Nihat Ali Özcan
Bundan böyle Suriye’nin kaderine diplomatik manevraların yön vereceğini söylemek abartılı olmaz. Geçen hafta Türkiye’de yapılan toplantıya bu gelişmenin önemli bir parçası olarak bakmak gerekir. Rus, Alman ve Fransız liderler, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya geldi. Toplantı sonunda somut ilerleme sağlanamasa da taraflar niyetlerini bir defa daha açık ettiler.
Putin, Suriye’de ne istediğini bilen ve buna uygun stratejik adımlar atan lider konumundaydı. Esad’ın arkasında olduğunu bir defa daha teyit etti. Taviz vermeyeceği diğer konunun da kendi listesindeki “teröristler” olduğunu ifade etti. Bu nedenle, İdlib’deki durumu geçici olarak tanımladı. Bu açıklamayla, Fransız ve Alman liderlere ellerini taşın altına koymadıkça rahat yüzü görmeyeceklerini belirtmiş oldu.
AB’nin iki güçlü üyesi Merkel ve Macron, farklı pozisyonlarına rağmen, Suriye’deki gelişmeleri acil ve önemli bir sorun olarak gördüklerini ortaya koydular. Almanya, gerek yeni mülteci dalgasından duyduğu kaygılar, gerekse yabancı terörist savaşçılar ve PKK ile ilgili sorunlar nedeniyle Suriye’den kaygılı olduğunu saklamadı. Türkiye’nin rolünün göz ardı edilemeyeceğinin de farkındaydı. Nitekim “anlayışlı ve yumuşak” bir tutum takınmayı tercih etti. En önemlisi de Suriye’de siyasi gelişmeleri daha net görmek istediğini açık etti.
Macron ise yaptığı açıklamalarla toplantıya iki farklı “şapka” ile katıldığını gösterdi. Bir yandan Fransa’nın çıkarlarını temsil ederken, diğer yandan da Suriye’nin doğusunda birlikte harekât yürüttüğü ABD’nin tezlerini savunmaktı. Nitekim Macron, Suriye’de iki savaştan söz etti. Birincisi, “rejim ile muhalifler arasında” süren, diğeri ise “terörle mücadele” dedi. İkinciye vurgusu hem kendi askerlerinin hem de ABD askerlerinin Suriye’de bulunmasına meşruiyet sağlayan DAEŞ operasyonlarıydı. Ancak toplantıya katılan herkes iç savaşın bu aşamasında DAEŞ sorununun tali, Suriye’de İran ve Rusya’nın sınırlanmasının ise asli sorun olduğunun farkındaydı.
Macron’un sınıflandırmasında “terör” diğer katılımcılar için benzer bir anlam taşıyor olsa da Türkiye’nin tezlerini karşıladığı söylenemez. Nitekim Türkiye Suriye’de sadece DAEŞ ile değil Fransa ve ABD’nin desteklediği PYD/PKK ile de mücadele ediyor. Üstelik bunun ipuçlarını kapanış bildirgesinde görmek mümkün.
Türkiye, Fırat’ın doğusuna yerleşen PKK/PYD’nin sadece silahlı unsurlarına değil, Suriye’nin geleceğinin belirleneceği tüm siyasi platformlarda temsiline de muhalefet edeceğini kayıt altına almış durumda.
Bu çerçevede Menbiç, ABD ve Fransa’nın tutumunu izlemek için bir semboldü. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından da anlaşılacağı üzere, sembol hızla manasını yitiriyor. Geçen cumartesi TSK’nın Suriye’de PKK/PYD hedeflerini ateş altına alması erimenin bir parçası. Açılan ateşin askeri gerekliliği bir yana, asıl üstünde durulması gereken, kararlılık, uluslararası hukukun yorumlanışı, kamu diplomasisi ve siyasi mesajlardır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2019
11.06.2019
28.05.2019
21.05.2019
8.05.2019
23.04.2019
19.04.2019
16.04.2019
10.04.2019