Nihat TAŞTAN

Nihat TAŞTAN
Nihat TAŞTAN
Tüm Yazıları
BU DİN HZ. PEYGAMBER’İN MEDİNE’DE UYGULADIĞI DİN DEĞİL
23.12.2011
6666

 Eğer bu din, o din olmuş olsaydı,  İslam Devleti imametten hilafete, hilafetten saltanata dönüşmezdi ve  saltanat babadan oğulda geçmezdi. Ve din adına toplu katliamlar yapılmazdı. Saltanat uğruna Allah Resulü’nün torununa (Hz. Hasan) ihanet edilmez, yapılan anlaşmaya (Muaviye’nin Hz. Hasan’la yaptığı anlaşma)  sadık kalınırdı. Sinsi planlar yapılmazdı.

 

Hz. Hasan’ı  669 senesinde zevcesi Ca’de Binti Eş’as tarafından  zehir içirilerek şehit ettiren Muaviye artık emellerine ulaşmış, saltanatı oğlu Yezid’e bırakmak için önünde bir engel kalmamıştı. Ve yine Kûfe halkı zalim Yezid’in gayri İslami uygulamalarından dolayı Hz. Hüseyin’i davet ederek bu despotizme son verilmesini ister. Bunun üzerine Kûfe’ye doğru yola çıkan Hz. Hüseyin ve yetmiş iki yarenleri, bırakın İslâmî kuralları, gayri insânî uygulamalarla saltanat uğruna şehit edilmişlerdir.

 

Tarihçilere göre "Kerbelâ Olayı" nitelik açısından İslâm tarihindeki en korkunç katliamların birincisidir.

 

 Hz. Peygamber’in geriye kalan torunları nasıl ki esir alınıp sürgün edildiyse, işte o günden itibaren İslam Devleti ve İslam’ın hükümleri Emevi sultanlarının kılıçlarının gölgesinde mazlumlara zulüm, zalim idarecilere itaat fetvalarıyla donatılmıştır. Neyle mi? Tabiî ki dalkavuk, korkak, dünyalarını ahirete feda eden belamların uydurma hadisleriyle.

 

 Mekke’nin fethiyle beraber esir alınan Ebu Süfyan ve Muaviye İslama girdiklerinde iki kafirken, iki müslüman göründüler.  Hz. Peygamberin serbest bıraktığı tutsaklar olarak İslam toplumuna katıldılar. Hz. Osman Bin Affan’ın halife olmasıyla yıllardır bekledikleri fırsat önlerine geldi.  Akrabaları olan  Hz.Osman’ın halife olması onları çok memnun etmişti. Ebu Süfyan’ın içinde gizlice kaynayan düşünceleri dilinden dökülmeye  başladı.  Hz. Osman’a  şöyle dedi: “Teym ve Adiyyoğulları’ndan sonra  ( Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’i kastediyor)  hilafet sana geçti. Şimdi onu bir top gibi çevir. Bu bir saltanattır. Cennet nedir, cehennem nedir bilmiyorum.” (el- istiab,2/690)

     

           Ebu Süfyan bir keresinde de Ümeyyeoğullarına şöyle seslenmişti:    

“Ey Ümeyyeoğulları!  Hilafeti bir top gibi birbirinize atın. Ebu Süfyan’ın yemin ettiği şeye  andolsun ki, sizin için hep bunu istiyordum. Bunu çocuklarınıza miras olarak bırakmalısınız.”  (Murucuz-Zeheb,1/440; Tarih-u ibn Asakir,6/407)

Görüldüğü gibi İslam’ın gemisi Medine’de su almaya başlamış ve Kûfe’de batırılmıştır. Allah Resulü’nün kurduğu berrak, duru, temiz, ve net anlaşılır bir İslam Devleti ne yazık ki uzun ömürlü olmamış asabiyetin gölgesinde saltanata dönüştürülmüştür. Çünkü Arap yarımadasındaki kabilecilik ve intikam duyguları henüz sönmemişti.  Bunun da başlıca uygulayıcısı Muaviye ve ondan sonra gelenlrdir.

 

Bu din, o din olmuş olsaydı bazı sözde alimlerin Kur’an’dan esinlenerek yazdıkları kitaplar Kur’ân’ın önüne geçemezdi. Kur’ân rafa kaldırılmaz, duvarlara hapsedilmezdi. Ruhbanlık ve mistisizm egemen olmazdı.

Allah ile kulları arasına  şeyhler, şahlar, gavslar, kutublar, efendiler girmezdi. Geçmişte Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın her tarafı kasıp kavurduğu, kılıçtan geçirdiği,  İslam kütüphanelerini yakıp yıkıp yerle bir ettiği dönemde “Kur’ân mâhlukmudur, değil midir?’’ sorusu  tartışılmazdı. Bugün ise değişen hiç bir şeyin olmadığını tarikatların, turikatların mantar gibi çoğaldığı   ruhbanlığın, mistisizmin, sofistik din anlayışının prim yaptığını ve bu safsata dolu ekollere  yaptırım uygulayacak bir meci’i olmaması  kaygıyla karşılanmakta  Akledenlere selam ve duaile.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar