Nevzat CİNGİRT

Siz nasıl bir vali istersiniz?
5.02.2013
2966

 31 Ocak 2013 Perşembe günü,  Başbakan Erdoğan’ın Düzce Valisi Sayın Adnan Yılmaz’ın da katıldığı 81 ilin valilerine “ devletin yumruğunu temsil eden vali profili bitmiştir “  dediği dakikalarda, Düzce Vali Yardımcısı Erdoğan Ülker başkanlığında yapılan “ 2013 İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı “  tarihinde ilk kez basın mensuplarının izlemesine müsaade edilmedi.

Hatırlatmakta fayda var:

Düzce  il olduğundan beri yılda 4 kez vali başkanlığında il koordinasyon kurulu toplantısı yapıyor.

Bu toplantıyı önemli kılan en önemli özellik ise, Düzce ve ilçelerinde devam eden bütün yatırımlar, bir sonraki yıla devreden yatırımlar ile yapılması gereken işlerin bütün envanteri masaya yatırılıyor, tartışılıyor ve toplantının sonuç bildirgesi kamuoyu ile paylaşılıyor…

Valiliğin kamu güvenliği toplantıları hariç, yaptığı bu ve benzeri  içerikteki bütün toplantılar yerel basın tarafından sonuna kadar takip ediliyor ve toplantının sonuçları ayrıntılı bir şekilde kamuoyuna aktarılıyor.

Devletin ve siyasi iktidarın bütün riskleri göze alarak 40 yıldır süren kan ve gözyaşını sonlandırmak için başlattığı müzakere süreci kamuoyunun gözleri önünde sürerken,  Düzce Valiliği’nin yaptığı il koordinasyon kurulu toplantısının basına kapatılmasını anlamak mümkün değildir. Bu yasakçı zihniyet mutlaka sorgulanmalı, makul ve mantıklı bir açıklama yapılmalıdır.

Bizler bu ülkede yaşayan vatandaşlar olarak, mevcut siyasi iktidarın yaptıklarını destekleyen tarafta da olabiliriz eleştiren tarafta da.

 Bir yanda her türlü riski göze alarak Türkiye’nin başına bela olan sorunları çözmeye çalışan siyasi iktidarın iyi niyetli yaklaşımı ile,

 Vatandaşın birinci elden haber alma özgürlüğüne ambargo koyan  “ ben devletim istediğimi yaparım, çık dışarı “  diyen  yasakçı bürokratik devlet anlayışı arasındaki farkı mutlaka görmeli ve sorgulamalıyız.

Davul siyasi iktidarın sırtında, tokmak halka hesap vermeyen bürokratik devlet aygıtının elinde olduğu sürece, 2023 vizyonuna yürümeyi hedefleyen AK Parti Hükümeti, bu ikili iktidar yapısıyla nereye kadar gidebilir? Ülkemizin ertelenemez sorunlarını nereye kadar çözebilir?

31 Ocak Perşembe günü yapılan 81 il valisinin katıldığı toplantıda Başbakanın şu sözlerini bir kez daha hatırlayalım:

''Bir şehrin valisi, en başta o şehre bir vizyon verebilmeli, o şehre bir hedef gösterebilmeli, o şehre gerçekleşmesi mümkün bir hayal sunabilmeli. (...) Rekabetin bu kadar zorlaştığı, rekabetin bu kadar hassas bir dengede ilerlediği günümüz dünyasında, hiçbir şehrimizin valisi, sadece idareci olarak, sadece devletin oradaki temsilcisi olarak kalamaz. (...) Devletin yumruğunu temsil eden vali profili bitmiştir. (...) Protokol valiliği yapmayacağız, tam manasıyla halktan biri gibi olacağız.''

Başbakan Erdoğan'ın, Valiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada sarf ettiği bu cümleler valilik kurumuna ilişkin eski ezberlerin değiştiğinin açık ifadesidir.

Başbakanın yukarıda tarif ettiği  iki farklı vali profiliyle bundan böyle sık sık karşılaşacağız:

Bir yanda, görevli olduğu şehirde bayramdan bayrama halkın arasına karışan devletin protokol müdürü de olan;  ben devletin ezerim, ben devletim sustururum, ben devletim yasaklarım diyen ve istediği zaman kullanmaktan çekinmediği taşradaki “ demir yumruğu “  olarak, 90 yılı bulan Cumhuriyet tarihi boyunca çok yakından tanıdığımız ceberut devleti temsil eden vali…

Bir yanda da Sayın Başbakanın tarif ettiği vali tipi:

Elini siyasetçiler gibi taşın altına koyan, sivil toplum örgütleriyle el ele, yönettiği şehirle ilgili donanıma sahip olan, görev yaptığı şehre hedef koyan,  hayal sunabilen, şehir halkının taleplerine, ihtiyaçlarına ve özlemlerine cevap veren, onlarla bütünleşen ve Ankara ile şehir halkının temsilcisi olarak ilişki kurmayı başaran bir vali...

Valilikle ilgili bu iki çerçeve iki farklı anlayışı önümüzdeki günlerde Türkiye gündeminde çokça tartışacağız.

Ekonomisiyle, nüfusuyla, ister ülke içindeki, ister bölgesel sorunlarıyla birlikte iç içe büyüyün Türkiye, Ankara merkezli bürokratik bir devlet aygıtıyla daha ne kadar ilerleyebilir…

Gülay Göktürk’ün dediği gibi, “ Gözünü Ankara'ya dikmiş, kariyeri halkın desteğine değil, Ankara'daki sicil amirinin yazacağı rapora bağlı olan, şehir halkını değil, Ankara'yı memnun etmeyi esas almak zorunda olan bir bürokratın, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, vizyonu da hayali de Ankara’da bulunan  bakanlık koridorlarının vizyonu ve hayaliyle sınırlı değil midir? “

Sahi, siz hangi bürokrat  tipini kendinize daha yakın hissedersiniz?

Ceberut olanı mı?

Sevimli olanı mı?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar