Nihat TAŞTAN
Ademden, İbrahime, Musa’dan, İsa’ya son Peygamber’in Tevhit Dininin yeniden inşası için risalete başlarken aldığı tepkilere dikkat edersek önceki peygamberlerin muhatap oldukları topluluklarla ayni özellikleri taşıyan bir topluluk karşımıza çıkmaktadır.
Bu gün sosyal hayatı paylaştığımız insanların hatta birçok cami cemaatinin de bildiği gibi; Mekke ve Medine müşrikleri her şeyi, yeri, göğü ve kendilerini yaratanın Allah olduğunu inkar etmiyorlardı.
Allah’ın var olduğunu biliyor fakat kendilerinin Allah’a ulaşmalarının imkansız olduğuna inanıyorlardı.
Lat,Menat,Uzza gibi putları kendileri ile Allah arasında birer aracı olarak görüyorlardı.
Bu müşrikler farklı veya eksik şekillerle de olsa salat ediyorlardı.
Yahudilik, Hristiyanlık ve bir çok inanışta olduğu gibi daha önceleri hak dine tabi olan bu müşrikler tevhit dinini kendi heva ve hevesleri doğrultusunda değiştirerek çarpık bir din anlayışıyla beraber oruç tutuyor, kurbanlarını kesiyorlardı.
Hac ve Umre ibadetlerini yapıyorlardı.
Zekat ve sadaka bilinilen uygulamalarındandı.
Salih amel (gusül, Cuma günü yapılan haftalık ibadet, Hac, Kurban, Adak, Oruç gibi ibadetler) cahiliyye şiirlerinde teşvik edilen özendirici davranışlardandı.
“Her şey zeval bulur. Fakat Rab ve Salih ameller hariç”
“Şayet mahlûkat ölürse bil ki Allah ve Salih ameller baki kalır”
“Azığa ihtiyacın olduğunda Salih amel gibisini bulamazsın’’
meşhur cahiliyye şairi “İmrü-l Kays”
Peki böyle dindar bir topluma neden yeniden bir din gönderilmişti?
Bu müşrik toplum kendilerinin hak din üzerine olduğunu iddia ederken tek amaçları mümin olmakla beraber kendi nefisleri doğrultusunda egemenliklerini korumaktı. Nitekim uygulamaları da ne adaletten ne halktan yana ne de hakkaniyetten yana o günün güç odaklarının çıkarları doğrultusunda ve ensesi kalın göbeği ileride olanlardan yana işliyordu.
Yani anlaşılan zihniyet değişmemiş…
Görüldüğü gibi bizdeki uygulamalardan pek de bir farkı olmayan aracılar vardı.
Bu uygulamaları iki ana konu olarak algılamamız mümkün:
-1. Mistik tapınma boyutu: Bu, dini afyonlaştırmak ve şirk koşmaktır.
Örneğin mistizimde bir rabıta meselesi: Kişi namazdan sonra oturur şeyhini yüksek bir yerde hayal edip, onun huzurunda acizliğini gösterir.
Hayalinde şeyhine odaklanır:
Allah’ın nurunun önce şeyhine, daha sonra şeyhinin iki kaşının arasından kendi kalbine geleceğine inanır.
Ve üzülerek söyleyelim ki bu örnekler milyonları bulur.
Bu davranış biçimi Allahla beraber başka birine tapmaktan başka ne olabilir ki?
Bu apaçık şirktir.
-2.Çağdaş tapınma boyutu :
Burada da seküler toplumlar kutsadıkları kişileri ilahlaştırarak şirk koşmaktatırlar.
Çağdaş tapınma boyutuna örnek verecek olursak: Sekülerizmin doğurmuş olduğu ilahlar ise her ulus kendine tapılacak bir put inşa etmiştir.
Ve kendi elleriyle yonttukları bu putlarına bağlılıklarını dile getirmekte, itaat etmeyenlerden ise dikta ile zoraki bir kulluk istemektedirler.
Aslında tek amaçları emperyal odaklara uşaklık yaparak kapitalist dünya için piyon aramaktır.
Bu piyonlar zaman zaman bukalemun gibi renk değiştirerek halkın duygu ve düşüncelerini dejenerasyona uğratırlar.
ve işte buda şirkin diğer boyutudur.
Müşrikliktir.
Müstekbirliktir.
Şirk, Allahsızlık demek değildir; zira müşriklerin bizden daha çok taptıkları ilahları vardır.
Müşrik ,bir ilaha inanmayan veya ona ibadet etmeyen kişi değildir.
Bildiğimiz gibi İsa, Musa, İbrahim, ve Muhammed peygamberlerin karşısında tanrısızlar değil, müşrikler vardı.
Peki Müşrikler kimlerdi?
Devam edecek.…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.10.2012
24.08.2012
22.03.2012
27.02.2012
9.02.2012
19.01.2012
23.12.2011
5.12.2011
17.11.2011
26.10.2011