampaşa Cezaevi'nin güvenliğinden sorumlu olan Jandarma bölüğünün komutanı Binbaşı Zeki Bingöl, operasyon sırasında kendilerinin çatışmaya girmediğini, Ankara'dan gelen bir özel ekibin içeriye girerek çatışmayı gerçekleştirdiğini söyledi daha sonra. O özel ekibin kim olduğu biliniyor mu?
Benim de Ankara’dan getirilen özel birlik dediğim bu işte! 1998’de özel olarak kurulmuş ve Ankara Güvercinlik’te konuşlanmış bir birlik bu. Operasyon yapma kabiliyeti çok yüksek. Tamamı muvazzaf askerlerden oluşuyor. Bunlar PKK’ya yönelik operasyonlara da katılmışlar. Bu özel birlik, Ümraniye ve Bayrampaşa’da operasyon yaptı. Diğer cezaevlerine gitmedi. Savunma ve Havacılık diye Genelkurmay’ın desteklediği bir dergi var. O dergideki bir yazıda bu birlik tanılıyordu. Bu birliğe “Siyah Panterler” deniyor. Hatta o tanıtım yazısında bu birliğin Hayata Dönüş operasyonuna katıldığı da yazıyordu.
Operasyonu Siyah Panterler mi yaptı?
Tabii. Müdahale Birliği onlar. Ümraniye ve Bayrampaşa’da müdahale eden ve ölümlerden asıl sorumlu olan birlik budur. Zaten en büyük ölüm de bu iki cezaevinde oldu. Bu birlik sabaha karşı saat beşte önce Bayrampaşa’ya geldi. Operasyon on dört saat sürdü. Bu operasyonu bitirdikten hemen sonra Anadolu yakasına Ümraniye’ye geçti. Yani operasyonu ikiye bölünüp yapmadı. Çünkü az sayıda muvazzaftan oluşan özel bir birlik bu. Özel silahlar kullanıyorlar, tulum gibi kıyafetler giyiyorlar. Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı’na bağlı bunlar.
Niye böyle bir operasyon düzenlediler sizce?
Operasyonun amacı, F tipi cezaevlerine geçişti.
Neden özel bir ekip getirdiler?
Böyle bir operasyonu sıradan erlerin yapması mümkün değil. Özel silahlar kullanıldı. Mesela Ankara’dan gelen bu özel birlik P-90 diye küçük bir silah kullanıyor. G-3 gibi büyük bir tüfek kullanmıyor. Mermisi farklı bu silahın. Zırh delici özelliğe sahip. Başbakanın korumaları da bu silahı kullanıyorlar.
O dönemde hapishanelerden sorumlu olan kimdi?
Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun. Bu operasyonun asıl mimarlarından biridir. Başından beri bu operasyonu isteyen, organize eden bürokratların içinde ilk sırada geliyor. Bu zat, sonradan Yargıtay üyesi oldu. Şimdi de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliği yapıyor. 2004’te dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek’ten üstün hizmet madalyası aldı. Alma sebebi de Hayata Dönüş operasyonuydu. Zaten bu zatın oradaki görevi boyunca iki icraatı oldu. Bir F tipi cezaevleri, iki Hayata Dönüş operasyonu.
Hayata Dönüş operasyonuyla ilgili davalar sürüyor mu?
Sürenler de var bitenler de. Zaten bugüne kadar açılan davaların yüzde 90’ında operasyondan sağ kurtulan tutuklular sanık oldu. Cezaevi idaresine isyan etmekle ve devlet malına zarar vermekle suçlandılar.
İsyan ettiler mi?
