Nihat Ali Özcan
Kitaba göre, dış politika yapım araçlarından biri de “yaptırımlardır.” Yaptırımların nihai hedefi, rakibini politik, askeri kararlarından, tutumundan vazgeçirerek arzu edilen biçimde davranmaya zorlamak, gücünü sınırlamaktır.
Dahası, yaptırımlar, ABD örneğinde olduğu gibi, ülkelerin hukuk düzeninde bir yöntem olarak yer alabilir. Örneğin, ABD’nin CAATSA olarak adlandırılan böyle bir yasası var. (ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası). Rusya, İran, Çin ve Kuzey Kore’ye bazı durumlarda yaptırım uygulamanın yolunu açan bu yasa 2017’de onaylandı.
Ancak yaptırımlar “güç mefhumundan” bağımsız değildirler. Sonuç almak, “faydalı/uygun/etkin güç” kullanmayı gerektirir. Hedefler değiştikçe yaptırımın süresi, yöntemi, ağırlığı ve araçları değişir. Çoğu zaman yaptırımlar değişik araçların bileşiminden oluşur. Kişilere, kurumlara, devletlere çeşitli kısıtlamalar getirebilir. Esas olan ekonomik, finansal, diplomatik araçlardır. Çoğu zaman askeri güç talidir.
Çoğunlukla “yaptırımda” niyet gizlenmez ve açıktan hareket edilir. Ancak yaptırımın etkisini artırmak ya da daha çabuk sonuç almak için örtülü işlere de başvurulabilir. Propagandadan terörizme, sokak hareketlerinden darbelere kadar.
“Yaptırımın” hedefindeki ülkenin haklılığı, uygulamaların hukuki dayanağı, ahlaki üstünlüğü pek mana ifade etmez ve onu uygulamanın sonuçlarından muaf tutamaz. Çünkü uluslararası siyaset arenası, argümanların yarıştırıldığı bir müsabaka sahası değildir.
Bu günlerde dünya gündemini meşgul eden yaptırımlarla muhatap dört ülke ön plana çıkıyor. ABD ve müttefiklerinin bölgesel politikalarından hoşlanmadığı İran. ABD’nin küresel rakibi Çin. İtirazları olan Rusya ve Kuzey Kore.
ABD, İran’ı her alanda sıkıştırmaya devam ediyor. Özellikle petrol, bankacılık ve değerli maden satışlarına getirdiği kısıtlamalarla. Beklentiler halk üzerinde oluşacak baskıyla siyasi karar alıcıların tutumunu değiştirmek, mümkün ise rejimi devirmek.
Yaptırımların bir diğer muhatabı ise Çin. ABD bir anlamda “önleyici” hamlelerle müstakbel rakibinin hızını düşürmeye çalışıyor. Bunu yaparken de Soğuk Savaş dönemine gönderme de bulunarak yeni bir “Sputnik” sürprizi yaşamama arzusunu gizlemiyor. Sovyetler Birliği, 1957 yılında Sputnik uydusunu uzaya göndererek ABD’ye teknolojik sürpriz yapmıştı. ABD bu sürprizin rövanşını ancak bilgisayar ve ağ teknolojilerinde gösterdiği ilerlemeyle 1980’lerde alabildi.
Bugün ABD benzer bir şoku yaşamamak adına geçmişten ders alarak, Çin’in lokomotif teknoloji şirketi Huawei’nin yoluna mayın döşemeye devam ediyor. Özellikle 5 G, yapay zekâ, biyoteknoloji, artırılmış gerçeklik, hipersonik, robotik alanlarında. Nitekim, Amerika’nın internet ve yazılım şirketi Google’ın dünyanın ikinci büyük cep telefon üreticisi Huawei’ye getirdiği sınırlama bu yolda atılmış önemli bir adım. ABD, Rusya’ya da benzer uygulamalara girişmiş durumda. Özellikle finansal ve ekonomik yaptırımların ötesine geçerek Rusya’nın enerji altyapısının ihtiyaç duyduğu sivil teknolojik yatırımlarına getirilen kısıtlamalarla.
Elbette ABD’nin yaptırım kararları, hukuk ve adalet çerçevesinde savunulamaz, ahlaki kıstaslarla uygun olduğu düşünülemez. Son tahlilde söz konusu gelişmelerin muhatabıysanız, mağduriyet ve tezlerinizin ahlak ve hukuk çerçevesinde ele alınacağını beklemek fazla iyimserlik olur.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2019
11.06.2019
28.05.2019
21.05.2019
8.05.2019
23.04.2019
19.04.2019
16.04.2019
10.04.2019