Hayır. Zaten bu mümkün değil. 20 ayrı cezaevine sabaha karşı beşte aynı anda girildi ve bu insanlar, operasyon yapıldığında koğuşlarında duruyorlardı. Aslında tutuklulara açılan davalar, yapılan operasyonun tamamlayıcısı bir özelliğe sahip olan davalardır. Operasyona bir kılıf bulabilmek için tutuklulara bu davalar açıldı. Tutuklulara bir suç atfederek bu işin soruşturulması ve operasyonu yapanların suçlanması engellenmek istendi. Sonuçta operasyonu yapan askerler aleyhine çok az sayıda dava açılabildi. Şu anda askerlerin yargılandığı iki dava var. Ümraniye ve Bayrampaşa davaları bunlar. Ben iki davayı da takip ediyorum.
Siyah Panterler mi yargılanıyor?
Hayır, onlar hiç yargılanmadılar. Bizim suç duyurularımıza ve dilekçelerimize rağmen, mahkemeler sadece erlere dava açtı. Sadece erler yargılanıyor. Asıl müdahaleyi yapan Jandarma birliği ve bu operasyonu yöneten üst rütbeli askerler hiçbir şekilde yargı sürecine dâhil edilmiyor. Bu kişiler özel şekilde korunuyor. Oysa...
Evet, oysa...
Oysa, Jandarma’dan Ümraniye ve Bayrampaşa’yla ilgili mahkemelere operasyon planları geldi. Ümraniye’deki operasyon planının adı “Bora ve Atmaca”, Bayrampaşa’dakinin adı “Tufan”. Bu müdahale planlarında hangi birliklerin ve hangi üst rütbeli askerlerin komutasında görevli olduğu yazıyor. Mesela bu operasyon belgelerinde Jandarma Genel Komutanlığı Harekât Dairesi Başkanı Osman Özbek’in imzası var. Yani sorumluların isimleri biliniyor. Bu belgelere dayanarak bile dava açılabilir ama mahkeme dava açmıyor.
Dava kimlere açılabilir?
Osman Özbek. Osman Özbek’in bağlı olduğu Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman. İşin genelkurmay başkanına kadar gitmesi gerekir. İstanbul için konuşursak, İstanbul Jandarma Bölge Komutanı Engin Hoş var. İstanbul İl Jandarma Alay Komutanı Halil İbrahim Tüysüz ... Bu alay komutanlığında görevli Albay Mehmet Ay. En önemlisi o dönemde Jandarma Özel Asayiş’in komutanı Albay Burhan Ergin. Bunların hepsinin adları o planlarda var. Tabii bu operasyonlardan siyasetçiler ve sivil bürokratlar da sorumlu. Dönemin başbakanı Ecevit ve yardımcılarından başlayarak Ali Suat Ertosun’a kadar onlar hakkında dava açılmasını istedik ama olmadı.
Peki, bugün sonuçta kim yargılanıyor?
Bayrampaşa’yla ilgili davada sadece Elazığ Jandarma Komando Taburu erleri yargılanıyor. Hatta bu davada öyle bir komedi yaşandı ki, taburun komutanına mahkeme takipsizlik kararı verdi. Ümraniye’yle ilgili davada da yine Halkalı Komando Taburu’ndan sadece bazı erler yargılanıyor.
Mahkeme hangi aşamada?
Ümraniye davası 2004’te açıldı ve Üsküdar İkinci Ağır Ceza’da hâlâ sürüyor. 200 küsur er yargılanıyor. Bora ve Atmaca isimli müdahale planlarında adı geçen komutanların en azından tanık olarak dinlenmesini istiyoruz, mahkeme bunu bile reddediyor. Üstelik erlerin ifadeleri de bulundukları şehirlerde alınıyor. Yargılamanın yüz yüzeliği ilkesi gereği İstanbul’a çağırılmaları ve avukatlar olarak onlara soru sorabilmemiz lazım ama mahkeme hiçbir talebimizi kabul etmiyor. Bu dava hiç ilerlemiyor. Geçen yıl Bakırköy 13. Ağır Ceza’da açılan Bayrampaşa davası ise kısmen daha iyi gidiyor. Tutuklu ve hükümlüleri öldürdükleri iddiasıyla 39 erin yargılandıkları dava bu. Operasyondan ancak on yıl sonra açılabildi bu dava.
Neden bu kadar geç açıldı?
Soruşturmayı Eyüp Cumhuriyet Savcılığı yürüttü. Bu soruşturma üç savcı gördü. İlk savcı Cafer Koman Sakarya’ya sürüldü. Operasyondan sonra Bayrampaşa’da ilk keşfi yapan da oydu. Jandarma Komutanlığı’nı bu keşif çok kızdırdı. Müdahale ettiler. Çünkü o keşiften sonra bilirkişi raporu çıktı. Tutukluların hiç silah kullanmadığı, ateşin Jandarmanın bulunduğu taraftan açıldığı, çok fazla sayıda gaz bombası kullanıldığı, insanların kendilerini yakarak ölmedikleri 2001 şubatında çıkan o bilirkişi raporunda yazıldı. Hayata Dönüş operasyonunun bir katliam olduğu ilk kez o raporla ortaya çıktı.
Siz bu olayla ilgili yazdığınız kitabınızda, “12 Eylül ile devletin gizli anayasası haline geldi” dediğiniz bir talimnameden söz ediyorsunuz. Ordunun Sahra Talimnamesi’nde ne diyor?
Aslında CIA’in bir şeyi bu. 1950’lerin sonunda Özel Harp Dairesi’nin kurulmasıyla birlikte Türkçeye böyle çevrilmiş. O talimnamede cezaevleriyle ilgili hükümler de var. Mesela siyasi tutukluları düşman gibi görüyor. “Bunlar, düşüncelerinden arındırılmalılar” diyor. Bunun için de sürekli baskılanmalarını, yalnız bırakılmalarını, aileleriyle bağlarının koparılmasını öneriyor. Bu talimnamenin hükümleri 12 Eylül 1980 darbesinden sonra infaz kanununa neredeyse aynen geçti. Devletin bugünkü cezaevi politikası, infaz yasası ve F tipi cezaevi modeli bu talimnameye dayanıyor.
Operasyon, öldürmek amacıyla mı yapıldı?
Tabii ki. Bu operasyonda imhanın amaçlandığı ortada. Kullanılan silahlar ve maddeler buna işaret ediyor. Çok üst düzeyde bir şiddet uygulanmış.
Hapishanelerde bir direniş vardı o sırada. Neye direniyordu mahkûmlar?
Sadece ölüm orucu eylemi vardı. F tipine direniyorlardı. Siyasi tutuklu ve hükümlüler F tipini insan haklarına aykırı buldukları için ve tek kişilik hücrelere geçmek istemedikleri için, bununla ilgili kamuoyu oluşturmak amacıyla açlık grevine başladılar ve sonra da bunu ölüm orucuna çevirdiler.
F tipi hapishanelerle ilgili en büyük sorun ne?
F tipi cezaevlerindeki en büyük sıkıntı, bu infaz modelinin yalnızlaştırmaya yönelik olması. Tutuklular bir ve üç kişilik odalarda tutuluyorlar. Mesela şu anda tek kişilik odada kalan çok sayıda tutuklu var. Siyasi tutukluların talebi büyük koğuşlarda kalmak değil. Onlar, izolasyon uygulamasının bitirilmesini istiyorlar. Düşünün havalandırmaya bile çoğu zaman tek başlarına çıkıyorlar. Tek kişilik odada kalan, gardiyandan başkasını göremiyor. Üç kişilik odada kalanlar ise sadece birbirlerini ve gardiyanı görüyorlar. Bazı yan yana olan odaların havalandırması ortak. Günde iki kez birer saatten havalandırmaya çıktıkları düşünülürse, en fazla beş kişi biraraya geliyorlar ve sonra kendi odalarına geçiyorlar. Temel sorun bu.
Dünyadaki hapishaneler nasıl?
Avrupa’da ve Amerika’da koğuş tipi de var, F tipi de var. Ancak oralarda, Türkiye’deki gibi siyasi tutuklu ve mahkûm yok.
Bu olaydaki gerçek suçluların ceza alacağı konusunda ümitli misiniz?
Hayır, çok ümitli değilim. Çünkü bu operasyon devletin her kanadının ve tüm siyasi partilerin mutabık olduğu bir operasyon. Bu mutabakat sürüyor. Sürmeseydi, F tipindeki uygulamalar değişirdi. AKP iktidara 2002’de geldi. Cezaevlerinde F tipine karşı 2000 yılında başlayan ölüm oruçları 2007’de bitebildi. Ölüm oruçlarında 90’dan fazla insan öldü. Bunun iki katı kadar insan da sakatlandı. F tipi hâlâ yürürlükte. Üstelik bunlarda dayak ve işkence var.
İşkence mi var?
Evet. Özellikle son iki yıldır Tekirdağ F tipinde şöyle şeyler var. Gardiyanlar hücrelerine girip mahkûmları ve tutukluları dakikalarca dövüyorlar. Tekirdağ F tipinden çok ciddi şikâyetler geliyor. Ayrıca F tiplerinde sürekli hücre cezası veriliyor. İnsanlar havalandırmaya çıkarılmıyor. Ayrıca sürekli mektup ve disiplin cezaları verilerek mahkûmların infaz süreleri uzuyor.
Hayata Dönüş operasyonun önlenmesi, mahkûmlarla anlaşılması mümkün müydü?
Mümkündü. Tutukluların kabul edebileceği bir şekilde F tipine geçilebilirdi. Nitekim o dönemde tutuklularla devlet arasında arabuluculuk yapan dönemin İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman ve Mehmet Bekaroğlu, tutuklularla güzel bir noktaya gelindiğini söylediler. Ama devlet o noktaya gelmedi ve operasyon düzenledi. Sonuç çok feci oldu. Açılan davalarda, bütün engellemelere rağmen öyle bilgi ve belgeler ortaya çıktı ki... Operasyonu yapanlar bile yaptıklarının arkasında duramıyorlar bugün. Birbirlerini suçluyorlar.
Kim, kimi suçluyor?
Mesela Osman Özbek, “benim dahlim yoktu” dedi. Oysa bu operasyonda Harekât Daire Başkanı’ydı. Özbek, Kanal 7’de, dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ü ve dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici’yi suçladı. Oysa Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Fikret Ünalan da, Ferzan Çitici de operasyondan sonra düzenlenen, “mahkûmların bomba attıklarını, silah kullandıklarını, kendilerini yaktıklarını” söyleyen tutanağı imzalamadılar.
O tutanağı savcılar imzalamadı ama gazeteler ve televizyonlar yayınladı öyle mi?
Evet, aynen öyle. O tutanakta imzaları bulunan güvenlik görevlileri var. İmza olarak isimlerini değil, sadece sicil numaralarını yazmışlar. Biz bunların kimler olduğunu mahkemeden talep ettik. Jandarma Genel Komutanlığı’ndan “Bu sicil numaralarında kayıtlı hiçbir personel yok” diye cevap geldi. Resmen sahte tutanak tutmuşlar! Bu gerçek de Bakırköy’de süren davada daha yeni ortaya çıktı. Anlayacağınız Hayata Dönüş operasyonuyla ilgili gerçek sorumluların hiçbiri yargılanmıyor! Bunlar bırakın yargılanmayı, tanık olarak bile dinlenmiyorlar! Bu yüzden Meclis de devreye girmeli ve araştırma komisyonu kurmalı.
Meclis bu konuda hiç araştırma yapmadı mı?
Hayır yapmadı. Bu konuda hiç komisyon kurulmadı. Oysa Meclis araştırma komisyonları da birçok gerçeği ortaya çıkarabiliyor.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012